Mekke döneminde inmiştir. 52 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “el-Kalem” kelimesinden almıştır. “Nûn” sûresi diye de anılır.


بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ ﴿٢٧﴾


KALEM SURESİ 27. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali

bel nahnu mahrûmûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
bel bilâkis, aksine, hayır
nahnu biz
mahrûmûne mahrum olan kimseler

Hayır, biz mahrum olan kimseleriz.

KALEM SURESİ 27. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri

(Gerçeği anlayınca da), “Hayır, meğer biz mahrum bırakılmışız!” dediler.

Diyanet İşleri

Hayır dediler, biz mahrûm olup gitmişiz.

Abdulbaki Gölpınarlı

Yok yok, doğrusu biz mahrum bırakılmışız!

Adem Uğur

"Hayır, (doğru yerdeyiz ama) biz yitirmişleriz!" (dediler).

Ahmed Hulusi

'Yok, yok, biz yoksul bırakılmışız.' dediler.

Ahmet Tekin

'Hayır. Doğrusu biz mahrum bırakıldık.'

Ahmet Varol

"Hayır, biz (her şeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık."

Ali Bulaç

(Etrafa bakınıp kendi bahçeleri olduğunu anladıkları zaman da): “-Hayır, (bahçenin bereketinden) biz mahrum edilmişiz.” dediler.

Ali Fikri Yavuz

(26-27) Bahceyi gorduklerinde: «Herhalde yolumuzu sasirmis olacagiz; belki de biz yoksun birakildik» dediler.

Bekir Sadak

(26-27) Bahçeyi görünce : «Biz şüphesiz şaşırıp (başka yere) sapmışız, hayır biz mahrum kalmışız» dediler.

Celal Yıldırım

(26-27) Bahçeyi gördüklerinde: 'Herhalde yolumuzu şaşırmış olacağız; belki de biz yoksun bırakıldık' dediler.

Diyanet İşleri (eski)

Yok yok, doğrusu biz mahrum bırakılmışız!

Diyanet Vakfi

'Yok, doğrusu biz yoksun bırakıldık.'

Edip Yüksel

Yok biz mahrum edilmişiz

Elmalılı Hamdi Yazır

Yok, biz mahrum edilmişiz.» dediler.

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

«Yok, biz mahrum edilmişiz.» (dediler).

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

Hayır doğrusu biz mahrum bırakıldık.

Seyyid Kutub

"Hayır, biz (her şeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık."

Gültekin Onan

(Sonra hakıykatı anlayınca da) «Hayır, biz mahrum (kalmış) larız».

Hasan Basri Çantay

(Kendi bahçeleri olduğunu kabûllenince de:) 'Hayır! (O fakirler değil, asıl) biz (bu ni'metten) mahrum bırakılmış kimseleriz!' (dediler.)

Hayrat Neşriyat

Hayır, belki de biz mahrum bırakıldık.

İbni Kesir

(ve sonra da) "Hayır, galiba elimizden çıkmış!" (dediler).

Muhammed Esed

(26-27) Vaktâ ki o bostanlarını (o halde) gördüler, dediler ki: «Şüphe yok bizler elbette sapık kimseleriz. Hayır, biz mahrum kimseleriz.»

Ömer Nasuhi Bilmen

"Yok yok! Doğrusu biz mahrum bırakılmışız. "

Ömer Öngüt

-Hayır, Biz mahrum bırakıldık.

Şaban Piriş

Çok geçmeden işi anlayınca: "Hayır! dediler, Doğrusu felakete uğramışız!"

Suat Yıldırım

"Hayır, doğrusu biz mahrum bırakıldık!"

Süleyman Ateş

«Hayır, biz (her şeyden ve bütün servetimizden) yoksun bırakıldık.»

Tefhim-ul Kuran

'Yok, yanlış gelmedik; mahrum kaldık.'

Ümit Şimşek

"Hayır, hayır! Biz mahrum edilenleriz."

Yaşar Nuri Öztürk

Sonra yanlış yere gelmediklerini ve Allah'ın bir cezası ve imtihanı olduğunu anladıklarında: “Biz mahrum bırakılmışız” dediler.

Abdullah Parlıyan

(25-28) Amaçlarına ulaşacaklarından emin olarak erkenden gittiler. Harap olmuş bostanı gördüklerinde kimileri, “Biz yanlış yere geldik” dediler. Kimileri de, “Hayır, biz mahvolmuşuz” dediler. İçlerinden en feraset sahibi, “Ben size, niçin Allah'ı anmıyorsunuz, dememiş miydim?” dedi!”

Bayraktar Bayraklı

(Kendi bahçeleri olduğunu anladıklarında ise:) “Hayır, biz (her şeyden ve bütün servetimizden) mahrum bırakıldık” (dediler).

Cemal Külünkoğlu

“Hayır, biz (her şeyden) yoksun bırakılmış olduk.”

Kadri Çelik

“Hayır hayır, felâkete düçar olduk, mahsulümüz elden gitti!”

Ali Ünal

“Hayır, biz tamamen mahrumuz!”

Harun Yıldırım

(Akılları başlarına gelince), "Hayır, biz mahrum edilmişiz" dediler.

Mustafa İslamoğlu

Galiba biz yoksun bırakıldık.”

Sadık Türkmen

Hayır, “Biz mahrum bırakıldık” dediler.

İlyas Yorulmaz

Hayır, biz mahrum olan kimseleriz.

İmam İskender Ali Mihr