İBRÂHÎM SURESİ 9. Ayeti Celal Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 52 âyettir. İçinde Hz. İbrahim'den ve ailesinden söz edildiği için bu adı almıştır.
أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِن بَعْدِهِمْ لاَ يَعْلَمُهُمْ إِلاَّ اللّهُ جَاءتْهُمْ رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَرَدُّواْ أَيْدِيَهُمْ فِي أَفْوَاهِهِمْ وَقَالُواْ إِنَّا كَفَرْنَا بِمَا أُرْسِلْتُم بِهِ وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِّمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ ﴿٩﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
e lem ye'ti-kum | size gelmedi mi? |
nebeu ellezîne | o kimselerin haberi |
min kabli-kum | sizden önce |
kavmi nûhın | Nuh'un kavmi |
ve âdin | ve Ad kavmi |
ve semûde | ve Semud kavmi |
ve ellezîne | ve o kimseler |
min ba'di-him | onlardan sonra |
lâ ya'lemu-hum | onları bilmez |
illâ allâhu | Allah'tan başkası |
câet-hum | onlara geldi |
rusulu-hum | onların resûlleri |
bi el beyyinâti | beyyinelerle (delillerle) |
fe reddû | döndürdüler, götürdüler |
eydiye-hum | ellerini |
fî efvâhi-him | ağızlarına |
ve kâlû | ve dediler |
innâ | muhakkak biz |
kefernâ | inkâr ettik |
bi mâ ursiltum | gönderildiğiniz şeyi |
bi-hi | onunla |
ve innâ | ve muhakkak biz |
le fî şekkin | mutlaka şüphe içinde |
mimmâ (min mâ) | şeyden |
ted'ûne-nâ | bizi davet ediyorsun |
ileyhi | ona |
murîbin | tatmin etmeyen, şüpheli olan, tereddüt edilen |
Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad kavminin ve Semud kavminin ve onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Onları, Allah’tan başkası bilemez. Onların resûlleri, onlara beyyinelerle (delillerle) geldiler. Fakat onlar, ellerini ağızlarına götürdüler (öfkelendiler). Ve şöyle dediler: “Gerçekten biz onunla gönderildiğiniz şeyi inkâr ettik. Ve muhakkak ki; biz, bizi kendisine (ona) davet ettiğiniz şeye karşı tereddüt ediyoruz, şüphe içindeyiz.”
İBRÂHÎM SURESİ 9. Ayeti Celal Yıldırım Meali
Sizden önce gelip geçen Nûh, Âd, Semûd'un ve onlardan sonra gelip (ismini, sayısını, kıssalarını) Allah' tan başkasının bilmediği kavimlerin (ve milletlerin) haberleri size gelmedi mi ? Peygamberleri onlara açık belgelerle, mu'cizelerle geldiler; onlar ise (peygamberleri konuşturmamak için) ellerini (onların) ağızlarına doğru uzatıp, «doğrusu biz sizinle gönderilen şeyleri inkâr ediyoruz; bizi davet ettiğiniz şeyden de iyice şüphe içindeyiz!» dediler.
Celal Yıldırım