MURSELÂT SURESİ Cemal Külünkoğlu Meali
Mekke döneminde inmiştir. 50 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “el-Mürselât” kelimesinden almıştır. Mürselât, gönderilenler demektir.
وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا ﴿١﴾
77/MURSELÂT SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel murselâti urfâ(urfen).
(1-2) Andolsun (emrimizle) iyilik için gönderilen meleklere/vahiylere, Şiddetle eserek (zararlıları) savurup atanlara,
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا ﴿٢﴾
77/MURSELÂT SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fel âsıfâti asfâ(asfen).
(1-2) Andolsun (emrimizle) iyilik için gönderilen meleklere/vahiylere, Şiddetle eserek (zararlıları) savurup atanlara,
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًا ﴿٣﴾
77/MURSELÂT SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ven nâşirâti neşran.
(3-4) Tohumları/bulutları yaydıkça yayanlara, (Hak ile batılı) birbirinden ayıranlara,
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا ﴿٤﴾
77/MURSELÂT SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fel fârikâti ferkâ(ferkan).
(3-4) Tohumları/bulutları yaydıkça yayanlara, (Hak ile batılı) birbirinden ayıranlara,
فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًا ﴿٥﴾
77/MURSELÂT SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fel mulkıyâti zikrâ(zikran).
(5-7) Arındırmak ve sakındırmak için İlahi mesajı peygamberlere iletenlere andolsun ki, vaad olunduğunuz, (kıyamet) vuku bulacaktır.
عُذْرًا أَوْ نُذْرًا ﴿٦﴾
77/MURSELÂT SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Uzran ev nuzrâ( nuzran).
(5-7) Arındırmak ve sakındırmak için İlahi mesajı peygamberlere iletenlere andolsun ki, vaad olunduğunuz, (kıyamet) vuku bulacaktır.
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌ ﴿٧﴾
77/MURSELÂT SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnemâ tûadûne le vâkıun.
(5-7) Arındırmak ve sakındırmak için İlahi mesajı peygamberlere iletenlere andolsun ki, vaad olunduğunuz, (kıyamet) vuku bulacaktır.
فَإِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْ ﴿٨﴾
77/MURSELÂT SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe izân nucûmu tumiset.
(8-11) Yıldızların ışığı söndürüldüğü, gök yarıldığı/parçalandığı, dağlar toz gibi ufalandığı ve peygamberlerin (Allah'ın mesajlarını ilettikleri kişi ve topluluklar aleyhine veya lehine şahitlik yapmaları için) tanıklık sıraları geldiği zaman (artık kıyamet kopmuştur).
وَإِذَا السَّمَاء فُرِجَتْ ﴿٩﴾
77/MURSELÂT SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâs semâu furicet.
(8-11) Yıldızların ışığı söndürüldüğü, gök yarıldığı/parçalandığı, dağlar toz gibi ufalandığı ve peygamberlerin (Allah'ın mesajlarını ilettikleri kişi ve topluluklar aleyhine veya lehine şahitlik yapmaları için) tanıklık sıraları geldiği zaman (artık kıyamet kopmuştur).
وَإِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْ ﴿١٠﴾
77/MURSELÂT SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâl cibâlu nusifet.
(8-11) Yıldızların ışığı söndürüldüğü, gök yarıldığı/parçalandığı, dağlar toz gibi ufalandığı ve peygamberlerin (Allah'ın mesajlarını ilettikleri kişi ve topluluklar aleyhine veya lehine şahitlik yapmaları için) tanıklık sıraları geldiği zaman (artık kıyamet kopmuştur).
وَإِذَا الرُّسُلُ أُقِّتَتْ ﴿١١﴾
77/MURSELÂT SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâr rusulu ukkıtet.
(8-11) Yıldızların ışığı söndürüldüğü, gök yarıldığı/parçalandığı, dağlar toz gibi ufalandığı ve peygamberlerin (Allah'ın mesajlarını ilettikleri kişi ve topluluklar aleyhine veya lehine şahitlik yapmaları için) tanıklık sıraları geldiği zaman (artık kıyamet kopmuştur).
لِأَيِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ ﴿١٢﴾
77/MURSELÂT SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li eyyi yevmin uccilet.
(Bunları duyanlar şöyle derler:) Bu tanıklık hangi güne ertelenmiştir?
لِيَوْمِ الْفَصْلِ ﴿١٣﴾
77/MURSELÂT SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Li yevmil fasli.
(Doğru ile eğrinin, hak ile bâtılın) birbirinden ayrılıp hükme bağlanacağı güne (ertelenmiştir).
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ ﴿١٤﴾
77/MURSELÂT SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve mâ edrâke mâ yevmul fasli.
Hüküm ve ayırım gününün ne olduğunu biliyor musun?
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿١٥﴾
77/MURSELÂT SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
(Bunu) yalanlayanların o gün vay haline!
أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ ﴿١٦﴾
77/MURSELÂT SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem nuhlikil evvelîn(evvelîne).
Biz, (peygamberlerini inkâr eden kavimlerden) evvelkileri, helâk etmedik mi?
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ ﴿١٧﴾
77/MURSELÂT SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe nutbiuhumul âhırîn(âhırîne).
Sonra arkadan gelen (inkârcı)ları da (kötü niyetleri yüzünden) onların peşine takacağız.
كَذَلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ ﴿١٨﴾
77/MURSELÂT SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kezâlike nef’alu bil mucrimîn(mucrimîne).
Biz suçlulara işte böyle yaparız.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿١٩﴾
77/MURSELÂT SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
(Allah'ın ayetlerini) yalanlayanların o gün vay haline!
أَلَمْ نَخْلُقكُّم مِّن مَّاء مَّهِينٍ ﴿٢٠﴾
77/MURSELÂT SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem nahlukkum min mâin mehîn(mehînin).
Biz sizi bayağı bir sudan (meniden) yaratmadık mı?
فَجَعَلْنَاهُ فِي قَرَارٍ مَّكِينٍ ﴿٢١﴾
77/MURSELÂT SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe cealnâhu fî karârin mekîn(mekînin).
(21-22) Sonra o suyu, (doğum için) belirli bir vakte kadar sağlam bir yerde (rahimde) muhafaza ettik.
إِلَى قَدَرٍ مَّعْلُومٍ ﴿٢٢﴾
77/MURSELÂT SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): İlâ kaderin ma’lûm(ma’lûmin).
(21-22) Sonra o suyu, (doğum için) belirli bir vakte kadar sağlam bir yerde (rahimde) muhafaza ettik.
فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ ﴿٢٣﴾
77/MURSELÂT SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kadernâ fe ni’mel kâdirûn(kâdirûne).
Biz o sıvı damlacığın gelişmesini (insanın yaratılışını) aşamalı bir plânla gerçekleştirdik. Bizim gerçekleştirme kudretimiz ne mükemmeldir!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٢٤﴾
77/MURSELÂT SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
(Öldükten sonra dirilmeyi) yalan sayanların o gün vay haline!
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ كِفَاتًا ﴿٢٥﴾
77/MURSELÂT SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): E lem nec’alil arda kifâtâ(kifâten).
(25-26) Biz yeryüzünü hem dirilere, hem ölülere bir toplanma yeri kılmadık mı?
أَحْيَاء وَأَمْوَاتًا ﴿٢٦﴾
77/MURSELÂT SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ahyâen ve emvâtâ(emvâten).
(25-26) Biz yeryüzünü hem dirilere, hem ölülere bir toplanma yeri kılmadık mı?
وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَأَسْقَيْنَاكُم مَّاء فُرَاتًا ﴿٢٧﴾
77/MURSELÂT SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve cealnâ fîhâ ravâsiye şâmihâtin ve eskaynâkum mâen furâtâ(furâten).
Orada sabit yüce dağlar yaratmadık mı, size tatlı bir su içirmedik mi?
وَيْلٌ يوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٢٨﴾
77/MURSELÂT SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
(Bütün bu nimetleri) inkâr edenlerin o gün vay haline!
انطَلِقُوا إِلَى مَا كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ ﴿٢٩﴾
77/MURSELÂT SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): İntalikû ilâ mâ kuntum bihî tukezzibûn(tukezzibûne).
(Kıyameti inkâr edenlere o gün şöyle denir): Haydi yalan saydığınız azaba gidin.
انطَلِقُوا إِلَى ظِلٍّ ذِي ثَلَاثِ شُعَبٍ ﴿٣٠﴾
77/MURSELÂT SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): İntalikû ilâ zıllin zî selâsi şuâb(şuâbin).
(30-31) “Haydi gidin, üç kola ayrılmış (dumandan) bir gölgeye (ki o) ne gölgelendirir ne de ateşten korur.
لَا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ ﴿٣١﴾
77/MURSELÂT SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): Lâ zalîlin ve lâ yugnî minel leheb(lehebi).
(30-31) “Haydi gidin, üç kola ayrılmış (dumandan) bir gölgeye (ki o) ne gölgelendirir ne de ateşten korur.
إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ ﴿٣٢﴾
77/MURSELÂT SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnehâ termî bi şerarin kel kasr(kasri).
(32-33) Şüphesiz o (cehennem), tomruk/saray gibi kocaman kıvılcımlar saçar. Sanki o kıvılcımın her biri sarı renkte birer halattır.
كَأَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌ ﴿٣٣﴾
77/MURSELÂT SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ke ennehu cimâletun sufrun.
(32-33) Şüphesiz o (cehennem), tomruk/saray gibi kocaman kıvılcımlar saçar. Sanki o kıvılcımın her biri sarı renkte birer halattır.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٣٤﴾
77/MURSELÂT SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
(Bu durumu) yalan sayanların, o gün vay haline!
هَذَا يَوْمُ لَا يَنطِقُونَ ﴿٣٥﴾
77/MURSELÂT SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hâzâ yevmu lâ yentıkûn(yentıkûne).
Bu, (hakka karşı direnenlerin) konuşamayacakları gündür.
وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ ﴿٣٦﴾
77/MURSELÂT SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve lâ yu’zenu lehum fe ya’tezirûn(ya’tezirûne).
Onlara izin de verilmez ki, özür dilesinler.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٣٧﴾
77/MURSELÂT SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
İnkâr edenlerin, o gün vay haline!
هَذَا يَوْمُ الْفَصْلِ جَمَعْنَاكُمْ وَالْأَوَّلِينَ ﴿٣٨﴾
77/MURSELÂT SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hâzâ yevmul fasli, cema’nâkum vel evvelîn(evvelîne).
Bu, sizi ve önceki ümmetleri topladığımız doğru ile eğrinin, hak ile bâtılın ayrıldığı gündür.
فَإِن كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ ﴿٣٩﴾
77/MURSELÂT SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe in kâne lekum keydun fe kîdûni.
Eğer (azabı kaldıracak) bir hileniz varsa, haydi bana hile yapın bakalım!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٤٠﴾
77/MURSELÂT SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
(Öldükten sonra dirilmeyi) inkâr edenlerin o gün vay haline!
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ ﴿٤١﴾
77/MURSELÂT SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnel muttakîne fî zılâlin ve uyûn(uyûnin).
(41-42) Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlar, (serin) gölgeler altında ve pınarlar arasında hem de canlarının istediği meyveler içindedirler.
وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ ﴿٤٢﴾
77/MURSELÂT SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve fevâkihe mimmâ yeştehûn(yeştehûne).
(41-42) Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle yaşayanlar, (serin) gölgeler altında ve pınarlar arasında hem de canlarının istediği meyveler içindedirler.
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٤٣﴾
77/MURSELÂT SURESİ-43. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kulû veşrabû henîen bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
(43-44) (Onlara şöyle denir:) “Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere afiyetle yiyin için.” Şüphesiz biz iyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.
إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنينَ ﴿٤٤﴾
77/MURSELÂT SURESİ-44. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnâ kezâlike neczîl muhsinîn(muhsinîne).
(43-44) (Onlara şöyle denir:) “Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere afiyetle yiyin için.” Şüphesiz biz iyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٤٥﴾
77/MURSELÂT SURESİ-45. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
(Cenneti) inkâr edenlerin, o gün vay haline!
كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَلِيلًا إِنَّكُم مُّجْرِمُونَ ﴿٤٦﴾
77/MURSELÂT SURESİ-46. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kulû ve temetteû kalîlen innekum mucrimûn(mucrimûne).
(Ey inkârcılar!) Yiyiniz, (dünyada) az bir süre yararlanıp geçininiz. Gerçekten sizler suçlu günahkârlarsınız.
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٤٧﴾
77/MURSELÂT SURESİ-47. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
(Peygamberi ve ahiret gününü) yalanlayanların o gün vay haline!
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ ﴿٤٨﴾
77/MURSELÂT SURESİ-48. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve izâ kîle lehumurkeû lâ yerkeûn(yerkeûne).
Onlara, “Rükû edin (Allah'a boyun eğin)!” denildiği zaman rükû etmezler (boyun eğmez ve Allah'ın emirlerine itaatte bulunmazlar).
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٤٩﴾
77/MURSELÂT SURESİ-49. AYET (Meâlleri Kıyasla): Veylun yevme izin lil mukezzibîn(mukezzibîne).
(Allah'ın hükümlerini) yalanlayanların o gün vay haline!
فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ ﴿٥٠﴾
77/MURSELÂT SURESİ-50. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe bi eyyi hadîsin ba’dehu yu’minûn(yu’minûne).
Artık onlar bundan sonra hangi söze inanacaklar?