Âyetlerinin çoğu Mekke’de, bir kısmı ise Medine döneminde inmiştir. 78 âyettir. Hac ibadetinden bahsettiği için bu adı almıştır.

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ ﴿١﴾

22/HACC SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhân nâsuttekû rabbekum, inne zelzeletes sâati şey’un azîm(azîmun).

Ey İnsanlar! Rabbinize karşı sorumluluk bilinciyle yaşayın. Şüphe yok ki, (kıyamet) saatinin sarsıntısı korkunç bir şeydir!

يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارَى وَمَا هُم بِسُكَارَى وَلَكِنَّ عَذَابَ اللَّهِ شَدِيدٌ ﴿٢﴾

22/HACC SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yevme terevnehâ tezhelu kullu murdıatin ammâ erdaat ve tedau kullu zâti hamlin hamlehâ ve terân nâse sukârâ ve mâ hum bi sukârâ ve lâkinne azâballâhi şedîd(şedîdun).

Onu göreceğiniz gün, her emzikli (kadın) emzirmekte olduğu çocuğunu unutur ve her hamile (kadın) karnındaki çocuğunu düşürür. İnsanları sarhoş (gibi) görürsün; hâlbuki onlar sarhoş değillerdir. Ne var ki Allah'ın azabı çok şiddetlidir.

وَمِنَ النَّاسِ مَن يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَّرِيدٍ ﴿٣﴾

22/HACC SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve minen nâsi men yucâdilu fîllâhi bi gayri ilmin ve yettebiu kulle şeytânin merîd(merîdin).

İnsanlardan kimi vardır ki, hiçbir bilgisi olmadığı hâlde, Allah hakkında tartışmaya girer ve her azgın şeytanın (ve benzeri güçlerin) peşine takılır.

كُتِبَ عَلَيْهِ أَنَّهُ مَن تَوَلَّاهُ فَأَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْدِيهِ إِلَى عَذَابِ السَّعِيرِ ﴿٤﴾

22/HACC SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kutibe aleyhi ennehu men tevellâhu fe ennehu yudılluhu ve yehdîhi ilâ azâbis saîr(saîri).

O (şeytan) hakkında şöyle yazılmıştır: “Her kim onu dost edinirse, mutlaka o kimseyi saptırır ve onu cehennem azabına sürükler.”

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِن كُنتُمْ فِي رَيْبٍ مِّنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِن مُّضْغَةٍ مُّخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِّنُبَيِّنَ لَكُمْ وَنُقِرُّ فِي الْأَرْحَامِ مَا نَشَاء إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ وَمِنكُم مَّن يُتَوَفَّى وَمِنكُم مَّن يُرَدُّ إِلَى أَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِن بَعْدِ عِلْمٍ شَيْئًا وَتَرَى الْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَا أَنزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاء اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنبَتَتْ مِن كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ ﴿٥﴾

22/HACC SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhân nâsu in kuntum fî raybin minel ba’si fe innâ halaknâkum min turâbin summe min nutfetin summe min alakatin summe min mudgatin muhallekatin ve gayri muhallekatin li nubeyyine lekum, ve nukırru fîl erhâmi mâ neşâu ilâ ecelin musemmen summe nuhricukum tıflen summe li teblugû eşuddekum ve minkum men yuteveffâ ve minkum men yuraddu ilâ erzelil umuri li keylâ ya’leme min ba’di ilmin şey’â(şey’an), ve terâl arda hâmideten fe izâ enzelnâ aleyhâl mâehtezzet ve rabet ve enbetet min kulli zevcin behîc(behîcin).

Ey insanlar! Şayet öldükten sonra tekrar dirilmek konusunda şüphede iseniz, (bilin ki) biz sizi topraktan (ilk insan olarak yarattıktan) sonra (sırasıyla) az bir sudan (meniden), sonra bir “alaka”dan (pıhtılaşmış kandan), sonra da yaratılışı belli belirsiz bir “mudga”dan (etten) yarattık ki size (kudretimizi) apaçık anlatalım. Dilediğimizi (hayata getirmek için) belli bir süreye kadar rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor, sonra da tam gücünüze ulaşmanız için (sizi kemale erdiriyoruz). İçinizden (erken) ölenler olur. Yine içinizden bir kısmı da ömrün en düşkün çağına ulaştırılır ki, (daha önce pek çok şey) bilirken (daha sonra bebek gibi) hiçbir şey bilmez hâle gelsin. Yeryüzünü de ölü, kupkuru görürsün. Biz, onun üzerine yağmur indirdiğimiz zaman kıpırdar, kabarır ve her güzel çiftten nice bitkiler bitirir.

ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّهُ يُحْيِي الْمَوْتَى وَأَنَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ ﴿٦﴾

22/HACC SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike bi ennallâhe huvel hakku ve ennehu yuhyil mevtâ ve ennehu alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).

İşte böyle; şüphesiz Allah, Hakk'ın kendisidir ve şüphesiz ölüleri dirilten ve gerçekten her şeye güç yetirendir.

وَأَنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ لَّا رَيْبَ فِيهَا وَأَنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ مَن فِي الْقُبُورِ ﴿٧﴾

22/HACC SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ennes sâate âtiyetun lâ raybe fîhâ ve ennallâhe yeb’asu men fîl kubûr(kubûri).

Ve kıyamet muhakkak gelecektir. Onda hiçbir şüphe yoktur ve şüphesiz Allah, (o gün) kabirlerde olan kimseleri diriltecektir.

وَمِنَ النَّاسِ مَن يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُّنِيرٍ ﴿٨﴾

22/HACC SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve minen nâsi men yucâdilu fîllâhi bi gayri ilmin ve lâ huden ve lâ kitâbin munîr(munîrin).

(8-9) Hal böyleyken öyle insanlar vardır ki hiç bir bilgiye, hiç bir delile ve hiç bir aydınlatıcı kitaba dayanmaksızın Allah hakkında tartışır durur. (İnsanları) Allah yolundan saptırmak için gururla salınıp, kasılır. Ona dünya hayatında rezillik vardır. Kıyamet günü de ona (cehennemin) can yakıcı azabını tattırırız.

ثَانِيَ عِطْفِهِ لِيُضِلَّ عَن سَبِيلِ اللَّهِ لَهُ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَنُذِيقُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَذَابَ الْحَرِيقِ ﴿٩﴾

22/HACC SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Sâniye ıtfihî li yudılle an sebîlillâh(sebîlillâhi), lehu fid dunyâ hızyun ve nuzîkuhu yevmel kıyâmeti azâbel harîk(harîkı).

(8-9) Hal böyleyken öyle insanlar vardır ki hiç bir bilgiye, hiç bir delile ve hiç bir aydınlatıcı kitaba dayanmaksızın Allah hakkında tartışır durur. (İnsanları) Allah yolundan saptırmak için gururla salınıp, kasılır. Ona dünya hayatında rezillik vardır. Kıyamet günü de ona (cehennemin) can yakıcı azabını tattırırız.

ذَلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيدِ ﴿١٠﴾

22/HACC SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike bimâ kaddemet yedâke ve ennallâhe leyse bi zallâmin lil abîd(abîdi).

(Kıyamet günü ona:) “Bu senin kendi elinle önceden kazandığın (günahlarınla hazırladığın) şeydir. Çünkü Allah kullarına asla en küçük bir haksızlık yapmaz (günahları olmadan onları cezalandırmaz)” (denilir).

وَمِنَ النَّاسِ مَن يَعْبُدُ اللَّهَ عَلَى حَرْفٍ فَإِنْ أَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَأَنَّ بِهِ وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انقَلَبَ عَلَى وَجْهِهِ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ ذَلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ ﴿١١﴾

22/HACC SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve minen nâsi men ya’budullâhe alâ harf(harfın), fe in asâbehu hayrunıtmeenne bihî, ve in asâbethu fitnetuninkalebe alâ vechihî, hasired dunyâ vel âhırate, zâlike huvel husrânul mubîn(mubînu).

İnsanlardan öylesi de vardır ki, (dinin tamamına inanmadığı halde) sınırlı ve somut bir amaç uğruna Allah'a kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa, gönlü onunla hoş olur. Şayet başına (hastalık, fakirlik gibi) bir kötülük gelirse, gerisingeri dönüverir (Allah'tan şikâyetçi olur). O dünyayı da kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu, apaçık hüsranın ta kendisidir.

يَدْعُو مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنفَعُهُ ذَلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ ﴿١٢﴾

22/HACC SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yed’û min dûnillâhi mâ lâ yadurruhû ve mâ lâ yenfeuhu, zâlike huved dalâlul baîd(baîdu).

O, Allah'ı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren şeylere tapar. İşte derin sapıklık budur.

يَدْعُو لَمَن ضَرُّهُ أَقْرَبُ مِن نَّفْعِهِ لَبِئْسَ الْمَوْلَى وَلَبِئْسَ الْعَشِيرُ ﴿١٣﴾

22/HACC SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yed’û le men darruhû akrabu min nef’ıhî, le bi’sel mevlâ ve le bi’sel aşîr(aşîru).

(Ve bazen de) kendisine zararı yararından çok olacak olan kimseye yalvarıp yakarır. Böylesi ne fena bir yardımcı ve ne fena bir dosttur!

إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ ﴿١٤﴾

22/HACC SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnallâhe yudhılullezîne âmenû ve amilûs sâlihâti cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru, innallâhe yef’alu mâ yurîd(yurîdu).

Muhakkak ki Allah, iman ettikten sonra faydalı işler yapanları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Şüphesiz Allah, dilediğini yapar.

مَن كَانَ يَظُنُّ أَن لَّن يَنصُرَهُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ فَلْيَمْدُدْ بِسَبَبٍ إِلَى السَّمَاء ثُمَّ لِيَقْطَعْ فَلْيَنظُرْ هَلْ يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُ مَا يَغِيظُ ﴿١٥﴾

22/HACC SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Men kâne yezunnu en len yensurahullâhu fîd dunyâ vel âhırati felyemdud bi sebebin ilâs semâi summelyakta’ felyenzur hel yuzhibenne keyduhu mâ yagîz(yagîzu).

Her kim ona (Muhammed'e) Allah'ın dünyada ve ahirette asla yardım etmeyeceğini zannediyorsa hemen semaya bir sebep (araç/alet) çeksin, sonra da (Allah'ın yardımını) kesmeye çalışsın ve baksın, yaptığı bu hile/tuzak, kendini öfkelendirmekte olan Allah'ın (Peygamberine) yardımını giderecek mi?

وَكَذَلِكَ أَنزَلْنَاهُ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَأَنَّ اللَّهَ يَهْدِي مَن يُرِيدُ ﴿١٦﴾

22/HACC SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kezâlike enzelnâhu âyâtin beyyinâtin ve ennallâhe yehdî men yurîd(yurîdu).

İşte biz onu (Kur'an'ı) böyle apaçık ayetler halinde indirdik. Şüphesiz Allah, dilediğini (niyet ve eylemlerine göre) doğru yola iletir.

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالصَّابِئِينَ وَالنَّصَارَى وَالْمَجُوسَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا إِنَّ اللَّهَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ ﴿١٧﴾

22/HACC SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnellezîne âmenû vellezîne hâdû ves sâbiîne ven nasârâ vel mecûse vellezîne eşrakû innallâhe yafsılu beynehum yevmel kıyâmeti, innallâhe alâ kulli şey’in şehîd(şehîdun).

Gerçekten inananlar, Yahudiler, Sabiiler, Hıristiyanlar ve Mecusiler ve bir de, Allah'tan başka varlıklara tanrısal nitelikler yakıştıranlar arasındaki hükmü kıyamet günü Allah verecektir. Muhakkak ki Allah her şeye şahittir.

أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَمَن فِي الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِّنَ النَّاسِ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ وَمَن يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِن مُّكْرِمٍ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَاء* ﴿١٨﴾

22/HACC SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem tera ennallâhe yescudu lehu men fîs semâvâti ve men fîl ardı veş şemsu vel kameru ven nucûmu vel cibâlu veş şeceru ved devâbbu ve kesîrun minen nâs(nâsi), ve kesîrun hakka aleyhil azâb(azâbu), ve men yuhinillâhu fe mâ lehu min mukrimin, innallâhe yef’alu mâ yeşâu. (SECDE ÂYETİ)

Görmedin mi ki, gerçekten, göklerde ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu Allah'a secde ediyor. (insanlardan) birçoğunun üzerinde (yaptıkları yüzünden) azap hak olmuştur. Allah kimi aşağılık kılarsa, artık onun için bir yüceltici yoktur. Hiç şüphesiz Allah, dilediğini yapar.

هَذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ فَالَّذِينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِّن نَّارٍ يُصَبُّ مِن فَوْقِ رُؤُوسِهِمُ الْحَمِيمُ ﴿١٩﴾

22/HACC SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hâzâni hasmânihtesamû fî rabbihim fellezîne keferû kuttıat lehum siyâbun min nâr(nârin), yusabbu min fevkı ruûsihumul hamîm(hamîmu).

(19-22) Bunlar Rableri konusunda çekişen iki gruptur. İşte o küfre sapanlar, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür. Onunla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir. Ayrıca onlar için demirden kamçılar (topuzlar) hazırlanmıştır. Her ne zaman ıstıraptan dolayı cehennemden çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara: “Tadın yangın azabını” denilir.

يُصْهَرُ بِهِ مَا فِي بُطُونِهِمْ وَالْجُلُودُ ﴿٢٠﴾

22/HACC SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yusheru bihî mâ fî butûnihim vel culûd(culûdu).

(19-22) Bunlar Rableri konusunda çekişen iki gruptur. İşte o küfre sapanlar, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür. Onunla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir. Ayrıca onlar için demirden kamçılar (topuzlar) hazırlanmıştır. Her ne zaman ıstıraptan dolayı cehennemden çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara: “Tadın yangın azabını” denilir.

وَلَهُم مَّقَامِعُ مِنْ حَدِيدٍ ﴿٢١﴾

22/HACC SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lehum makâmıu min hadîd(hadîdin).

(19-22) Bunlar Rableri konusunda çekişen iki gruptur. İşte o küfre sapanlar, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür. Onunla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir. Ayrıca onlar için demirden kamçılar (topuzlar) hazırlanmıştır. Her ne zaman ıstıraptan dolayı cehennemden çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara: “Tadın yangın azabını” denilir.

كُلَّمَا أَرَادُوا أَن يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ أُعِيدُوا فِيهَا وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَرِيقِ ﴿٢٢﴾

22/HACC SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kullemâ erâdû en yahrucû minhâ min gammin uîdû fîhâ ve zûkû azâbel harîk(harîkı).

(19-22) Bunlar Rableri konusunda çekişen iki gruptur. İşte o küfre sapanlar, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür. Onunla, karınlarının içindekiler ve derileri eritilir. Ayrıca onlar için demirden kamçılar (topuzlar) hazırlanmıştır. Her ne zaman ıstıraptan dolayı cehennemden çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara: “Tadın yangın azabını” denilir.

إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يُحَلَّوْنَ فِيهَا مِنْ أَسَاوِرَ مِن ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤًا وَلِبَاسُهُمْ فِيهَا حَرِيرٌ ﴿٢٣﴾

22/HACC SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnallâhe yudhılullezîne âmenû ve amilus sâlihâti cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru yuhallevne fîhâ min esâvira min zehebin ve lu’luen, ve libâsuhum fîhâ harîr(harîrun).

Şüphesiz Allah, iman edip faydalı işler yapanları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altından bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. Oradaki giysileri ise ipektendir.

وَهُدُوا إِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِ وَهُدُوا إِلَى صِرَاطِ الْحَمِيدِ ﴿٢٤﴾

22/HACC SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve hudû ilât tayyibî minel kavli ve hudû ilâ sırâtıl hamîd(hamîdi).

Onlar (iman edenler dünyada) sözün en güzeline (tevhid kelimesine) eriştirilmişler ve onlar, her türlü övgüye lâyık olan Allah'ın yoluna (İslam dinine) iletilmişlerdir.

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ الَّذِي جَعَلْنَاهُ لِلنَّاسِ سَوَاء الْعَاكِفُ فِيهِ وَالْبَادِ وَمَن يُرِدْ فِيهِ بِإِلْحَادٍ بِظُلْمٍ نُذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ ﴿٢٥﴾

22/HACC SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnellezîne keferû ve yasuddûne an sebîlillâhi vel mescidil harâmillezî cealnâhu lin nâsi sevâenil âkıfu fîhi vel bâdı, ve men yurid fîhi bi ilhâdin bi zulmin nuzıkhu min âzâbin elîm(elîmin).

İnkâr edenler ile (insanları) Allah'ın yolundan ve yerlilerle dışarıdan gelenler için eşit olarak (ibadet ve kıble yeri) kıldığımız Mescid-i Haram'dan alıkoyanlar (bilsinler ki) kim orada haksızlık yaparak haktan sapmak isterse, biz ona elem dolu bir azaptan tattırırız.

وَإِذْ بَوَّأْنَا لِإِبْرَاهِيمَ مَكَانَ الْبَيْتِ أَن لَّا تُشْرِكْ بِي شَيْئًا وَطَهِّرْ بَيْتِيَ لِلطَّائِفِينَ وَالْقَائِمِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ ﴿٢٦﴾

22/HACC SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve iz bevve’nâ li ibrâhîme mekânel beyti en lâ tuşrik bî şey’en ve tahhir beytiye lit tâifîne vel kâimîne ver rukkais sucûd(sucûdi).

Hani İbrahim'e Beytullah'ın yerini göstermiş ve kendisine şöyle demiştik: “Bana hiç bir şeyi ortak koşma! Tavaf edenler, kıyam edenler, rükûa ve secdeye varanlar için evimi tertemiz tut!”

وَأَذِّن فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلَى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِن كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ ﴿٢٧﴾

22/HACC SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ezzin fîn nâsi bil hacci ye’tûke ricâlen ve alâ kulli dâmirin ye’tîne min kulli feccin amîk(amîkın).

(27-28) (Ey Muhammed!) İnsanlara haccı ilân et (onları hacca çağır). Gerek yaya olarak ve gerekse uzak yolları aşarak yorgun develer üzerinde sana gelsinler. Gelsinler ki, kendilerine ait birtakım menfaatlere şahit olsunlar ve belirli günlerde de Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine (onları kurban ederken) Allah'ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula ve fakire de yedirin.

لِيَشْهَدُوا مَنَافِعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ فِي أَيَّامٍ مَّعْلُومَاتٍ عَلَى مَا رَزَقَهُم مِّن بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْبَائِسَ الْفَقِيرَ ﴿٢٨﴾

22/HACC SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li yeşhedû menâfia lehum ve yezkurusmallâhi fî eyyâmin ma’lûmâtin alâ mâ razakahum min behîmetil en’âm(en’âmi), fe kulû minhâ ve at’ımul bâisel fakîr(fakîre).

(27-28) (Ey Muhammed!) İnsanlara haccı ilân et (onları hacca çağır). Gerek yaya olarak ve gerekse uzak yolları aşarak yorgun develer üzerinde sana gelsinler. Gelsinler ki, kendilerine ait birtakım menfaatlere şahit olsunlar ve belirli günlerde de Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine (onları kurban ederken) Allah'ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula ve fakire de yedirin.

ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَتِيقِ ﴿٢٩﴾

22/HACC SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summel yakdû tefesehum vel yûfû nuzûrahum vel yettavvefû bil beytil atîk(atîkı).

Sonra kirlerini giderip temizlensinler, adaklarını yerine getirsinler ve bu tarihi evi (Kâbe'yi) tavaf etsinler.

ذَلِكَ وَمَن يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللَّهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَّهُ عِندَ رَبِّهِ وَأُحِلَّتْ لَكُمُ الْأَنْعَامُ إِلَّا مَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ فَاجْتَنِبُوا الرِّجْسَ مِنَ الْأَوْثَانِ وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِ ﴿٣٠﴾

22/HACC SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike ve men yuazzım hurumâtillâhi fe huve hayrun lehu inde rabbihî, ve uhıllet lekumul en’âmu illâ mâ yutlâ aleykum fectenibûr ricse minel evsâni vectenibû kavlez zûr(zûri).

İşte böyle; kim Allah'ın haram kıldıklarını (gözetip hükümlerini) yüceltirse, bu tutum Rabbinin katında kendisi için hayırlıdır. (Yasak oldukları) size okunanlar (bildirilenler) dışında (kurban etmek ve etinden yemek üzere) bütün hayvanlar size helal kılınmıştır. Öyleyse iğrenç bir pislik olan putlardan ve yalan söz söylemekten de kaçının.

حُنَفَاء لِلَّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِ وَمَن يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَكَأَنَّمَا خَرَّ مِنَ السَّمَاء فَتَخْطَفُهُ الطَّيْرُ أَوْ تَهْوِي بِهِ الرِّيحُ فِي مَكَانٍ سَحِيقٍ ﴿٣١﴾

22/HACC SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hunefâe lillâhi gayra muşrikîne bihî, ve men yuşrik billâhi fe ke ennemâ harra mines semâi fe tahtafuhut tayru ev tehvî bihir rîhu fî mekânin sahîk(sahîkın).

Hiçbir şeyi O'na ortak koşmadan Allah'a yönelen kimseler olun. Kim Allah'a ortak koşarsa sanki gökten yere düşmüş de kuşlara yem olmuş ya da rüzgâr tarafından sürüklenerek ıssız bir köşeye atılmış gibi olur.

ذَلِكَ وَمَن يُعَظِّمْ شَعَائِرَ اللَّهِ فَإِنَّهَا مِن تَقْوَى الْقُلُوبِ ﴿٣٢﴾

22/HACC SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike ve men yuazzım şeâirallâhi fe innehâ min takvâl kulûb(kulûbi).

Bu böyledir. Kim Allah'ın (dininin) alametlerini (hükümlerini) yüceltirse, şüphe yok ki, bu, kalplerin Allah'a saygısından ve O'na karşı sorumluluk bilincinin oluşmasındandır.

لَكُمْ فِيهَا مَنَافِعُ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّهَا إِلَى الْبَيْتِ الْعَتِيقِ ﴿٣٣﴾

22/HACC SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lekum fîhâ menâfiu ilâ ecelin musemmen summe mahılluhâ ilâl beytil atîk(atîki).

Sizin için o (kurbanlık hayva)nlarda belirli bir süreye kadar (kurban zamanına kadar yün ve sütlerinden) bir takım menfaatler vardır. Sonra varacakları yer o tarihi evdir (Beytullah'tır).

وَلِكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنسَكًا لِيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَى مَا رَزَقَهُم مِّن بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَإِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَلَهُ أَسْلِمُوا وَبَشِّرِ الْمُخْبِتِينَ ﴿٣٤﴾

22/HACC SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve li kulli ummetin cealnâ menseken li yezkurûsmallâhi alâ mâ razakahum min behîmetil en’âm(en’âmi), fe ilâhukum ilâhun vâhıdun fe lehû eslimû ve beşşiril muhbitîn(muhbitîne).

Biz, her ümmet için kurban kesmeyi bir kulluk vazifesi olarak öngördük ki, (bu amaçla,) kendilerine rızık olarak verdiğimiz hayvanları keserken Allah'ın ismini ansınlar. İşte sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. Şu hâlde yalnız O'na teslim olun. (Resulüm!) Alçak gönüllü itaatkarları müjdele!

الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِرِينَ عَلَى مَا أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ ﴿٣٥﴾

22/HACC SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum vas sâbirîne alâ mâ esâbehum vel mukîmis salâti ve mimmâ razaknâhum yunfikûn(yunfikûne).

Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperen, başlarına gelen her türlü sıkıntıya göğüs geren, namazı dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden (Allah rızası için hayır yolunda) harcayanlardır.

وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُم مِّن شَعَائِرِ اللَّهِ لَكُمْ فِيهَا خَيْرٌ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهَا صَوَافَّ فَإِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّ كَذَلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿٣٦﴾

22/HACC SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel budne cealnâhâ lekum min şeâirillâhi lekum fîhâ hayrun, fezkurûsmallâhi aleyhâ savâff(savâffe), fe izâ vecebet cunûbuhâ fe kulû minhâ ve at’ımûl kânia vel mu’terra, kezâlike sahharnâhâ lekum leallekum teşkurûn(teşkurûne).

Büyükbaş hayvanları kurban etmeyi de Allah'ın size emrettiği ibadet biçimlerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Ön ayaklarını bağlayarak onları boğazlarken Allah'ın adını anınız. Yan üstü düşüp canları çıktığı zaman da, etlerinden hem kendiniz yiyiniz, hem de isteyen fakire de istemeyen fakire de yediriniz. Şükredesiniz diye o hayvanları böylece yararınıza sunduk.

لَن يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلَكِن يَنَالُهُ التَّقْوَى مِنكُمْ كَذَلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللَّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَبَشِّرِ الْمُحْسِنِينَ ﴿٣٧﴾

22/HACC SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Len yenâlallâhe luhûmuhâ ve lâ dimâuhâ ve lâkin yenâluhut takvâ minkum, kezâlike sahharahâ lekum li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum, ve beşşiril muhsinîn(muhsinîne).

(Unutmayın ki) o (kurban)ların etleri de, kanları da asla Allah'a ulaşacak değildir. Lakin O'na ulaşan, yalnızca sizin O'na karşı gösterdiğiniz bilinç ve duyarlıktır. O bu hayvanları sizin emrinize vermiştir ki, sizi doğru yola eriştirdiği için O'nun yüceliğini saygıyla anasınız. Güzel davrananları ve iyilik yapanları müjdele!

إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ ﴿٣٨﴾

22/HACC SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnallâhe yudâfiu anillezîne âmenû, innallâhe lâ yuhıbbu kulle havvânin kefûr(kefûrin).

Şüphesiz, Allah (inkârcıların saldırı ve sinsi tuzaklarına karşı) inananları savunur. Doğrusu Allah hiçbir haini, nankörü sevmez.

أُذِنَ لِلَّذِينَ يُقَاتَلُونَ بِأَنَّهُمْ ظُلِمُوا وَإِنَّ اللَّهَ عَلَى نَصْرِهِمْ لَقَدِيرٌ ﴿٣٩﴾

22/HACC SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Uzine lillezîne yukâtelûne bi ennehum zulimû, ve innallâhe alâ nasrihim le kadîr(kadîrun).

Kendilerine haksız yere savaş açılan (mü'min)lere zulme uğradıklarından dolayı (artık savaş için)  izin verildi ve şüphesiz Allah onlara yardım ulaştıracak güçtedir.

الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِن دِيَارِهِمْ بِغَيْرِ حَقٍّ إِلَّا أَن يَقُولُوا رَبُّنَا اللَّهُ وَلَوْلَا دَفْعُ اللَّهِ النَّاسَ بَعْضَهُم بِبَعْضٍ لَّهُدِّمَتْ صَوَامِعُ وَبِيَعٌ وَصَلَوَاتٌ وَمَسَاجِدُ يُذْكَرُ فِيهَا اسْمُ اللَّهِ كَثِيرًا وَلَيَنصُرَنَّ اللَّهُ مَن يَنصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ ﴿٤٠﴾

22/HACC SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne uhricû min diyârihim bi gayri hakkın illâ en yekûlû rabbunâllâh(rabbunâllâhu), ve lev lâ def’ullâhin nâse ba’dahum bi ba’dın le huddimet savâmıu ve biyaun ve salavâtun ve mesâcidu yuzkeru fîhâsmullâhi kesîran, ve le yansurannallâhu men yansuruhu, innallâhe le kaviyyun azîz(azîzun).

O (mü'min) kimseler, yalnızca: “Rabbimiz Allah'tır” demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edildiler. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmıyla bir kısmını defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın isminin çokça anıldığı mescitler muhakkak yıkılır giderdi. Allah kendi (dini)ne yardım edenlere elbette yardım edecektir. Şüphesiz ki Allah (her şeyi hükmü altında tutacak kadar) kuvvetlidir, her şeye galiptir.

الَّذِينَ إِن مَّكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنكَرِ وَلِلَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ ﴿٤١﴾

22/HACC SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ellezîne in mekkennâhum fîl ardı ekâmûs salâte ve âtevuz zekâte ve emerû bil ma’rûfi ve nehev anil munker(munkeri), ve lillâhi âkıbetul umûr(umûri).

Onlar (Allah'ın dininin topluma yayılması için gayret gösterenler) öyle kimselerdir ki, şayet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği yayarlar ve kötülükten sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir.

وَإِن يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُ ﴿٤٢﴾

22/HACC SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve in yukezzibûke fe kad kezzebet kablehum kavmu nûhın ve âdun ve semûd(semûdun).

(42-44) (Ey Muhammed!) Eğer seni yalanlıyorlarsa bil ki, onlardan önce Nuh, Ad ve Semûd kavimleri, İbrahim kavmi, Lût kavmi ve (Şuayip'in kavmi olan) Medyen halkı da (peygamberlerini) yalanlamışlardı. Musa da yalanlanmıştı. İşte ben o inkârcılara süre tanıdım ve sonra onları yakaladım. Bak bakalım beni inkâr etmek (inadına hakka karşı direnmek) nasıl oluyormuş!

وَقَوْمُ إِبْرَاهِيمَ وَقَوْمُ لُوطٍ ﴿٤٣﴾

22/HACC SURESİ-43. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve kavmu ibrâhîme ve kavmu lût(lûtın).

(42-44) (Ey Muhammed!) Eğer seni yalanlıyorlarsa bil ki, onlardan önce Nuh, Ad ve Semûd kavimleri, İbrahim kavmi, Lût kavmi ve (Şuayip'in kavmi olan) Medyen halkı da (peygamberlerini) yalanlamışlardı. Musa da yalanlanmıştı. İşte ben o inkârcılara süre tanıdım ve sonra onları yakaladım. Bak bakalım beni inkâr etmek (inadına hakka karşı direnmek) nasıl oluyormuş!

وَأَصْحَابُ مَدْيَنَ وَكُذِّبَ مُوسَى فَأَمْلَيْتُ لِلْكَافِرِينَ ثُمَّ أَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ ﴿٤٤﴾

22/HACC SURESİ-44. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ashâbu medyen(medyene), ve kuzzibe mûsâ fe emleytu lil kâfirîne summe ehaztuhum, fe keyfe kâne nekîr(nekîri).

(42-44) (Ey Muhammed!) Eğer seni yalanlıyorlarsa bil ki, onlardan önce Nuh, Ad ve Semûd kavimleri, İbrahim kavmi, Lût kavmi ve (Şuayip'in kavmi olan) Medyen halkı da (peygamberlerini) yalanlamışlardı. Musa da yalanlanmıştı. İşte ben o inkârcılara süre tanıdım ve sonra onları yakaladım. Bak bakalım beni inkâr etmek (inadına hakka karşı direnmek) nasıl oluyormuş!

فَكَأَيِّن مِّن قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ فَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَى عُرُوشِهَا وَبِئْرٍ مُّعَطَّلَةٍ وَقَصْرٍ مَّشِيدٍ ﴿٤٥﴾

22/HACC SURESİ-45. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ke eyyin min karyetin ehleknâhâ ve hiye zâlimetun fe hiye hâviyetun alâ urûşihâ ve bi’rin muattalatin ve kasrın meşîd(meşîdin).

Halkı zalim olan nice şehirleri yok ettik. Öyle ki yapılarının duvarları, yere inen tavan yıkıntılarının üzerine çökmüştür. Nice kuyularla yüksek saraylar (sahipsiz) bomboş kalmıştır.

أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَا أَوْ آذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا فَإِنَّهَا لَا تَعْمَى الْأَبْصَارُ وَلَكِن تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُورِ ﴿٤٦﴾

22/HACC SURESİ-46. AYET (Meâlleri Kıyasla): E fe lem yesîrû fîl ardı fe tekûne lehum kulûbun ya’kılûne bihâ ev âzânun yesmeûne bihâ, fe innehâ lâ ta’mâl ebsâru ve lâkin ta’mâl kulûbulletî fîs sudûr(sudûri).

Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki, orada olup biteni kalpleri kavrasın ve kulakları işitsin? Ne var ki, gözler kör olmaz, göğüslerdeki kalpler kör olur!

وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَلَن يُخْلِفَ اللَّهُ وَعْدَهُ وَإِنَّ يَوْمًا عِندَ رَبِّكَ كَأَلْفِ سَنَةٍ مِّمَّا تَعُدُّونَ ﴿٤٧﴾

22/HACC SURESİ-47. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve yesta’cilûneke bil azâbi ve len yuhlifallâhu va’dehu, ve inne yevmen inde rabbike ke elfi senetin mimmâ teuddûn(teuddûne).

Bir de senden acele azap istiyorlar. Hâlbuki Allah asla vaadinden caymaz. Şüphesiz Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir.

وَكَأَيِّن مِّن قَرْيَةٍ أَمْلَيْتُ لَهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ ثُمَّ أَخَذْتُهَا وَإِلَيَّ الْمَصِيرُ ﴿٤٨﴾

22/HACC SURESİ-48. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ke eyyin min karyetin emleytu lehâ ve hiye zâlimetun summe ehaztuhâ, ve ileyyel masîr(masîru).

Nice kentlerin halkına, zalim oldukları halde (onlara iman etmeleri için) mühlet verdim ve sonra onları kıskıvrak yakaladım. (Herkes bilsin ki) Son dönüş banadır.

قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّمَا أَنَا لَكُمْ نَذِيرٌ مُّبِينٌ ﴿٤٩﴾

22/HACC SURESİ-49. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kul yâ eyyuhân nâsu innemâ ene lekum nezîrun mubîn(mubînun).

De ki: “Ey insanlar! Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıcıyım.”

فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ ﴿٥٠﴾

22/HACC SURESİ-50. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti lehum magfiratun ve rızkun kerîm(kerîmun).

İman edip dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyanlar için bir bağışlanma ve güzel bir nimet (cennet) vardır.

وَالَّذِينَ سَعَوْا فِي آيَاتِنَا مُعَاجِزِينَ أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ ﴿٥١﴾

22/HACC SURESİ-51. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne seav fî âyâtinâ muâcizîne ulâike ashâbul cehîm(cehîmi).

Ayetlerimizi geçersiz kılmak için çaba gösterenler var ya, işte onlar cehennemliklerdir.

وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رَّسُولٍ وَلَا نَبِيٍّ إِلَّا إِذَا تَمَنَّى أَلْقَى الشَّيْطَانُ فِي أُمْنِيَّتِهِ فَيَنسَخُ اللَّهُ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ ثُمَّ يُحْكِمُ اللَّهُ آيَاتِهِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ ﴿٥٢﴾

22/HACC SURESİ-52. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ erselnâ min kablike min resûlin ve lâ nebiyyin illâ izâ temennâ elkaş şeytânu fî umniyyetihî, fe yensehullâhu mâ yulkış şeytânu summe yuhkimullâhu âyâtihî, vallâhu alîmun hakîm(hakîmun).

Biz senden önce hiç bir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir dilekte bulunduğu zaman, onun dileğine karşı şeytan (insanların kalbine) bir kuşku veya sapma katmış olmasın. Ama Allah, şeytanın katmak istediği şeyleri derhal giderir, sonra da kendi ayetlerini sağlamlaştırıp pekiştirir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

لِيَجْعَلَ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ فِتْنَةً لِّلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَالْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ وَإِنَّ الظَّالِمِينَ لَفِي شِقَاقٍ بَعِيدٍ ﴿٥٣﴾

22/HACC SURESİ-53. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li yec’ale mâ yulkış şeytânu fitneten lillezîne fî kulûbihim maradun vel kâsiyeti kulûbuhum, ve innez zâlimîne le fî şikâkın baîd(baîdin).

Allah, şeytanın attığı vesveseleri, kalplerinde hastalık bulunan ve kalpleri kaskatı olan kimseler için bir imtihan vesilesi yapar. Hiç şüphesiz zalimler, derin bir ayrılık içindedirler.

وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَيُؤْمِنُوا بِهِ فَتُخْبِتَ لَهُ قُلُوبُهُمْ وَإِنَّ اللَّهَ لَهَادِ الَّذِينَ آمَنُوا إِلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ ﴿٥٤﴾

22/HACC SURESİ-54. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve li ya’lemellezîne ûtûl ilme ennehul hakku min rabbike fe yu’minû bihî fe tuhbite lehu kulûbuhum, ve innallâhe le hâdillezîne âmenû ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).

Bir de, kendilerine ilim verilenler, onun (Kur'an'ın), Rabbinden gelen bir hak olduğunu bilip ona inansın ve böylece kalpleri ona saygı duysun diye Allah böyle yapar. Hiç şüphe yok ki Allah, inananları doğru yola iletir.

وَلَا يَزَالُ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي مِرْيَةٍ مِّنْهُ حَتَّى تَأْتِيَهُمُ السَّاعَةُ بَغْتَةً أَوْ يَأْتِيَهُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَقِيمٍ ﴿٥٥﴾

22/HACC SURESİ-55. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ yezâlullezîne keferû fî miryetin minhu hattâ te’tiyehumus sâatu bagteten ev ye’tiyehum azâbu yevmin akîm(akîmin).

İnkâr edenler ise, kendilerine ansızın o saat (ölüm ya da kıyamet) gelinceye yahut kısır (verimsiz) bir günün azabı onlara yetişinceye kadar, ondan (Kur'an'dan) yana kuşku içinde olmaya devam ederler.

الْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ لِّلَّهِ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ ﴿٥٦﴾

22/HACC SURESİ-56. AYET (Meâlleri Kıyasla): El mulku yevme izin lillâhi, yahkumu beynehum, fellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti fî cennâtin naîm(naîmi).

İşte o gün, hükümranlık bütünüyle Allah'ın elinde olacaktır. O, (bütün insanları) yargılayacak ve aralarındaki farkı ortaya koyacaktır. İman ettikten sonra dürüst ve erdemli davrananlar kendilerini nimetlerle dolu cennetlerde bulacaktır.

وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَأُوْلَئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُّهِينٌ ﴿٥٧﴾

22/HACC SURESİ-57. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ fe ulâike lehum azâbun muhîn(muhînun).

Ama inkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; onlar için de aşağılayıcı bir azap vardır.

وَالَّذِينَ هَاجَرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ قُتِلُوا أَوْ مَاتُوا لَيَرْزُقَنَّهُمُ اللَّهُ رِزْقًا حَسَنًا وَإِنَّ اللَّهَ لَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ ﴿٥٨﴾

22/HACC SURESİ-58. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vellezîne hâcerû fî sebîlillâhi summe kutilû ev mâtû le yerzukannehumullâhu rızkan hasenâ(hasenen), ve innallâhe le huve hayrur râzikîn(râzikîne).

Allah yolunda yurtlarından göç ettikten sonra öldürülenlere ya da ölenlere gelince; Allah onlara rızıkların en güzelini verecektir. Hiç kuşkusuz Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır.

لَيُدْخِلَنَّهُم مُّدْخَلًا يَرْضَوْنَهُ وَإِنَّ اللَّهَ لَعَلِيمٌ حَلِيمٌ ﴿٥٩﴾

22/HACC SURESİ-59. AYET (Meâlleri Kıyasla): Le yudhılennehum mudhalen yerdavnehu, ve innallâhe le alîmun halîm(halîmun).

(Allah,) onları kesinlikle hoşnut olacakları bir yere yerleştirecektir. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi bilendir, yumuşak tutumludur/mühlet verendir (cezayı geciktirendir).

ذَلِكَ وَمَنْ عَاقَبَ بِمِثْلِ مَا عُوقِبَ بِهِ ثُمَّ بُغِيَ عَلَيْهِ لَيَنصُرَنَّهُ اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ ﴿٦٠﴾

22/HACC SURESİ-60. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike, ve men âkabe bi misli mâ ûkıbe bihî summe bugıye aleyhi le yansurennehullâhu, innallâhe le afuvvun gafûr(gafûrun).

(Allah'ın sünneti) budur. Kim kendine haksızlık yapanlara gördüğü haksızlık kadar karşılık verdikten sonra (tekrar) saldırıya uğrarsa, Allah ona elbette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah çok affedendir, çok bağışlayandır.

ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ يُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَأَنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ ﴿٦١﴾

22/HACC SURESİ-61. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike bi ennallâhe yûlicul leyle fîn nehâri ve yûlicun nehâre fîl leyli ve ennallâhe semîun basîr(basîrun).

İşte böyle. Allah (öylesine sınırsız kudret sahibidir ki,) gündüzü kısaltarak geceyi uzatan, geceyi kısaltarak gündüzü uzatan O'dur. Muhakkak Allah olup biten her şeyi gören ve işitendir.

ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّ مَا يَدْعُونَ مِن دُونِهِ هُوَ الْبَاطِلُ وَأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ ﴿٦٢﴾

22/HACC SURESİ-62. AYET (Meâlleri Kıyasla): Zâlike bi ennallâhe huvel hakku ve enne mâ yed’ûne min dûnihî huvel bâtılu ve ennallâhe huvel aliyyul kebîr(kebîru).

Bu böyledir! Çünkü Allah Hakk'ın ta kendisidir. Onların (müşriklerin), O'ndan başka yalvardıkları tanrılar ise batılın ta kendisidir. Şüphesiz Allah büyüktür, yücedir!

أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ أَنزَلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَتُصْبِحُ الْأَرْضُ مُخْضَرَّةً إِنَّ اللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ ﴿٦٣﴾

22/HACC SURESİ-63. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem tera ennallâhe enzele mines semâi mâen fe tusbihul ardu muhdarraten, innallâhe latîfun habîr(habîrun).

Allah'ın gökten su indirmesiyle yeryüzünün yemyeşil olduğunu görmüyor musun? Allah, çok lütufkârdır, her şeyden haberdardır.

لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَإِنَّ اللَّهَ لَهُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ ﴿٦٤﴾

22/HACC SURESİ-64. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı), ve innallâhe le huvel ganiyyul hamîd(hamîdu).

Göklerde ve yerde var olan her şey O'na aittir. Şüphesiz Allah, hiç bir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır.

أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِي الْأَرْضِ وَالْفُلْكَ تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ وَيُمْسِكُ السَّمَاء أَن تَقَعَ عَلَى الْأَرْضِ إِلَّا بِإِذْنِهِ إِنَّ اللَّهَ بِالنَّاسِ لَرَؤُوفٌ رَّحِيمٌ ﴿٦٥﴾

22/HACC SURESİ-65. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem tera ennallâhe sahhara lekum mâ fîl ardı vel fulke tecrî fîl bahri bi emrihî, ve yumsikus semâe en tekaa alâl ardı illâ bi iznihî, innallâhe bin nâsi le raûfun rahîm(rahîmun).

Görmüyor musun ki, Allah bütün yerdekileri ve emri uyarınca denizde akıp gitmekte olan gemileri sizin hizmetinize vermiştir. İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı çok şefkatli ve çok merhametlidir.

وَهُوَ الَّذِي أَحْيَاكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ إِنَّ الْإِنسَانَ لَكَفُورٌ ﴿٦٦﴾

22/HACC SURESİ-66. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve huvellezî ahyâkum summe yumîtukum summe yuhyîkum, innel insâne le kefûr(kefûrun).

Sizi yaratan, sonra öldüren ve sonra tekrar diriltecek olan O'dur. Hiç kuşkusuz insan pek nankördür.

لِكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنسَكًا هُمْ نَاسِكُوهُ فَلَا يُنَازِعُنَّكَ فِي الْأَمْرِ وَادْعُ إِلَى رَبِّكَ إِنَّكَ لَعَلَى هُدًى مُّسْتَقِيمٍ ﴿٦٧﴾

22/HACC SURESİ-67. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li kulli ummetin cealnâ menseken hum nâsikûhu fe lâ yunâziunneke fîl emri ved’u ilâ rabbike, inneke le alâ huden mustekîm(mustekîmin).

Biz her ümmete, kulluklarını göstermeleri için (farklı) bir ibadet tarzı (şeriat) belirledik. O halde onlar din işinde asla seninle tartışmasınlar. Sen insanları Rabbine çağır! Hiç kuşkusuz sen doğru bir yol üzerindesin.

وَإِن جَادَلُوكَ فَقُلِ اللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ ﴿٦٨﴾

22/HACC SURESİ-68. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve in câdelûke fe kulillâhu a’lemu bimâ ta’melûn(ta’melûne).

Eğer seninle mücadele ederlerse, de ki: “Allah, yaptıklarınızı daha iyi bilmektedir.”

اللَّهُ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ ﴿٦٩﴾

22/HACC SURESİ-69. AYET (Meâlleri Kıyasla): Allâhu yahkumu beynekum yevmel kıyâmeti fîmâ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne).

Allah, ihtilafa düştüğünüz şeylerde kıyamet günü aranızda hükmedecektir.

أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاء وَالْأَرْضِ إِنَّ ذَلِكَ فِي كِتَابٍ إِنَّ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ ﴿٧٠﴾

22/HACC SURESİ-70. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem ta’lem ennallâhe ya’lemu mâ fis semâi vel ard(ardı), inne zâlike fî kitâbin, inne zâlike alâllâhi yesîr(yesîrun).

Allah'ın göklerde ve yerde olup biten her şeyi, (bütün detaylarıyla) bildiğini bilmiyor musun? Kuşkusuz bunların hepsi bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) kayıtlıdır. Bütün bunlar gerçekten Allah için çok kolaydır.

وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا وَمَا لَيْسَ لَهُم بِهِ عِلْمٌ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِن نَّصِيرٍ ﴿٧١﴾

22/HACC SURESİ-71. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ya’budûne min dûnillâhi mâ lem yunezzil bihî sultânen ve mâ leyse lehum bihî ilmun, ve mâ liz zâlimîne min nasîr(nasîrin).

Onlar Allah'ı bırakıp, O'nun haklarında hiçbir delil indirmediği ve gerçekte kendilerinin de haklarında pek bir şey bilemedikleri başka varlıklara kulluk edip duruyorlar. (Bu şekilde başka varlıklara ilahlık yalıştıran) zalimler kendilerine asla yardımcı bulamayacaklardır.

وَإِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ تَعْرِفُ فِي وُجُوهِ الَّذِينَ كَفَرُوا الْمُنكَرَ يَكَادُونَ يَسْطُونَ بِالَّذِينَ يَتْلُونَ عَلَيْهِمْ آيَاتِنَا قُلْ أَفَأُنَبِّئُكُم بِشَرٍّ مِّن ذَلِكُمُ النَّارُ وَعَدَهَا اللَّهُ الَّذِينَ كَفَرُوا وَبِئْسَ الْمَصِيرُ ﴿٧٢﴾

22/HACC SURESİ-72. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin ta’rifu fî vucûhillezîne keferûl munker(munkere), yekâdûne yestûne billezîne yetlûne aleyhim âyâtinâ, kul e fe unebbiukum bi şerrin min zâlikum, en nâru, vaadehâllâhullezîne keferû, ve bi’sel masîr(masîru).

Kendilerine ayetlerimiz apaçık (anlaşılır bir şekilde) okunduğu zaman, o inkârcıların yüzlerindeki hoşnutsuzluğu görürsün. Neredeyse, ayetlerimizi kendilerine okuyanlara hışımla saldıracaklar. De ki: “Şimdi size bu öfkenizden daha kötüsünü haber vereyim mi? Cehennem ateşi! Allah onu inkârcılar için hazırladığını bildirmiştir. Orası ne kötü bir varış yeridir!”

يَا أَيُّهَا النَّاسُ ضُرِبَ مَثَلٌ فَاسْتَمِعُوا لَهُ إِنَّ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ لَن يَخْلُقُوا ذُبَابًا وَلَوِ اجْتَمَعُوا لَهُ وَإِن يَسْلُبْهُمُ الذُّبَابُ شَيْئًا لَّا يَسْتَنقِذُوهُ مِنْهُ ضَعُفَ الطَّالِبُ وَالْمَطْلُوبُ ﴿٧٣﴾

22/HACC SURESİ-73. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhân nâsu duribe meselun festemiû lehu, innellezîne ted’ûne min dûnillâhi len yahlukû zubâben ve levictemeû lehu, ve in yeslubhumuz zubâbu şey’en lâ yestenkızûhu minhu, daufat tâlibu vel matlûb(matlûbu).

Ey insanlar! Size bir örnek verildi. Şimdi onu iyi dinleyin: Sizin Allah'tan başka taptıklarınız güç birliği yapsalar bir sinek dahi yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri alamazlar. (Çünkü) isteyen de âciz, (kendisinden) istenen de.

مَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ ﴿٧٤﴾

22/HACC SURESİ-74. AYET (Meâlleri Kıyasla): Mâ kaderûllâhe hakka kadrihî, innallâhe le kaviyyun azîz(azîzun).

Onlar Allah'ın gücünü gereği gibi kavrayıp değerlendiremediler. Muhakkak ki Allah, her şeyi hükmü altında tutan en yüce iktidar sahibidir.

اللَّهُ يَصْطَفِي مِنَ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا وَمِنَ النَّاسِ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ ﴿٧٥﴾

22/HACC SURESİ-75. AYET (Meâlleri Kıyasla): Allâhu yastafî minel melâiketi rusulen ve minen nâsi, innallâhe semîun basîr(basîrun).

Allah, meleklerden de elçiler seçer, insanlardan da. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.

يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الأمُورُ ﴿٧٦﴾

22/HACC SURESİ-76. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve ilâllâhi turceul umûr(umûru).

O onların yaptıklarını da yapacaklarını da, olanı da olacağı da bilir. Bütün işler yalnız Allah'a döndürülür.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ وَافْعَلُوا الْخَيْرَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ* ﴿٧٧﴾

22/HACC SURESİ-77. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yâ eyyuhâllezîne âmenûrkeû vescudû va’budû rabbekum vef’alûl hayra leallekum tuflihûn(tuflihûne). (SECDE ÂYETİ)

Ey inananlar! Rükû edin, secde edin ve Rabbinize kulluk edin! Faydalı ve erdemli işler yapın ki kurtuluşa eresiniz.

وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ هُوَ اجْتَبَاكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ مِّلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمينَ مِن قَبْلُ وَفِي هَذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَهِيدًا عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَاء عَلَى النَّاسِ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللَّهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ فَنِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ ﴿٧٨﴾

22/HACC SURESİ-78. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve câhidû fîllâhi hakka cihâdihî, huvectebâkum ve mâ ceale aleykum fîd dîni min haracin, millete ebîkum ibrâhîm(ibrâhîme), huve semmâkumul muslimîne min kablu ve fî hâzâ li yekûner resûlu şehîden aleykum ve tekûnû şuhedâe alân nâsi, fe ekîmûs salâte ve âtuz zekâte va’tesımû billâhi, huve mevlâkum, fe ni’mel mevlâ ve ni’men nasîr(nasîru).

Allah uğrunda gereği gibi cihad edin. O, (cihad için) sizi seçti ve din konusunda da üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim'in dinine uyun. Allah sizi hem daha önce(ki kitaplarda) hem de bu (Kur'an')da Müslüman diye isimlendirdi. (Bunu) peygamber size şahit/örnek olsun, siz de diğer insanlara şahit/örnek olasınız diye (yaptı). Artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah'a (emirlerine) sımsıkı tutunun. O sizin koruyucunuzdur. (Allah) ne güzel koruyucu ve ne güzel yardımcıdır!