Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِذَا تَدَايَنتُم بِدَيْنٍ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى فَاكْتُبُوهُ وَلْيَكْتُب بَّيْنَكُمْ كَاتِبٌ بِالْعَدْلِ وَلاَ يَأْبَ كَاتِبٌ أَنْ يَكْتُبَ كَمَا عَلَّمَهُ اللّهُ فَلْيَكْتُبْ وَلْيُمْلِلِ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ وَلْيَتَّقِ اللّهَ رَبَّهُ وَلاَ يَبْخَسْ مِنْهُ شَيْئًا فَإن كَانَ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ سَفِيهًا أَوْ ضَعِيفًا أَوْ لاَ يَسْتَطِيعُ أَن يُمِلَّ هُوَ فَلْيُمْلِلْ وَلِيُّهُ بِالْعَدْلِ وَاسْتَشْهِدُواْ شَهِيدَيْنِ من رِّجَالِكُمْ فَإِن لَّمْ يَكُونَا رَجُلَيْنِ فَرَجُلٌ وَامْرَأَتَانِ مِمَّن تَرْضَوْنَ مِنَ الشُّهَدَاء أَن تَضِلَّ إْحْدَاهُمَا فَتُذَكِّرَ إِحْدَاهُمَا الأُخْرَى وَلاَ يَأْبَ الشُّهَدَاء إِذَا مَا دُعُواْ وَلاَ تَسْأَمُوْاْ أَن تَكْتُبُوْهُ صَغِيرًا أَو كَبِيرًا إِلَى أَجَلِهِ ذَلِكُمْ أَقْسَطُ عِندَ اللّهِ وَأَقْومُ لِلشَّهَادَةِ وَأَدْنَى أَلاَّ تَرْتَابُواْ إِلاَّ أَن تَكُونَ تِجَارَةً حَاضِرَةً تُدِيرُونَهَا بَيْنَكُمْ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَلاَّ تَكْتُبُوهَا وَأَشْهِدُوْاْ إِذَا تَبَايَعْتُمْ وَلاَ يُضَآرَّ كَاتِبٌ وَلاَ شَهِيدٌ وَإِن تَفْعَلُواْ فَإِنَّهُ فُسُوقٌ بِكُمْ وَاتَّقُواْ اللّهَ وَيُعَلِّمُكُمُ اللّهُ وَاللّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ ﴿٢٨٢﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

yâ eyyuhe ellezîne âmenû izâ tedâyentum bi deynin ilâ ecelin musemmen fektubûhu (fe uktubû-hu) vel yektub (ve li yektub) beyne-kum kâtibun bi el adli ve lâ ye'be kâtibun en yektube kemâ alleme-hu allâhu felyektub (fe li yektub) velyumlilillezî aleyhi el hakku velyettekıllâhe rabbe-hu ve lâ yebhas min-hu şey'en fe in kâne ellezî aleyhi el hakku sefîhan ev daîfen ev lâ yestatîu en yumille huve felyumlil (fe li yumlil) veliyyu-hu bi el adli ve isteşhidû şehîdeyni min ricâli-kum fe in lem yekûnâ raculeyni fe raculun ve imraetâni mimmen (min men) terdavne min eş şuhedâi en tedılle ıhdâ-humâ fe tuzekkire ıhdâ-huma el uhrâ ve lâ ye'be eş şuhedâu izâ mâ duû ve lâ tes'emû en tektubû-hu sagîran ev kebîran ilâ eceli-hi zâlikum aksatu inde allâhi ve akvemu li eş şehâdeti ve ednâ ellâ tertâbû illâ en tekûne ticâreten hâdıraten tudîrûne-hâ beyne-kum fe leyse aleykum cunâhun ellâ tektubû-hâ ve eşhidû izâ tebâya'tum ve lâ yudârra kâtibun ve lâ şehîdun ve in tef'alû fe inne-hu fusûkun bi-kum ve ittekû allâhe ve yuallimu-kum allâhu ve allâhu bi kulli şey'in
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
yâ eyyuhe ey
ellezîne onlar
âmenû âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
izâ olduğu zaman, olunca
tedâyentum birbirinize borçlandınız
bi deynin bir borç ile
ilâ ecelin bir süreye kadar
musemmen isimlendirilmiş, belirlenmiş
fektubûhu (fe uktubû-hu) o zaman, olunca onu yazın
vel yektub (ve li yektub) ve yazsın
beyne-kum sizin aranızda
kâtibun kâtip, yazıcı
bi el adli adalet ile
ve lâ ye'be ve çekinmesin
kâtibun kâtip, yazıcı
en yektube yazmanız
kemâ gibi
alleme-hu ona öğretti
allâhu Allah
felyektub (fe li yektub) böylece, aynı şekilde yazsın
velyumlilillezî ve imlâ ettirsin, yazdırsın ki o
aleyhi onun üzerinde, üzerine
el hakku hak
velyettekıllâhe ve Allah'a karşı takva sahibi olsun, (ve li yetteki allahe) (ve Allah'tan çekinsin)
rabbe-hu (onun) Rabbi
ve lâ yebhas ve eksiltmesin
min-hu şey'en ondan birşey
fe artık, fakat
in kâne eğer, olursa
ellezî ki o, o
aleyhi onun üzerinde
el hakku hak
sefîhan sefil, akılsız, akıl edemeyen
ev veya
daîfen küçük, güçsüz
ev veya
lâ yestatîu muktedir değil
en yumille yazdırmaya
huve o
felyumlil (fe li yumlil) o zaman, o taktirde yazdırsın
veliyyu-hu onun velisi
bi el adli adalet ile
ve isteşhidû ve şahitler tutun
şehîdeyni iki şahit
min ricâli-kum erkeklerinizden
fe in lem yekûnâ fakat bulunmuyorsa, bulunamıyorsa
raculeyni iki erkek
fe o zaman, o taktirde
raculun bir erkek
ve imraetâni ve iki kadın
mimmen (min men) o kimselerden, onlardan
terdavne razı olacağınız
min eş şuhedâi şahitlerden
en tedılle dalâlette olması, unutması
ıhdâ-humâ ikisinden birisi, onlardan birisi
fe o taktirde, o zaman
tuzekkire hatırlatır
ıhdâ-huma ikisinden birisi, onlardan birisi
el uhrâ diğeri
ve lâ ye'be ve kaçınmasın
eş şuhedâu şahitler
izâ olduğu zaman, olunca
mâ duû davet edildikleri şey (şahitlik)
ve lâ tes'emû ve usanmayın, üşenmeyin
en tektubû-hu onu yazmanız
sagîran küçük
ev veya
kebîran büyük
ilâ eceli-hi (onun) onu vadesine kadar
zâlikum işte bu
aksatu en adaletli
inde allâhi Allah'ın katında
ve akvemu ve en sağlam
li eş şehâdeti şahitlik için, şahitliğe
ve ednâ ve daha yakın
ellâ tertâbû şüphe etmemeniz
illâ ancak, hariç
en tekûne olmanız
ticâreten ticaret
hâdıraten hazır olan
tudîrûne-hâ onu tedvir ediyorsunuz, onu devre-
beyne-kum kendi aranızda
fe o taktirde, o zaman
leyse değil, yoktur
aleykum sizin üzerinize
cunâhun bir günah
ellâ tektubû-hâ onu yazmamanız
ve eşhidû ve şahit tutun
izâ tebâya'tum alışveriş, anlaşma yaptığınız zaman
ve lâ yudârra ve zarar verilmesin
kâtibun kâtip, yazıcı
ve lâ şehîdun ve şahitler olmasın
ve in tef'alû ve eğer yaparsanız
fe o zaman, o taktirde, bundan sonra
inne-hu muhakkak ki o, mutlaka o
fusûkun fısktır
bi-kum size, kendinize
ve ittekû ve takva sahibi olun
allâhe Allah
ve yuallimu-kum ve size öğretiyor
allâhu Allah
ve allâhu ve Allah
bi kulli şey'in herşeyi

Ey âmenû olanlar! Birbirinize belirli bir süreye kadar borç verdiğiniz zaman onu yazın (senet yapın). Aranızda bir kâtip onu adaletle yazsın. Ve kâtip, Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, aynı şekilde yazsın. Üzerinde hak bulunan (borçlu) da yazdırsın. Ve Rabbi olan Allah'a karşı takva sahibi olsun (ve emirlerinden sakınsın) ve ondan bir şey eksiltmesin. Fakat, eğer üzerinde hak olan (borçlu) olan kişi, sefih (aklı ermeyen) veya zayıf (küçük, güçsüz) ise veya kendisi onu (söyleyip) yazdıramayacak bir durumda ise o taktirde velîsi onu adaletle yazdırsın. Ve erkeklerinizden iki kişiyi şahit tutun. Fakat eğer iki erkek bulunamıyorsa, o zaman şahitlerden razı olacağınız bir erkek ve iki kadını (şahit) tutun ki, ikisinden biri unutursa o taktirde, diğeri ona hatırlatır. Şahitler çağrıldıkları zaman (şahitlikten) kaçınmasınlar. Borç büyük olsun, küçük olsun vadesine kadar onu yazmaktan usanmayın. İşte bu, Allah'ın katında en adil ve şahitlik için en sağlam, şüphe etmemeniz için en yakın olandır. Ancak aranızda devretmeye hazır olan peşin bir ticaret (alım-satım) ise o zaman bunu yazmamanızdan dolayı sizin üzerinize bir günah yoktur. Alım-satım yaptığınız zaman da şahit tutun. Kâtibe (yazıcıya) ve şahitlere bir zarar verilmesin. Eğer bunu yaparsanız (bir zarar verirseniz), bundan sonra o mutlaka sizin için bir fısk olur. Allah'a karşı takva sahibi olun. Allah size öğretiyor. Ve Allah, herşeyi en iyi bilendir.

BAKARA SURESİ 282. Ayeti Mustafa İslamoğlu Meali

Siz ey iman edenler! Birbirinizle vadeli borçlanmaya girdiğiniz zaman, bunu belgeleyin. Onu, aranızdan adil bir yazıcı kaydetsin! Ve hiçbir yazıcı Allah'ın öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, yazsın! Borçlu olan taraf borcunu kaydettirsin, Rabbi olan Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde olsun ve borcundan hiçbir şey eksiltmesin! Ve eğer borçlu akli ve bedeni bakımdan yetersizse ya da kendisi kaydettirecek durumda değilse, o zaman onun velisi borcunu adil bir şekilde kaydettirsin! Ve erkeklerinizden iki kişinin şahitliğine başvurun! Eğer iki erkek bulunmazsa, bu durumda doğruluğundan emin olduğunuz kimselerden bir erkekle iki kadını şahit tutun ki ikisinden biri şaşırır, unutur, yanılırsa diğeri ona hatırlatabilsin! Ve şahitler de çağrıldıklarında kaçınmasınlar! Küçük büyük olduğuna bakmaksızın, vadesiyle birlikte yazmaya üşenmeyin: Bu Allah katında daha adil, isbatlama açısından daha güvenilir kuşkuya kapılmamanız açısından daha uygun olandır. Fakat eğer ticari işleminiz aranızda karşılıklı peşin muameleye dayanıyorsa, onu belgelememenizde size herhangi bir vebal yoktur. Birbirinizle alışveriş yapacağınız zaman şahit bulundurun; ancak yazan da şahit de bir zarara uğramasın! Zira eğer zarar verirseniz, işte bu aleyhinize bir çıkış olacaktır. Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun; zira Allah sizi eğitiyor: zaten her şeyi en iyi bilen de Allah'tır.

Mustafa İslamoğlu