Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.


إِنَّ اللَّهَ لاَ يَسْتَحْيِي أَن يَضْرِبَ مَثَلاً مَّا بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُواْ فَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّهِمْ وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُواْ فَيَقُولُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَذَا مَثَلاً يُضِلُّ بِهِ كَثِيراً وَيَهْدِي بِهِ كَثِيراً وَمَا يُضِلُّ بِهِ إِلاَّ الْفَاسِقِينَ ﴿٢٦﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

inne allâhe lâ yestahyî en yadribe meselen beûdaten fe fevka-hâ fe emmâ ellezîne âmenû fe ya'lemûne enne-hû el hakk min rabbi-him ve emmâ ellezîne keferû fe yekûlûne mâzâ erâde allâhu bi hâzâ meselen yudıllu bi-hi kesîran ve yehdî bi-hi kesîran ve mâ yudıllu bi-hi illâ el fâsıkîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
inne muhakkak ki, hiç şüphesiz
allâhe Allah
lâ yestahyî çekinmez
en yadribe meselen darbı mesel, misal, örnek vermek
şey
beûdaten sivrisinek
fe fakat, hatta
şey
fevka-hâ onun üstünde
fe emmâ fakat, ama, ise
ellezîne âmenû âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler
fe artık, bundan sonra, böylece
ya'lemûne bilirler
enne-hû onun olduğu
el hakk hak
min rabbi-him Rab'lerinden
ve emmâ ve fakat, ama
ellezîne onlar
keferû inkâr ettiler, kâfir oldular
fe o zaman, böylece
yekûlûne derler
mâzâ ne
erâde diledi
allâhu Allah
bi hâzâ bununla
meselen misal, örnek
yudıllu dalâlette bırakır
bi-hi kesîran onunla çoğunu
ve yehdî ve hidayete erdirir
bi-hi kesîran onunla çoğunu
ve mâ yudıllu ve dalâlette bırakmaz
bi-hi onunla
illâ ancak, sadece, den başka
el fâsıkîne fasıklar, fıska düşenler

Muhakkak ki Allah bir sivrisineği, hatta onun üstünde olanı da misal vermekten çekinmez. Fakat âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler), onun Rab’lerinden bir hak olduğunu bilirler. Kâfirler (Allah’a ulaşmayı dilemeyenler) ise: “Allah, bu misalle ne demek istedi?” derler. (Allah) onunla birçoğunu dalâlette bırakır, birçoğunu da onunla hidayete erdirir. Ve onunla fâsıklardan başkasını dalâlette bırakmaz.

BAKARA SURESİ 26. Ayeti Ahmet Tekin Meali

Allah, hakkı açıklamak için sayısız darb-ı meselli delillerden birini, bir sivrisineği, ondan daha küçük, daha büyük bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman edenler, bunların Rablerinden gelen hak düzeni yerleştirmek için, öğüt verici, ibretli bir delil olduğunu bilirler. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler ise, bunları hafife alarak;
'Allah böyle darb-ı meselli bir delil ile ne demek istiyor?' derler.
Allah bu misallerle, birçoklarının dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerinin önünü açar, birçoklarına da doğru yolu gösterme lütfunda bulunur. Verdiği misallerle yalnızca âsilerin, günahkârların, doğru ve mantıklı düşünmeyi terk edenlerin, fâsıkların, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerinin önünü açar.

Ahmet Tekin