ANKEBÛT SURESİ 48. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali
Mekke döneminde inmiştir. 69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, dişi örümcek demektir.
وَمَا كُنتَ تَتْلُو مِن قَبْلِهِ مِن كِتَابٍ وَلَا تَخُطُّهُ بِيَمِينِكَ إِذًا لَّارْتَابَ الْمُبْطِلُونَ ﴿٤٨﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve mâ kunte
tetlû
min kabli-hi
min kitâbin
ve lâ tehuttu-hu
bi yemîni-ke
izen
lertâbe (le irtâbe)
el mubtılûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve mâ kunte | ve sen olmadın |
tetlû | okuyorsun |
min kabli-hi | ondan önce, bundan önce |
min kitâbin | kitaptan |
ve lâ tehuttu-hu | ve onu yazmıyorsun |
bi yemîni-ke | (sağ) elinle |
izen | öyleyse, o zaman, öyle olsa |
lertâbe (le irtâbe) | mutlaka, elbette şüphe ederler |
el mubtılûne | bâtılda olanlar |
Ve sen, bundan önce kitap okumadın. Ve sen, O’nu elinle de yazmıyorsun. Öyle olsaydı, batılda olanlar (boş konuşanlar) elbette şüphe ederlerdi.
ANKEBÛT SURESİ 48. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali
Sen bundan önce (Kur’an’ın nüzulünden evvel inen kitablardan) hiç bir kitab okur değildin ve elinle de onu yazmazdın. (Eğer okur yazar olmuş olsaydın), o vakit müşrikler, (Kur’an’ı başkasından okuyup yazdın ve öğrendin diye) elbette şübhelenirlerdi.
Ali Fikri Yavuz