Mekke döneminde inmiştir. 52 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “el-Kalem” kelimesinden almıştır. “Nûn” sûresi diye de anılır.


مَنَّاعٍ لِّلْخَيْرِ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ ﴿١٢﴾


KALEM SURESİ 12. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali

mennâın li el hayri mu'tedin esîmin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
mennâın devamlı men eden, engelleyen
li el hayri hayrı
mu'tedin haddi tecavüz eden
esîmin günahkâr

Hayrı devamlı engelleyenlere, haddi tecavüz eden günahkârlara (itaat etme).

KALEM SURESİ 12. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri

(10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.

Diyanet İşleri

Hayrı tamâmıyla meneden haddini aşmış suçluya.

Abdulbaki Gölpınarlı

Hayra engel olan, mütecâviz ve saldırgan günahkar,

Adem Uğur

Durmadan (hakikatin) yaşanılmasına engel olan, haddi aşan suçlulara;

Ahmed Hulusi

Hayra, hayırlı işlere, Kur’ân öğrenimine, öğretimine, Kur’ân hükümlerine, Kur’ân ilkeleriyle yaşamaya, müslümanlara, İslâmî faaliyetlere engel olanlara, saldırganlara, bilerek günah işlemekte ısrar edenlere, zarar verenlere boyun eğme.

Ahmet Tekin

İyiliği engelleyen, saldırgan, çok günahkar,

Ahmet Varol

Hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan, olabildiğince günahkar,

Ali Bulaç

Hayırdan alıkoyanı, aşırı zalimi, çok günahkârı;

Ali Fikri Yavuz

(10-14) Diliyle igneleyen, kovuculuk eden, iyiligi daima onleyen, asiri giden, suc isleyen, cok yemin eden alcak zorbaya, butun bunlar disinda bir de soysuzlukla damgalanmis kimseye, mal ve ogullari vardir diye aldiris etmeyesin.

Bekir Sadak

(10-11-12-13-14) Çok yemin eden, değersiz alçak, kusur araştırıp leke süren, ikiyüzlülük edip söz götürüp getiren, hayra hep engel olan, saldırgan olup hakları çiğneyen, günah işleyen, kaba ve şerefsiz ve sonra da soysuz olan hiçbir kimseye —mal ve oğullar sahibi de olsa— boyun eğme.

Celal Yıldırım

(10-14) Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin.

Diyanet İşleri (eski)

(10-14) (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.

Diyanet Vakfi

İyiliğe ve yardıma engel olan, saldırgan, günahkar.

Edip Yüksel

Hayır engeli, mütecâviz, vebâl yüklü

Elmalılı Hamdi Yazır

hayrı engelleyen, saldırgan, vebal yüklü,

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

Hayra engel olan, saldırgan, günahkâr,

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

Hayra engel olan, saldırgan, günahkar.

Seyyid Kutub

Hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan, alabildiğince günahkar,

Gültekin Onan

(10-11-12-13) (Doğruya da, eğriye de) alabildiğine yemîn eden, izzet-i nefsi bulunmayan, (ötekini berikini) dâima ayıblayan, (gammazlıkla) lâf getirib götürmiye koşan, (insanları) hayırdan durmayıb men'eyleyen aşırı zaalim, çok günahkâr, kaba, haşin, bütün bunlardan başka da kulağı kesik (damgalı soysuz) olan her kişiyi tanıma (onlara boyun eğme)!

Hasan Basri Çantay

(10-14) (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!

Hayrat Neşriyat

Durmadan hayra engel olana, haddi aşana, çok günahkara.

İbni Kesir

(yahut) iyiliğe mani olana, (yahut) günahkar zorbaya,

Muhammed Esed

(10-12) Ve itaat gösterme her çok yemîn edene, âdî fikirli olana. Daima kusur arayana. Lâf götürüp getirene. Hayırdan men'e çalışıp durana, haddi tecavüz edene, çok günahkâr olana.

Ömer Nasuhi Bilmen

İyiliği engelleyen, haddi aşan günahkâra.

Ömer Öngüt

İyiliği engelleyene, günaha düşkün olana...

Şaban Piriş

(10-16) Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!" diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız.

Suat Yıldırım

Hayra engel olan, saldırgan, günâhkâr,

Süleyman Ateş

Hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan, olabildiğince günahkâr,

Tefhim-ul Kuran

Hayra engel olana, haddini aşana, çok günahkâr olana,

Ümit Şimşek

Hayrı engelleyen, sınır tanımaz saldırgan, günaha batmış,

Yaşar Nuri Öztürk

hayıra engel olan saldırgan günahkarlara,

Abdullah Parlıyan

İyiliğe mani olana, saldırgana, günahkâra da uyma!

Bayraktar Bayraklı

Hayrı engelleyenlere, saldırganlara, olabildiğince günah işleyenlere,

Cemal Külünkoğlu

Hayrı engelleyene, saldırgana, olabildiğince günahkâra.

Kadri Çelik

Hayrın sürekli önünü kesen, davranışlarında hiç ölçü tanımayan, günaha dadanmış,

Ali Ünal

Durmadan hayra engel olan, haddi aşan, çok günahkâra,

Harun Yıldırım

İyiliğe ölümüne engel olan günaha gömülmüş zorbaya (da)!

Mustafa İslamoğlu

Hayrı engelleyen, saldırgan, çok günahkâra.

Sadık Türkmen

İyilik yapmaya engel olana, pervasızca günah işleyenlere.

İlyas Yorulmaz

Hayrı devamlı engelleyenlere, haddi tecavüz eden günahkârlara (itaat etme).

İmam İskender Ali Mihr