Mekke döneminde inmiştir. 20 âyettir. Sûre, adını ilk âyetteki “el-Beled” kelimesinden almıştır. Beled, şehir, belde demektir.

لَا أُقْسِمُ بِهَذَا الْبَلَدِ ﴿١﴾

90/BELED SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ uksimu bi hâzâl beled(beledi).

(1-2) Bu şehre (Mekke'ye) yemin ederim; ki sen bu şehirde oturmuşsun.

وَأَنتَ حِلٌّ بِهَذَا الْبَلَدِ ﴿٢﴾

90/BELED SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ente hıllun bi hâzâl beled(beledi).

(1-2) Bu şehre (Mekke'ye) yemin ederim; ki sen bu şehirde oturmuşsun.

وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ ﴿٣﴾

90/BELED SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve vâlidin ve mâ veled(velede).

Doğurana ve doğurduğuna and olsun ki;

لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي كَبَدٍ ﴿٤﴾

90/BELED SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lekad halaknâl insâne fî kebedin.

İnsanoğlunu, zorluklara katlanacak şekilde yarattık.

أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ ﴿٥﴾

90/BELED SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): E yahsebu en len yakdira aleyhi ehadun.

İnsanoğlu, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?

يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُّبَدًا ﴿٦﴾

90/BELED SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yekûlu ehlektu mâlen lubedâ(lubeden).

'Yığın yığın mal tüketmişimdir' diyor.

أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُ أَحَدٌ ﴿٧﴾

90/BELED SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): E yahsebu en lem yerahû ehadun.

O, kimsenin kendisini görmediğini mi zannediyor?

أَلَمْ نَجْعَل لَّهُ عَيْنَيْنِ ﴿٨﴾

90/BELED SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem nec’al lehu ayneyn(ayneyni).

(8-9) Biz onun için iki göz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi?

وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ ﴿٩﴾

90/BELED SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lisânen ve şefeteyn(şefeteyni).

(8-9) Biz onun için iki göz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi?

وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِ ﴿١٠﴾

90/BELED SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve hedeynâhun necdeyn(necdeyni).

Biz ona eğri ve doğru iki yolu da göstermedik mi?

فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَ ﴿١١﴾

90/BELED SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lâktehamel akabete.

Ama o, zor geçidi aşmaya girişemedi.

وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْعَقَبَةُ ﴿١٢﴾

90/BELED SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ edrâke mâl akabetu.

O zor geçidin ne olduğunu sen bilir misin?

فَكُّ رَقَبَةٍ ﴿١٣﴾

90/BELED SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fekku rakabetin.

O geçit, bir köle ve esir azadetmek,

أَوْ إِطْعَامٌ فِي يَوْمٍ ذِي مَسْغَبَةٍ ﴿١٤﴾

90/BELED SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ev ıt’âmun fî yevmin zî mesgabetin.

(14-16) Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.

يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ ﴿١٥﴾

90/BELED SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yetîmen zâ mekrabetin.

(14-16) Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.

أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ ﴿١٦﴾

90/BELED SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ev miskînen zâ metrabetin.

(14-16) Yahut, açlık gününde, yakını olan bir öksüzü, yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.

ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ ﴿١٧﴾

90/BELED SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe kâne minellezîne âmenû ve tevâsav bis sabri ve tevâsav bil merhameti.

Sonra, inanıp birbirlerine sabır tavsiye edenlerden, merhametlilerden olmayı tavsiye edenlerden olmaktır.

أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ ﴿١٨﴾

90/BELED SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ulâike ashâbul meymeneti.

İşte bunlar amel defterleri sağdan verilenlerdir.

وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا هُمْ أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ ﴿١٩﴾

90/BELED SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne keferû bi âyâtinâ hum ashâbul meş’emeti.

Ayetlerimizi inkar edenler, işte onlar amel defterleri sollarından verilenlerdir.

عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌ ﴿٢٠﴾

90/BELED SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Aleyhim nârun mu’sadetun.

Onlar her yönden ateşle kapatılacaklardır.