ABESE SURESİ Muhammed Esed Meali
Mekke döneminde inmiştir. 42 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “abese” fiilinden almıştır. “Abese”, “yüzünü ekşitti” demektir.
عَبَسَ وَتَوَلَّى ﴿١﴾
80/ABESE SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Abese ve tevellâ.
O, suratını astı ve uzaklaştı,
أَن جَاءهُ الْأَعْمَى ﴿٢﴾
80/ABESE SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): En câehul a’mâ.
çünkü kör bir adam o'na yaklaşmıştı!
وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُ يَزَّكَّى ﴿٣﴾
80/ABESE SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ yudrîke leallehu yezzekkâ.
Nereden bilebilirsin (ey Muhammed,) belki de o arınacaktı,
أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ الذِّكْرَى ﴿٤﴾
80/ABESE SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ev yezzekkeru fe tenfeahuz zikrâ.
yahut (hakikat) hatırlatılacak ve bu hatırlatma kendisine fayda verecekti.
أَمَّا مَنِ اسْتَغْنَى ﴿٥﴾
80/ABESE SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Emmâ menistagnâ.
Ama kendini her şeye yeterli görene gelince,
فَأَنتَ لَهُ تَصَدَّى ﴿٦﴾
80/ABESE SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ente lehu tesaddâ.
sen bütün ilgiyi ona gösterdin,
وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّى ﴿٧﴾
80/ABESE SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ aleyke ellâ yezzekkâ.
halbuki onun arınmaktan geri kalmasının sorumlusu sen değilsin;
وَأَمَّا مَن جَاءكَ يَسْعَى ﴿٨﴾
80/ABESE SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve emmâ men câeke yes’â.
ama sana büyük bir istekle geleni
وَهُوَ يَخْشَى ﴿٩﴾
80/ABESE SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve huve yahşâ.
ve (Allah) korkusu ile (yaklaşanı)
فَأَنتَ عَنْهُ تَلَهَّى ﴿١٠﴾
80/ABESE SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ente anhu telehhâ.
sen görmezden geldin!
كَلَّا إِنَّهَا تَذْكِرَةٌ ﴿١١﴾
80/ABESE SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kellâ innehâ tezkiratun.
Elbette, bu (mesaj)lar yalnızca birer hatırlatma ve öğütten ibarettir:
فَمَن شَاء ذَكَرَهُ ﴿١٢﴾
80/ABESE SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe men şâe zekerahu.
kim istekliyse O'nu hatırlayıp öğüt alabilir
فِي صُحُفٍ مُّكَرَّمَةٍ ﴿١٣﴾
80/ABESE SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fî suhufin mukerrametin.
(O'nun) kutsal ve soylu vahiyleri (ışığında),
مَّرْفُوعَةٍ مُّطَهَّرَةٍ ﴿١٤﴾
80/ABESE SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Merfûatin mutahheratin.
yüce ve arı duru,
بِأَيْدِي سَفَرَةٍ ﴿١٥﴾
80/ABESE SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Bi eydî seferatin.
elçilerin elleriyle (yayılıp duyurulan),
كِرَامٍ بَرَرَةٍ ﴿١٦﴾
80/ABESE SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kirâmin beraratin.
seçkin ve erdem sahibi (elçilerin).
قُتِلَ الْإِنسَانُ مَا أَكْفَرَهُ ﴿١٧﴾
80/ABESE SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kutilel insânu mâ ekferahu.
(Ama çoğu zaman) insan kendini mahveder; hakikati ne kadar inatla inkar eder o!
مِنْ أَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُ ﴿١٨﴾
80/ABESE SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Min eyyi şey’in halakahu.
(İnsan hiç düşünür mü) hangi özden yaratır (Allah) onu?
مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُ ﴿١٩﴾
80/ABESE SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Min nutfetin, halakahu fe kadderahu.
Bir sperm damlasından yaratır ve sonra onun tabiatını oluşturur;
ثُمَّ السَّبِيلَ يَسَّرَهُ ﴿٢٠﴾
80/ABESE SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summes sebîle yesserahu.
sonra hayatı onun için kolaylaştırır;
ثُمَّ أَمَاتَهُ فَأَقْبَرَهُ ﴿٢١﴾
80/ABESE SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe emâtehu fe akberahu.
ve sonunda onu öldürür ve kabre koyar;
ثُمَّ إِذَا شَاء أَنشَرَهُ ﴿٢٢﴾
80/ABESE SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe izâ şâe enşerahu.
ve sonra, dilediğinde onu tekrar diriltir.
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَا أَمَرَهُ ﴿٢٣﴾
80/ABESE SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kellâ lemmâ yakdı mâ emerahu.
Hayır, (insan) Allah'ın kendisine buyurduklarını henüz yerine getirmiş değildir!
فَلْيَنظُرِ الْإِنسَانُ إِلَى طَعَامِهِ ﴿٢٤﴾
80/ABESE SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Felyanzuril insânu ilâ taâmihî.
Öyleyse insan, yiyeceklerin(in kaynağın)a bir baksın:
أَنَّا صَبَبْنَا الْمَاء صَبًّا ﴿٢٥﴾
80/ABESE SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ennâ sabebnâl mâe sabbâ(sabben).
(nasıl) suyu bolca indirmekteyiz;
ثُمَّ شَقَقْنَا الْأَرْضَ شَقًّا ﴿٢٦﴾
80/ABESE SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe şekaknâl arda şekkâ(şekkan).
ve sonra toprağı (daha da büyüterek) parça parça yarmaktayız,
فَأَنبَتْنَا فِيهَا حَبًّا ﴿٢٧﴾
80/ABESE SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe enbetnâ fîhâ habbâ(habben).
bu sayede ondan tahıllar yetiştirmekteyiz,
وَعِنَبًا وَقَضْبًا ﴿٢٨﴾
80/ABESE SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ineben ve kadben.
ve üzüm bağları ve yenebilir otlar,
وَزَيْتُونًا وَنَخْلًا ﴿٢٩﴾
80/ABESE SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve zeytûnen ve nahlen.
zeytin ağaçları ve hurmalıklar,
وَحَدَائِقَ غُلْبًا ﴿٣٠﴾
80/ABESE SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve hadâika gulbâ(gulben).
ve ağaçlarla dolu bahçeler,
وَفَاكِهَةً وَأَبًّا ﴿٣١﴾
80/ABESE SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve fâkiheten ve ebbâ(ebben).
meyveler ve otlar,
مَّتَاعًا لَّكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ ﴿٣٢﴾
80/ABESE SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): Metâan lekum ve li en’âmikum.
sizin için ve hayvanlarınızın beslenmesi için.
فَإِذَا جَاءتِ الصَّاخَّةُ ﴿٣٣﴾
80/ABESE SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe izâ câetis sâhhatu.
Ve böylece, (yeniden dirilmenin) o kulakları sağır eden çağrısı duyulduğunda,
يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ أَخِيهِ ﴿٣٤﴾
80/ABESE SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yevme yefirrul mer’u min ahîhi.
herkesin kardeşinden kaç(mak iste)diği Gün,
وَأُمِّهِ وَأَبِيهِ ﴿٣٥﴾
80/ABESE SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ummihî ve ebîhi.
annesinden ve babasından,
وَصَاحِبَتِهِ وَبَنِيهِ ﴿٣٦﴾
80/ABESE SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve sâhıbetihî ve benîhi.
eşinden ve çocuklarından:
لِكُلِّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْنِيهِ ﴿٣٧﴾
80/ABESE SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li kullimriin minhum yevme izin şe’nun yugnîhi.
o Gün her birinin durumu kendisi için yeterli bir endişe kaynağı olacak.
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُّسْفِرَةٌ ﴿٣٨﴾
80/ABESE SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vucûhun yevme izin musfiratun.
Bazı yüzler o Gün mutlulukla parıldayacak,
ضَاحِكَةٌ مُّسْتَبْشِرَةٌ ﴿٣٩﴾
80/ABESE SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Dâhıketun mustebşiratun.
güleç ve müjdelere sevinen.
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌ ﴿٤٠﴾
80/ABESE SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve vucûhun yevme izin aleyhâ gaberatun.
Bazı yüzler de o Gün toz toprakla kapanacak,
تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌ ﴿٤١﴾
80/ABESE SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): Terhekuhâ kateratun.
her yanı kuşatan bir karanlıkla:
أُوْلَئِكَ هُمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ ﴿٤٢﴾
80/ABESE SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ulâike humul keferatul feceratu.
işte bunlar, hakikati inkar eden ve yoldan sapan kimselerdir.