Mekke döneminde inmiştir. 88 âyettir. Sûre, adını 25. âyette geçen “el-Kasas” kelimesinden almıştır. Kasas, kıssalar anlamında olup Kur’an’da geçen kıssa ve olaylar için kullanılır.


وَقَالَ فِرْعَوْنُ يَا أَيُّهَا الْمَلَأُ مَا عَلِمْتُ لَكُم مِّنْ إِلَهٍ غَيْرِي فَأَوْقِدْ لِي يَا هَامَانُ عَلَى الطِّينِ فَاجْعَل لِّي صَرْحًا لَّعَلِّي أَطَّلِعُ إِلَى إِلَهِ مُوسَى وَإِنِّي لَأَظُنُّهُ مِنَ الْكَاذِبِينَ ﴿٣٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve kâle fir'avnu yâ eyyuhâ el meleu mâ alimtu lekum min ilâhin gayrî fe evkıd yâ hâmânu alâ et tîni fec'al (fe ic'al) sarhan leallî attaliu ilâ ilâhi mûsâ ve innî le ezunnu-hu min el kâzibîne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve kâle ve dedi
fir'avnu firavun
yâ eyyuhâ ey
el meleu önde gelenler, ileri gelenler
mâ alimtu ben bilmiyorum
lekum sizin için
min ilâhin (ilâhlardan) bir ilâh
gayrî benden başka
fe böylece, o zaman
evkıd ateş yak
bana, benim için
yâ hâmânu ey Haman (firavunun veziri)
alâ üzerine
et tîni nemli, ıslak toprak
fec'al (fe ic'al) öyleyse, böylece yap
bana, benim için
sarhan bir kule
leallî umarım, belki ben
attaliu muttali olurum, karşılaşırım
ilâ ilâhi ilâhına
mûsâ Musa
ve innî ve muhakkak ki ben
le elbette, gerçekten, mutlaka
ezunnu-hu onu zannediyorum
min el kâzibîne yalancılardan

Ve firavun: "Ey ileri gelenler! Ben, sizin için benden başka bir ilâh bilmiyorum. Benim için ıslak toprak üzerine ateş yak (tuğla pişir). Böylece bana (yüksek) bir kule yap. Belki ben Musa’nın ilâhına muttali olurum. Ve ben, onun mutlaka yalancılardan olduğunu zannediyorum." dedi.

KASAS SURESİ 38. Ayeti Ahmed Hulusi Meali

Firavun dedi ki: "Ey önderler. . . Sizin için benden gayrı bir tanrı bilmemekteyim! Ey Haman, tuğla ocağı yak da (tuğladan) bir kule inşa et, belki tepesine çıkar Musa'nın her şeyin üstündeki Tanrısını görürüm! Doğrusu ben Onun yalancılardan olduğunu düşünüyorum!" (Kadim Hakikat bilgisini elde eden Firavun, bunu şuurun sınırsız kuşatıcılığıyla tüm varlıkta müşahede yerine; birimselliğine hasrederek bedenselliğine vermiş ve bedenselliğinde dilediğini yapma noktasına, nefs-i emmâre yaşamına düşmüştü. Bu yüzdendir ki Musa a. s. ona hakikat bilgisini aktarmak yerine yani Allâh'a iman yerine, Rabb-ül âlemîn'e iman noktasına çekerek, uyarı yapmıştı. Yani Tüm varlıkta tedbir eden Esmâ mertebesine dikkatini çekerek hayalindeki vahdeti bedenselliğinde yaşamak yerine tüm varlığa yaygın Esmâ mânâları çıkışına iman etmesini teklif etmişti. A. H. )

Ahmed Hulusi