ANKEBÛT SURESİ 29. Ayeti Ali Ünal Meali
Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.
أَئِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الرِّجَالَ وَتَقْطَعُونَ السَّبِيلَ وَتَأْتُونَ فِي نَادِيكُمُ الْمُنكَرَ فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِهِ إِلَّا أَن قَالُوا ائْتِنَا بِعَذَابِ اللَّهِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ ﴿٢٩﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
e | mi? |
inne-kum | muhakkak siz, gerçekten siz |
le te'tûne | mutlaka geliyorsunuz, geleceksiniz |
er ricâle | erkekler |
ve taktaûne | ve kesiyorsunuz, keseceksiniz |
es sebîle | yol |
ve te'tûne | ve geliyorsunuz |
fî nâdî-kum | toplantılarınızda |
el munkere | kötülük, hayasızlık |
fe | artık, bunun üzerine |
mâ kâne | olmadı |
cevâbe | cevap |
kavmi-hi | onun kavmi |
illâ | ...’den başka |
en kâlû'ti-nâ | "bize getir'' demek |
bi azâbi allâhi | Allah'ın azabı |
in kunte | eğer sen ... isen |
min es sâdikîne | sadıklardan, doğru sözlülerden |
Gerçekten siz erkeklere gelecek, yol kesecek ve toplantılarınızda hayasızlık mı yapacaksınız? Bunun üzerine onun kavminin cevabı: "Eğer sadıklardansan, bize Allah’ın azabını getir." demekten başka bir şey olmadı.
ANKEBÛT SURESİ 29. Ayeti Ali Ünal Meali
“Böyle, şehvetle erkeklere varmaya, yollarda (bilhassa erkek yolcuları alıkoymak için) eşkiyalığa ve fıtrî olan üreme yolunu terketmeye, ayrıca topluca bir araya gelip açıktan açığa her türlü çirkin işi yapmaya devam mı edeceksiniz?” Fakat halkının mukabelesi ancak şöyle oldu: “Eğer peygamberlik iddianda ve söylediklerinin doğruluğunda samimi isen haydi, bizi kendisiyle tehdit edip durduğun Allah’ın o azabını getir de görelim!”
Ali Ünal