Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.


أَئِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الرِّجَالَ وَتَقْطَعُونَ السَّبِيلَ وَتَأْتُونَ فِي نَادِيكُمُ الْمُنكَرَ فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِهِ إِلَّا أَن قَالُوا ائْتِنَا بِعَذَابِ اللَّهِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ ﴿٢٩﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

e inne-kum le te'tûne er ricâle ve taktaûne es sebîle ve te'tûne fî nâdî-kum el munkere fe mâ kâne cevâbe kavmi-hi illâ en kâlû'ti-nâ bi azâbi allâhi in kunte min es sâdikîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
e mi?
inne-kum muhakkak siz, gerçekten siz
le te'tûne mutlaka geliyorsunuz, geleceksiniz
er ricâle erkekler
ve taktaûne ve kesiyorsunuz, keseceksiniz
es sebîle yol
ve te'tûne ve geliyorsunuz
fî nâdî-kum toplantılarınızda
el munkere kötülük, hayasızlık
fe artık, bunun üzerine
mâ kâne olmadı
cevâbe cevap
kavmi-hi onun kavmi
illâ ...’den başka
en kâlû'ti-nâ "bize getir'' demek
bi azâbi allâhi Allah'ın azabı
in kunte eğer sen ... isen
min es sâdikîne sadıklardan, doğru sözlülerden

Gerçekten siz erkeklere gelecek, yol kesecek ve toplantılarınızda hayasızlık mı yapacaksınız? Bunun üzerine onun kavminin cevabı: "Eğer sadıklardansan, bize Allah’ın azabını getir." demekten başka bir şey olmadı.

ANKEBÛT SURESİ 29. Ayeti Ali Ünal Meali

“Böyle, şehvetle erkeklere varmaya, yollarda (bilhassa erkek yolcuları alıkoymak için) eşkiyalığa ve fıtrî olan üreme yolunu terketmeye, ayrıca topluca bir araya gelip açıktan açığa her türlü çirkin işi yapmaya devam mı edeceksiniz?” Fakat halkının mukabelesi ancak şöyle oldu: “Eğer peygamberlik iddianda ve söylediklerinin doğruluğunda samimi isen haydi, bizi kendisiyle tehdit edip durduğun Allah’ın o azabını getir de görelim!”

Ali Ünal