Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.


أَلَمْ تَرَ إِلَى الْمَلإِ مِن بَنِي إِسْرَائِيلَ مِن بَعْدِ مُوسَى إِذْ قَالُواْ لِنَبِيٍّ لَّهُمُ ابْعَثْ لَنَا مَلِكًا نُّقَاتِلْ فِي سَبِيلِ اللّهِ قَالَ هَلْ عَسَيْتُمْ إِن كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ أَلاَّ تُقَاتِلُواْ قَالُواْ وَمَا لَنَا أَلاَّ نُقَاتِلَ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَقَدْ أُخْرِجْنَا مِن دِيَارِنَا وَأَبْنَآئِنَا فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقِتَالُ تَوَلَّوْاْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنْهُمْ وَاللّهُ عَلِيمٌ بِالظَّالِمِينَ ﴿٢٤٦﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

e lem tera ilâ el melei min benî isrâîle min ba'di mûsâ iz kâlû li nebiyyin lehum(u) ib'as lenâ meliken nukâtil fî sebîlillâhi (sebîli allâhi) kâle hel aseytum in kutibe aleykum el kıtâlu ellâ tukâtilû kâlû ve mâ lenâ ellâ nukâtile fî sebîlillâhi (sebîli allâhi) ve kad uhric-nâ min diyâri-nâ ve ebnâi-nâ fe lemmâ kutibe aleyhim el kıtâlu tevellev illâ kalîlen min-hum ve allâhu alîmun bi ez zâlimîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
e lem tera ilâ görmedin mi
el melei ileri gelenleri, eşrafı
min benî isrâîle İsrailoğulları'ndan
min ba'di mûsâ Musa'dan sonra
iz kâlû demişlerdi
li nebiyyin peygambere
lehum(u) onların
ib'as beas et, görevli kıl
lenâ bizim için, bize
meliken melik, hükümdar
nukâtil savaşalım
fî sebîlillâhi (sebîli allâhi) Allah'ın yolunda
kâle dedi
hel aseytum sizden umulur mu, sizin
in kutibe yazılırsa, farz kılınırsa
aleykum sizin üzerinize, size
el kıtâlu savaş
ellâ tukâtilû savaşmazsınız
kâlû dediler
ve mâ ve yoktur, olmaz
lenâ bizim için
ellâ nukâtile savaşmamamız
fî sebîlillâhi (sebîli allâhi) Allah'ın yolunda
ve kad ve olmuştu
uhric-nâ biz çıkarıldık
min diyâri-nâ diyarımızdan, yurdumuzdan
ve ebnâi-nâ ve oğullarımız
fe lemmâ artık, fakat ..... olduğu zaman
kutibe yazıldı, farz kılındı
aleyhim onların üzerine, onlara
el kıtâlu savaş
tevellev yüz çevirdiler
illâ hariç
kalîlen az, pek az
min-hum onlardan
ve allâhu ve Allah
alîmun en iyi bilen
bi ez zâlimîne zalimleri, haksızlık edenleri

Hz. Musa’dan sonra, İsrailoğulları’ndan ileri gelenleri görmedin mi? Kendi peygamberlerine: “Bizim için bir melik beas et (görevlendir) de Allah’ın yolunda savaşalım.” demişlerdi. (O Peygamber de) dedi ki: “Eğer savaş sizin üzerinize yazılırsa (farz kılınırsa) sizin savaşmamanızdan korkulur." (İleri gelenler): “Biz niçin Allah’ın yolunda savaşmayalım? Yurtlarımızdan ve oğullarımız (arasından) çıkarılmıştık.” dediler. Fakat savaş onların üzerine yazılınca (farz kılınınca) onlardan pek azı hariç, hepsi yüz çevirdiler. Ve Allah zâlimleri en iyi bilendir.

BAKARA SURESİ 246. Ayeti Celal Yıldırım Meali

Musa'dan sonra İsrail oğulları'nın ileri gelenlerini görmedin mi? Hani peygamberlerinden birine: «Bize bir hükümdar gönder (ta'yîn et) de Allah yolunda savaşalım,» demişlerdi. O da : «Ya bir de savaş size farz kılınır da savaşmayacak olursanız?!» demişti. Onlar: «Bize ne olmuş da Allah yolunda savaşmıyalım; gerçekten yurtlarımızdan çıkarılıp ailemizden ayrı bırakıldık» diyerek (bu hususta kararlı olduklarını bildirmişlerdi). Bunun üzerine savaş onlara farz kılınınca, pek azından başkası (savaşmaktan) yüzçevirdiler. Allah ise zâlimleri çok iyi bilir.

Celal Yıldırım