BAKARA SURESİ 285. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Medine döneminde inmiştir. Kur’an-ı Kerim’in en uzun sûresi olup 286 âyettir. Adını, 67-73. âyetlerde yer alan “bakara (sığır)” kelimesinden alır.
آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ كُلٌّ آمَنَ بِاللّهِ وَمَلآئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لاَ نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ وَقَالُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ ﴿٢٨٥﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
âmene | îmân etti, inandı |
er resûlu | resûl |
bi-mâ | şeye |
unzile | indirildi |
ileyhi | ona |
min | den |
rabbi-hi | onun Rabbi |
ve el mu'minûne | ve mü'minler |
kullun | hepsi |
âmene | îmân etti, inandı |
bi allâhi | Allah'a |
ve melâiketi-hi | ve onun meleklerine |
ve kutubi-hi | ve onun kitaplarına |
ve rusuli-hi | ve onun resûllerine |
lâ nuferriku | fark gözetmeyiz, ayırmayız |
beyne | arasında |
ehadin | biri |
min rusuli-hi | onun resûllerinden |
ve kâlû | ve dediler |
semi'nâ | biz işittik |
ve ata'nâ | ve biz itaat ettik |
gufrâne-ke | senin mağfiret etmen |
rabbe-nâ | Rabbimiz |
ve ileyke | ve sana |
el masîru | masîr, varış, ulaşma, seyr-i sülûk |
Resûl, Rabbinden kendisine indirilene îmân etti ve mü’minler de, hepsi Allah’a, O’nun meleklerine, kitaplarına ve resûllerine îmân etti. “Biz, O’nun resûlleri arasından (hiç) birini, diğerinden ayırmayız.” Ve “ışittik ve itaat ettik! Ve Rabbimiz, Senin mağfiretini (dileriz). Ve masîr (varış) Sana’dır (Sana doğru yola çıkarız ve Sana ulaşırız).” dediler.
BAKARA SURESİ 285. Ayeti Ahmet Tekin Meali
Allah’ın Rasulü, Rabbinden kendisine indirilene, Kur’ân’a iman etti. Mü’minler de iman ettiler. Hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına, Rasullerine iman ettiler.
Ahmet Tekin
'Biz Allah’ın Rasulleri arasında ayırım yapmayız, tebliğini dinliyor, dininin emir ve hükümlerine, devletine itaat ediyoruz. Ey Rabbimiz, bizi koruma kalkanına almanı, bağışlamanı dileriz. Sonuçta yalnız senin huzuruna varıp hesap vereceğiz' dediler.