Mekke döneminde inmiştir. 52 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “el-Kalem” kelimesinden almıştır. “Nûn” sûresi diye de anılır.


وَغَدَوْا عَلَى حَرْدٍ قَادِرِينَ ﴿٢٥﴾


KALEM SURESİ 25. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve gadev alâ hardin kâdirîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve ve
gadev sabah erkenden gittiler
alâ üzerine, ...'e
hardin men etmek, mahrum etmek kasti
kâdirîne kaadir olanlar, gücü yetenler

Ve (yoksulları) men etmeye güçleri yetecek (diye) sabah erkenden gittiler.

KALEM SURESİ 25. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri

(Yoksullara yardım etmeğe) güçleri yettiği hâlde (böyle söyleyerek) erkenden yola çıktılar.

Diyanet İşleri

Ve kendilerini, yoksulları men etmeye güçleri yeter sanarak erkenden gittiler.

Abdulbaki Gölpınarlı

(Evet yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.

Adem Uğur

Yoksulları engellemeye güçleri yeterek gittiler.

Ahmed Hulusi

Yoksullara yardıma güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve kararı ile erkenden yola düştüler.

Ahmet Tekin

(Yoksulları) engellemeye güç yetirecekleri zannıyla erkenden gittiler.

Ahmet Varol

(Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.

Ali Bulaç

Hem zanlarınca, miskinleri mahrum etmeğe güçleri yeterek erkenden gittiler...

Ali Fikri Yavuz

Yoksullara yardim etmeye gucleri yeterken boyle konusarak erkenden gittiler.

Bekir Sadak

(Yoksulu) engellemeye güçleri yeter halde sabah erkenden gittiler.

Celal Yıldırım

Yoksullara yardım etmeye güçleri yeterken böyle konuşarak erkenden gittiler.

Diyanet İşleri (eski)

(Evet, yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.

Diyanet Vakfi

Sonuçtan emin bir halde erken vardılar.

Edip Yüksel

Sırf bir men'a güçleri yeterek erkenden gittiler.

Elmalılı Hamdi Yazır

Sadece engelleme gücüne sahip (bir tavırla) erkenden gittiler.

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

(Zanlarınca yoksulları) engellemeye güçleri yeterek erkenden gittiler.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

Ürünleri toplayacaklarından emin olarak erkenden gittiler.

Seyyid Kutub

(Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.

Gültekin Onan

(Fakirleri) men'e (sanki) gücleri yetecek adamlar tavriyle erkenden gitdiler.

Hasan Basri Çantay

Hâlbuki (fakirlere yardıma) güçleri yeten kişiler oldukları hâlde, (onları yardımdan)mahrûm etmek üzere erkenden gittiler.

Hayrat Neşriyat

Güçleri yetermiş gibi erkenden gittiler.

İbni Kesir

ve amaçlarına ulaşmaya kararlı bir şekilde erkenden kalkıp gittiler.

Muhammed Esed

(24-25) «Sakın bugün aranızda bir yoksul o bostana girivermesin,» diyorlardı. Ve yoksulları men'e kâdir oldukları halde erkenden gidiverdiler.

Ömer Nasuhi Bilmen

(Yoksullara yardım etmeye) güçleri yettiği halde, böyle konuşarak erkenden gittiler.

Ömer Öngüt

Varlıklı oldukları halde (muhtaçları) engellemek için erken yola çıktılar.

Şaban Piriş

Yoksulları engelleme azmi içinde ilerlediler.

Suat Yıldırım

Devşirebileceklerini umarak erkenden gittiler.

Süleyman Ateş

(Yoksulları) Engellemeğe güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.

Tefhim-ul Kuran

Erkenden vardılar, yoksula engel olmak ellerindeymiş gibi.

Ümit Şimşek

Sadece engellemeye, şiddete güçleri yeten kişiler olarak erkenden vardılar.

Yaşar Nuri Öztürk

Ve kendilerini yoksullara birşey vermemeye güçleri yeter zannederek erkenden bahçelerine gittiler.

Abdullah Parlıyan

(25-28) Amaçlarına ulaşacaklarından emin olarak erkenden gittiler. Harap olmuş bostanı gördüklerinde kimileri, “Biz yanlış yere geldik” dediler. Kimileri de, “Hayır, biz mahvolmuşuz” dediler. İçlerinden en feraset sahibi, “Ben size, niçin Allah'ı anmıyorsunuz, dememiş miydim?” dedi!”

Bayraktar Bayraklı

(25-26) (Yoksulları) engellemeğe güçleri yetermiş gibi erkenden gittiler. Fakat bahçeyi o halde görünce: “Biz mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız (yanlış geldik)!” dediler.

Cemal Külünkoğlu

(Azabı değil, sadece yoksulları) Engellemeye güç yetirenler olarak erkenden gittiler.

Kadri Çelik

(Yanlarına herhangi bir fakirin girmesine izin vermeme) kararlılığı içinde ve hasattan emin olarak yollarına devam ettiler.

Ali Ünal

Güçleri yetebilirmiş gibi erkenden çıktılar.

Harun Yıldırım

Sabah erkenden, güçleri her şeye yetermiş havasıyla yola koyuldular.

Mustafa İslamoğlu

Mahsulü toplayacaklarına emin olarak, erkenden gittiler.

Sadık Türkmen

Sabah erkence kararlarına uygun planlar yapmış olarak çıktılar.

İlyas Yorulmaz

Ve (yoksulları) men etmeye güçleri yetecek (diye) sabah erkenden gittiler.

İmam İskender Ali Mihr