BAKARA SURESİ 177. Ayeti Diyanet İşleri Meali
Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.
لَّيْسَ الْبِرَّ أَن تُوَلُّواْ وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلَكِنَّ الْبِرَّ مَنْ آمَنَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَالْمَلآئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ وَآتَى الْمَالَ عَلَى حُبِّهِ ذَوِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَالسَّآئِلِينَ وَفِي الرِّقَابِ وَأَقَامَ الصَّلاةَ وَآتَى الزَّكَاةَ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ إِذَا عَاهَدُواْ وَالصَّابِرِينَ فِي الْبَأْسَاء والضَّرَّاء وَحِينَ الْبَأْسِ أُولَئِكَ الَّذِينَ صَدَقُوا وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ ﴿١٧٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
leyse | değil |
el birre | birr, ebrar kılacak davranış biçimi |
en tuvellû | dönmeniz, yönelmeniz |
vucûhe-kum | yüzleriniz |
kıbele | yön, cihet |
el maşrıkı | doğu |
ve el magrıbi | ve batı |
ve lâkinne | ve lâkin, fakat |
el birre | birr, ebrar kılacak davranış biçimi |
men | kim |
âmene | âmenû oldu (Allah'a ulaşmayı diledi) îmân etti |
billâhi (bi allâhi) | Allah'a |
ve el yevmi el âhırı | ve sonraki gün |
ve el melâiketi | ve melekler |
ve el kitâbi | ve kitap |
ve en nebiyyine | ve peygamberler |
ve âte | ve verdi |
el mâle | mal |
alâ hubbi-hi | ona sevgi duyma, sevme |
zevî el kurbâ | yakınlık sahipleri, akrabalar |
ve el yetâmâ | ve yetimler |
ve el mesâkîne | ve çalışamayacak durumdaki ihtiyarlar |
ve ibne es sebîli | ve yolcu |
ve es sâilîne | ve isteyenler (muhtaçlar) |
ve fî er rıkâbi | ve kölelerin, esirlerin kurtulması hakkında, konusunda (kurtulması için) |
ve ekâme es salâte | namazı ikame etti, devam ettirdi |
ve âte ez zekâte | ve zekât verdi |
ve el mûfûne | ve vefa eden, hakkıyla yerine getiren |
bi ahdi-him | (onların) ahdlerini |
izâ âhedû | ahd verdikleri zaman |
ve es sâbirîne | ve sabredenler |
fî el be'sâi | sıkıntıda, musîbet isabet ettiği zaman, hastalıkta |
ve ed darrâi | ve darlık, zorluk, zaruret |
ve hîne | ve o zamanda, o hallerde |
el be'si | şiddetli savaş |
ulâike | işte onlar |
ellezîne sadakû | onlar sadık oldular, sadık olanlar |
ve ulâike | ve işte onlar |
hum(u) el muttekûne | onlar muttakiler, takva sahipleri |
Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz (hakiki îmânı yansıtan) BİRR (ebrar kılacak davranış biçimi) değildir. Lâkin birr, kişinin, Allah’a, yevm’il âhire (Allah’a ulaşılan sonraki güne, hidayet gününe, vuslat gününe) meleklere, Kitab’a ve peygamberlere îmân etmesi ve sevdiği maldan, akrabalara (yakınlık sahiplerine) yetimlere, miskinlere (çalışamaz durumda olan ihtiyarlara), yolda kalmış yolculara, isteyen (muhtaçlara), köle ve (kurtulmaları için) esirlere vermesi ve namazı kılması, zekâtı vermesidir. Ve (Allah’a ve insanlara) ahd verdikleri zaman ahdlerine vefa edenler (yerine getirenler), zorlukta ve darlıkta ve şiddetli savaş halinde sabredenler, işte onlar sadık olanlardır. İşte onlar muttekilerdir (takva sahibi olanlardır).
BAKARA SURESİ 177. Ayeti Diyanet İşleri Meali
İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.
Diyanet İşleri