A'RÂF SURESİ 155. Ayeti Bekir Sadak Meali
Mekke döneminde inmiştir. 163-170. âyetlerin Medine döneminde indiğini söyleyen âlimler de vardır. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen “el-A’râf” kelimesinden almıştır.
وَاخْتَارَ مُوسَى قَوْمَهُ سَبْعِينَ رَجُلاً لِّمِيقَاتِنَا فَلَمَّا أَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ أَهْلَكْتَهُم مِّن قَبْلُ وَإِيَّايَ أَتُهْلِكُنَا بِمَا فَعَلَ السُّفَهَاء مِنَّا إِنْ هِيَ إِلاَّ فِتْنَتُكَ تُضِلُّ بِهَا مَن تَشَاء وَتَهْدِي مَن تَشَاء أَنتَ وَلِيُّنَا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الْغَافِرِينَ ﴿١٥٥﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
vahtâra (ve ahtâra) | ve seçti |
mûsâ | Musa (as) |
kavme-hu | onun kavmi |
seb'îne | 70 |
raculen | adam |
li mîkâti-nâ | belirlediğimiz vakit için (buluşma zamanımız) |
fe lemmâ | fakat ... olunca |
ehazet-hum er recfetu | onları şiddetli bir sarsıntı aldı, yakaladı |
kâle | dedi |
rabbi | Rabbim |
lev şi'te | eğer, şayet sen dileseydin, isteseydin |
ehlekte-hum | onları helâk ettin |
min kablu | önceden, daha önce |
ve iyyâye | ve beni |
e tuhliku-nâ | bizi helâk mı edeceksin (biz senin tarafından helâk mı edileceğiz) |
bi-mâ | sebebiyle, dolayısıyla, dolayı |
feala es sufehâu | sefihlerin, akılsızların yaptıkları |
min-nâ | bizden, içimizden |
in hiye illâ | o sadece, ancak |
fitnetu-ke | senin imtihanın |
tudıllu | dalâlette bırakırsın |
bi-hâ | onun ile |
men teşâu | dilediğin kimse, dilediğini |
ve tehdî | ve hidayete erdirirsin |
men teşâu | dilediğin kimse, dilediğini |
ente | sen |
veliyyu-nâ | bizim velîmizsin, dostumuzsun |
fagfir lenâ (fe ıgfir lenâ) | artık bize mağfiret et |
verhamnâ (ve ırham-nâ) | ve bize merhamet et |
ve ente | ve sen |
hayru el gâfirîne | mağfiret edenlerin en hayırlısısın |
Ve Musa (A.S), Bizim belirlediğimiz buluşma zamanımız için kavminden yetmiş adam seçti. Onları, şiddetli bir sarsıntı yakalayınca şöyle dedi: “Rabbim, şâyet dileseydin daha önce onları ve beni helâk ederdin. İçimizden sefihlerin yaptıklarından dolayı, bizi helâk mı edeceksin? O ancak Senin bir imtihanındır. Onunla dilediğini dalâlette bırakırsın ve dilediğini hidayete erdirirsin. Sen, bizim dostumuzsun. Artık bizi mağfiret et ve bize rahmet (merhamet) et. Sen, mağfiret edenlerin en hayırlısısın.”
A'RÂF SURESİ 155. Ayeti Bekir Sadak Meali
Musa, tayin ettigimiz muddette milletinden yetmis kisi secti; onlari sarsinti tutunca dedi ki: «Rabbim! Dileseydin daha once beni ve onlari yok ederdin, aramizdaki beyinsizlerin yaptiklarindan oturu bizi yok eder misin? Bu, Senin imtihanindan baska birsey degildir, bununla diledigini saptirir, diledigini dogru yola iletirsin; bizim dostumuz Sensin; bizi bagisla, bize merhamet et. Sen bagislayanlarin en iyisisin.»
Bekir Sadak