NÂZİÂT SURESİ Cemal Külünkoğlu Meali
Mekke döneminde inmiştir. 46 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “en-Nâzi’ât” kelimesinden almıştır.
وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا ﴿١﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-1. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ven nâziâti garkâ(garkan).
Yemin olsun, (inkârcıların ruhlarını) şiddetle çekip alan meleklere.
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا ﴿٢﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-2. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ven nâşitâti neştâ(neştan).
Yemin olsun (inananların ruhlarını) kolaylıkla alanlara.
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا ﴿٣﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-3. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ves sâbihâti sebhâ(sebhan).
Yemin olsun (yörüngelerinde) yüzüp giden (kuvvelere/gezegen)lere.
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا ﴿٤﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-4. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fes sâbikâti sebkâ(sebkan).
Öncü olarak (hizmet için) yarışıp geçenlere.
فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا ﴿٥﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-5. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fel mudebbirâti emrâ(emren).
Böylece (Allah'ın) emrini yerine getirenlere (yemin olsun ki kıyamet kopacak ve siz hesaba çekileceksiniz).
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ ﴿٦﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-6. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yevme tercufur râcifetu.
O gün (sura) ilk üfürüş şiddetle sarsacak (ilk ölüm ve kıyametin birinci kopuşu gerçekleşecek).
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ ﴿٧﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-7. AYET (Meâlleri Kıyasla): Tetbeuhâr râdifetu.
Arkasından onu daha büyük bir sarsıntı izleyecek (ikinci kıyamet kopacak ve insanların dirilişi gerçekleşecek).
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ ﴿٨﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-8. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kulûbun yevme izin vâcifetun.
O gün birtakım kalpler (tedirginlik içinde) şiddetle çarpacak.
أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ ﴿٩﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-9. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ebsâruhâ hâşiatun.
Gözler korkudan yere bakıp kalacak.
يَقُولُونَ أَئِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ ﴿١٠﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-10. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yekûlûne e innâ le merdûdûne fîl hâfirati.
(10-12) (O inkârcılar) diyorlar ki: “Çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz eski durumumuza getirileceğiz! Öyle ise bu zarar dolu bir dönüştür.”
أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا نَّخِرَةً ﴿١١﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-11. AYET (Meâlleri Kıyasla): E izâ kunnâ izâmen nahıraten.
(10-12) (O inkârcılar) diyorlar ki: “Çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz eski durumumuza getirileceğiz! Öyle ise bu zarar dolu bir dönüştür.”
قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ ﴿١٢﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-12. AYET (Meâlleri Kıyasla): Kâlû tilke izen kerratun hâsiratun.
(10-12) (O inkârcılar) diyorlar ki: “Çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz eski durumumuza getirileceğiz! Öyle ise bu zarar dolu bir dönüştür.”
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ ﴿١٣﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-13. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe innemâ hiye zecratun vâhıdetun.
Hâlbuki o (diriliş), sadece bir haykırıştan (Sur'un üfürülmesinden) ibarettir.
فَإِذَا هُم بِالسَّاهِرَةِ ﴿١٤﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-14. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe izâ hum bis sâhirati.
Bir de (bakarsın onlar) kabirlerinden çıkmışlar (bir araya toplanmışlar).
هَلْ أتَاكَ حَدِيثُ مُوسَى ﴿١٥﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-15. AYET (Meâlleri Kıyasla): Hel etâke hadîsu mûsâ.
(Ey Muhammed!) Musa'nın haberi sana geldi mi?
إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى ﴿١٦﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-16. AYET (Meâlleri Kıyasla): İz nâdâhu rabbuhu bil vâdil mukaddesi tuvâ(tuven).
(16-17) Hani, Rabbi ona mukaddes Tuvâ vadisinde şöyle seslenmişti: “Haydi, Firavun'a git! Çünkü o azmıştır.”
اذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى ﴿١٧﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-17. AYET (Meâlleri Kıyasla): İzheb ilâ fir’avne innehu tagâ.
(16-17) Hani, Rabbi ona mukaddes Tuvâ vadisinde şöyle seslenmişti: “Haydi, Firavun'a git! Çünkü o azmıştır.”
فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَى أَن تَزَكَّى ﴿١٨﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-18. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kul hel leke ilâ en tezekkâ.
(18-19) (Ona) de ki: “İster misin (küfürden) temizlenesin? Rabbine giden yolu göstereyim ki O'na saygı duyup O'ndan sakınasın!”
وَأَهْدِيَكَ إِلَى رَبِّكَ فَتَخْشَى ﴿١٩﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-19. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve ehdiyeke ilâ rabbike fe tahşâ.
(18-19) (Ona) de ki: “İster misin (küfürden) temizlenesin? Rabbine giden yolu göstereyim ki O'na saygı duyup O'ndan sakınasın!”
فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَى ﴿٢٠﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-20. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe erâhul âyetel kubrâ.
Derken (Musa) ona, en büyük mucizeyi (asanın ejderha oluşunu) gösterdi.
فَكَذَّبَ وَعَصَى ﴿٢١﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-21. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kezzebe ve asâ.
Fakat o, (Musa'yı ve dinini) yalanladı ve isyan etti.
ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَى ﴿٢٢﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-22. AYET (Meâlleri Kıyasla): Summe edbera yes’â.
Sonra sırtını dönerek (iman etmekten) yüz çevirdi.
فَحَشَرَ فَنَادَى ﴿٢٣﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-23. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe haşera fe nâdâ.
(23-24) Hemen (adamlarını) topladı ve onlara (şöyle) seslendi: “Ben, sizin en yüce Rabbinizim!”
فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى ﴿٢٤﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-24. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe kâle ene rabbukumul a’lâ.
(23-24) Hemen (adamlarını) topladı ve onlara (şöyle) seslendi: “Ben, sizin en yüce Rabbinizim!”
فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَى ﴿٢٥﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-25. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe ehazehullâhu nekâlel âhırati vel ûlâ.
Allah onu, (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı.
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَعِبْرَةً لِّمَن يَخْشَى ﴿٢٦﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-26. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnne fî zâlike le ıbraten li men yahşâ.
Şüphesiz bunda Allah'a karşı gelmekten sakınan bir kimse için bir ibret vardır.
أَأَنتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاء بَنَاهَا ﴿٢٧﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-27. AYET (Meâlleri Kıyasla): E entum eşeddu halkan emis semâu, benâhâ.
(27-29) (Öldükten sonra tekrar) sizi yaratmak mı zor, yoksa göğü (yaratmak) mı? Onu Allah bina etti. Onu yükseltti ve ona düzen ve ahenk verdi. O göğün gecesini karanlık yaptı, gündüzünü aydınlattı.
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا ﴿٢٨﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-28. AYET (Meâlleri Kıyasla): Rafea semkehâ fe sevvâhâ.
(27-29) (Öldükten sonra tekrar) sizi yaratmak mı zor, yoksa göğü (yaratmak) mı? Onu Allah bina etti. Onu yükseltti ve ona düzen ve ahenk verdi. O göğün gecesini karanlık yaptı, gündüzünü aydınlattı.
وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا ﴿٢٩﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-29. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve agtaşe leylehâ ve ahrace duhâhâ.
(27-29) (Öldükten sonra tekrar) sizi yaratmak mı zor, yoksa göğü (yaratmak) mı? Onu Allah bina etti. Onu yükseltti ve ona düzen ve ahenk verdi. O göğün gecesini karanlık yaptı, gündüzünü aydınlattı.
وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَلِكَ دَحَاهَا ﴿٣٠﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-30. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel arda ba’de zâlike dehâhâ.
(30-31) Bundan sonra (yer ve gök yaratıldıktan sonra), yeryüzünü döşedi. Ondan da suyunu ve otlağını (çeşit çeşit ağaç ve bitkilerini) çıkardı.
أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءهَا وَمَرْعَاهَا ﴿٣١﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-31. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ahrace minhâ mâehâ ve mer’âhâ.
(30-31) Bundan sonra (yer ve gök yaratıldıktan sonra), yeryüzünü döşedi. Ondan da suyunu ve otlağını (çeşit çeşit ağaç ve bitkilerini) çıkardı.
وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا ﴿٣٢﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-32. AYET (Meâlleri Kıyasla): Vel cibâle ersâhâ.
Dağları da sağlam bir şekilde olması gereken yere yerleştirdi.
مَتَاعًا لَّكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ ﴿٣٣﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-33. AYET (Meâlleri Kıyasla): Metâan lekum ve li en‘âmikum.
Bunları sizin için ve hayvanlarınız için bir yarar kaynağı yaptı.
فَإِذَا جَاءتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَى ﴿٣٤﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-34. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe izâ câetit tâmmetul kubrâ.
(34-35) Fakat o büyük felâket (kıyamet) geldiği zaman. O gün insan, (dünya hayatında) ne yaptığını hatırlar.
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ مَا سَعَى ﴿٣٥﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-35. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yevme yetezekkerul insânu mâ seâ.
(34-35) Fakat o büyük felâket (kıyamet) geldiği zaman. O gün insan, (dünya hayatında) ne yaptığını hatırlar.
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَن يَرَى ﴿٣٦﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-36. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve burrizetil cahîmu li men yerâ.
Gören kimseler için cehennem ortaya çıkarılır.
فَأَمَّا مَن طَغَى ﴿٣٧﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-37. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe emmâ men tagâ.
(37-39) Artık her kim azgınlık etmişse, (sadece) dünya hayatını ahirete tercih etmişse, şüphesiz cehennem, (onun için) bir barınma yeridir.
وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا ﴿٣٨﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-38. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve âseral hayâted dunyâ.
(37-39) Artık her kim azgınlık etmişse, (sadece) dünya hayatını ahirete tercih etmişse, şüphesiz cehennem, (onun için) bir barınma yeridir.
فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَى ﴿٣٩﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-39. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe innel cahîme hiyel me’vâ.
(37-39) Artık her kim azgınlık etmişse, (sadece) dünya hayatını ahirete tercih etmişse, şüphesiz cehennem, (onun için) bir barınma yeridir.
وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى ﴿٤٠﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-40. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ve emmâ men hâfe makâme rabbihî ve nehân nefse anil hevâ.
(40-41) Ancak kim Rabbinin huzurunda durup hesap vermekten ürkmüş ve nefsini kötü heveslerden uzak tutmuşsa, muhakkak onun varacağı yer cennettir.
فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَى ﴿٤١﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-41. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fe innel cennete hiyel me’vâ.
(40-41) Ancak kim Rabbinin huzurunda durup hesap vermekten ürkmüş ve nefsini kötü heveslerden uzak tutmuşsa, muhakkak onun varacağı yer cennettir.
يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا ﴿٤٢﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-42. AYET (Meâlleri Kıyasla): Yes’elûneke anis sâati eyyâne mursâhâ.
Sana, kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar.
فِيمَ أَنتَ مِن ذِكْرَاهَا ﴿٤٣﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-43. AYET (Meâlleri Kıyasla): Fîme ente min zikrâhâ.
(43-44) Sen nerede, onun vaktini söylemek nerede? Onun nihai bilgisi, yalnız Rabbine aittir.
إِلَى رَبِّكَ مُنتَهَاهَا ﴿٤٤﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-44. AYET (Meâlleri Kıyasla): İlâ rabbike muntehâhâ.
(43-44) Sen nerede, onun vaktini söylemek nerede? Onun nihai bilgisi, yalnız Rabbine aittir.
إِنَّمَا أَنتَ مُنذِرُ مَن يَخْشَاهَا ﴿٤٥﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-45. AYET (Meâlleri Kıyasla): İnnemâ ente munziru men yahşâhâ.
Sana düşen sadece ondan (kıyametten) korkanı uyarmaktır.
كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا ﴿٤٦﴾
79/NÂZİÂT SURESİ-46. AYET (Meâlleri Kıyasla): Ke ennehum yevme yeravnehâ lem yelbesû illâ aşiyyeten ev duhâhâ.
Onlar onu (kıyameti) gördükleri zaman sanki dünyada bir akşam veya onun kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olacaklar.