Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.


الَّذِينَ يَأْكُلُونَ الرِّبَا لاَ يَقُومُونَ إِلاَّ كَمَا يَقُومُ الَّذِي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُواْ إِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبَا وَأَحَلَّ اللّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا فَمَن جَاءهُ مَوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّهِ فَانتَهَىَ فَلَهُ مَا سَلَفَ وَأَمْرُهُ إِلَى اللّهِ وَمَنْ عَادَ فَأُوْلَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ ﴿٢٧٥﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ellezîne ye'kulûne er ribâ lâ yekûmûne illâ kemâ yekûmu ellezî yetehabbetu-hu eş şeytânu min el messi zâlike bi enne-hum kâlû innemâ el bey'u mislu er ribâ ve ehalle allâhu el bey'a ve harrame er ribâ fe men câe-hu mev'izatun min rabbi-hi fe entehâ fe lehu mâ selefe ve emru-hu ilâ allâhi ve men âde fe ulâike ashâbu en nâri hum fî-hâ hâlidûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ellezîne onlar
ye'kulûne yerler
er ribâ riba, faiz
lâ yekûmûne kalkmazlar
illâ ancak, sadece, den başka
kemâ gibi
yekûmu kalkarlar
ellezî ki o, o
yetehabbetu-hu ona çarpar, onu hırpalar
eş şeytânu şeytan
min el messi dokunmasından, çarpmasından (çarpılması)
zâlike işte bu
bi enne-hum onların ..... olması sebebi ile
kâlû dediler
innemâ ama, fakat, ancak
el bey'u alışveriş
mislu gibi, benzer
er ribâ riba, faiz
ve ehalle ve helâl kıldı
allâhu Allah
el bey'a alışveriş
ve harrame ve haram kıldı
er ribâ riba, faiz
fe o zaman, artık, bundan sonra
men kim
câe-hu ona, kendisine geldi
mev'izatun bir öğüt
min rabbi-hi kendi Rabbinden
fe o zaman, böylece, artık
entehâ vazgeçti, bıraktı
fe o taktirde
lehu onun
mâ selefe geçen şey, geçmişte olan
ve emru-hu ve onun emri, onun işi, onun hakkındaki hüküm
ilâ allâhi Allah'a, Allah'a ait
ve men ve kim
âde döndü
fe ulâike işte onlar
ashâbu en nâri ateş ehli, ateş halkı
hum onlar
fî-hâ orada
hâlidûne ebedî kalacak olanlar

Riba (faiz) yiyenler, kabirlerinden ancak şeytan çarpmasından hırpalanmış bir kimse gibi kalkarlar. İşte bu, onların: “Oysa alışveriş riba gibidir.” demeleri sebebiyledir. Ve Allah, alışverişi helâl, ribayı (faizi) haram kılmıştır. Bundan sonra, Rabbinden kendisine öğüt gelen kimse (ona uyarak) artık (faizden) vazgeçerse, o taktirde geçmiş olan (önceden aldığı faiz) onundur ve onun işi (onun hakkındaki hüküm) Allah’a aittir. Ve kim de (faizciliğe) dönerse, işte onlar, ateş ehlidir. Ve onlar orada ebedî kalacak olanlardır.

BAKARA SURESİ 275. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali

Fâiz yiyen kimseler, kendisine şeytan çarpmış olan nasıl kalkarsa, mezarlarından öylece kalkarlar. Bu halde olmaları; “-alış-veriş, aynen faiz gibidir” demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alış verişi halâl ve fâizi (ribâyı) haram kılmıştır. Bundan böyle kim kendisine Rabbinden bir öğüt gelip fâiz yemekten sakınırsa daha önce aldığı faiz ona bağışlanır; geri alınmaz ve bundan sonra onun işi (affedilişi) Allah’a aiddir. Kim de, haram olan bu ribâyı helâl diye yemeğe dönerse, işte onlar cehennemliktirler; o ateşte ebedî olarak kalacaklardır.

Ali Fikri Yavuz