BELED SURESİ Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Mekke döneminde inmiştir. 20 âyettir. Sûre, adını ilk âyetteki “el-Beled” kelimesinden almıştır. Beled, şehir, belde demektir.
لَا أُقْسِمُ بِهَذَا الْبَلَدِ ﴿١﴾
90/BELED SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ uksimu bi hâzâl beled(beledi).
(1-2) Yemin ederim bu beldeye. Ve sen bu beldede ikamet etmektesin.
وَأَنتَ حِلٌّ بِهَذَا الْبَلَدِ ﴿٢﴾
90/BELED SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ente hıllun bi hâzâl beled(beledi).
(1-2) Yemin ederim bu beldeye. Ve sen bu beldede ikamet etmektesin.
وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ ﴿٣﴾
90/BELED SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve vâlidin ve mâ veled(velede).
Ve bir pedere ve zürriyetine de (andolsun).
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي كَبَدٍ ﴿٤﴾
90/BELED SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lekad halaknâl insâne fî kebedin.
(4-5) Muhakkak ki, Biz insanı elbette bir meşakkat içinde (bulunacağı bir mahiyette) yarattık. Sanıyor mu ki onun üzerine hiçbir kimse güç yetiremiyecek.
أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ ﴿٥﴾
90/BELED SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): E yahsebu en len yakdira aleyhi ehadun.
(4-5) Muhakkak ki, Biz insanı elbette bir meşakkat içinde (bulunacağı bir mahiyette) yarattık. Sanıyor mu ki onun üzerine hiçbir kimse güç yetiremiyecek.
يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُّبَدًا ﴿٦﴾
90/BELED SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yekûlu ehlektu mâlen lubedâ(lubeden).
Der ki: «Ben yığın yığın mal telef ettim.»
أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُ أَحَدٌ ﴿٧﴾
90/BELED SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): E yahsebu en lem yerahû ehadun.
Zanneder mi ki onu hiçbir kimse görmemiş.
أَلَمْ نَجْعَل لَّهُ عَيْنَيْنِ ﴿٨﴾
90/BELED SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem nec’al lehu ayneyn(ayneyni).
(8-9) Onun için iki göz vermedik mi? Ve bir dil ile iki dudak vermedik mi?
وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ ﴿٩﴾
90/BELED SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lisânen ve şefeteyn(şefeteyni).
(8-9) Onun için iki göz vermedik mi? Ve bir dil ile iki dudak vermedik mi?
وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِ ﴿١٠﴾
90/BELED SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve hedeynâhun necdeyn(necdeyni).
(10-12) Ve Biz ona iki de tepe yolu gösterdik. Fakat o, o sarp yokuşu geçemedi. O sarp yokuşun ne olduğunu sana ne şey bildirdi?
فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَ ﴿١١﴾
90/BELED SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe lâktehamel akabete.
(10-12) Ve Biz ona iki de tepe yolu gösterdik. Fakat o, o sarp yokuşu geçemedi. O sarp yokuşun ne olduğunu sana ne şey bildirdi?
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْعَقَبَةُ ﴿١٢﴾
90/BELED SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ edrâke mâl akabetu.
(10-12) Ve Biz ona iki de tepe yolu gösterdik. Fakat o, o sarp yokuşu geçemedi. O sarp yokuşun ne olduğunu sana ne şey bildirdi?
فَكُّ رَقَبَةٍ ﴿١٣﴾
90/BELED SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fekku rakabetin.
(O) Bir köle azad etmektir.
أَوْ إِطْعَامٌ فِي يَوْمٍ ذِي مَسْغَبَةٍ ﴿١٤﴾
90/BELED SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ev ıt’âmun fî yevmin zî mesgabetin.
Yahut bir kıtlık gününde yemek yedirmektir.
يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ ﴿١٥﴾
90/BELED SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yetîmen zâ mekrabetin.
(15-16) Karabet sahibi olan bir yetime. Veyahut yerlere serilmiş bir yoksula.
أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ ﴿١٦﴾
90/BELED SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ev miskînen zâ metrabetin.
(15-16) Karabet sahibi olan bir yetime. Veyahut yerlere serilmiş bir yoksula.
ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ ﴿١٧﴾
90/BELED SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe kâne minellezîne âmenû ve tevâsav bis sabri ve tevâsav bil merhameti.
(17-18) Sonra da imân etmiş olanlardan ve birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve merhameti tavsiyede bulunanlardan olmaktır. İşte meymenet sahipleri onlardır.
أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ ﴿١٨﴾
90/BELED SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ulâike ashâbul meymeneti.
(17-18) Sonra da imân etmiş olanlardan ve birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve merhameti tavsiyede bulunanlardan olmaktır. İşte meymenet sahipleri onlardır.
وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا هُمْ أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ ﴿١٩﴾
90/BELED SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne keferû bi âyâtinâ hum ashâbul meş’emeti.
Ve o kimseler ki, Bizim âyetlerimizi inkâr ettiler. Onlar da şeamet sahipleridir.
عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌ ﴿٢٠﴾
90/BELED SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Aleyhim nârun mu’sadetun.
Onların üzerlerine her tarafı kapalı bir ateş vardır.