ANKEBÛT SURESİ 39. Ayeti Celal Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.
وَقَارُونَ وَفِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَلَقَدْ جَاءهُم مُّوسَى بِالْبَيِّنَاتِ فَاسْتَكْبَرُوا فِي الْأَرْضِ وَمَا كَانُوا سَابِقِينَ ﴿٣٩﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve kârûne
ve fir'avne
ve hâmâne
ve lekad
câe-hum
mûsâ
bi
el beyyinâti
festekberû (fe istekberû)
fî
el ardı
ve mâ kânû
sâbikîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve kârûne | ve Karun |
ve fir'avne | ve firavun |
ve hâmâne | ve Haman |
ve lekad | ve andolsun |
câe-hum | onlara geldi |
mûsâ | Musa |
bi | ile |
el beyyinâti | apaçık deliller |
festekberû (fe istekberû) | böylece büyüklendiler, kibirlendiler |
fî | içinde, ...'de |
el ardı | yeryüzü |
ve mâ kânû | ve olmadılar |
sâbikîne | geçenler (kurtulanlar) |
Ve andolsun ki Karun, firavun ve Haman’a, Musa (A.S) beyyinelerle (açık delillerle) geldi. Fakat onlar, yeryüzünde kibirlendiler. Ve onlar, (azabımızdan) kurtulanlar olmadılar.
ANKEBÛT SURESİ 39. Ayeti Celal Yıldırım Meali
Karun'u, Fir'avn'ı ve Hâmân'ı da (inkâr ve azgınlıkları yüzünden) yok ettik. Sânım hakkı için Musâ onlara acık belgelerle (susturucu) mu'cizelerle geldi; fakat onlar, yeryüzünde büyüklük tasladılar (Hakk'ı kabul etmediler ve ona boyun eğmeyi gururlarına yediremediler). Halbuki (Allah'ı âciz bırakacak ve inecek azâbın) önüne geçebilecek değillerdi.
Celal Yıldırım