Mekke döneminde inmiştir. 40 âyettir. Sûre, adını ikinci âyette geçen “en-Nebe’” kelimesinden almıştır. Nebe’, haber demektir.


إِنَّا أَنذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَرِيبًا يَوْمَ يَنظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَنِي كُنتُ تُرَابًا ﴿٤٠﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

innâ enzernâ-kum azâben karîben yevme yanzuru el mer'u kaddemet yedâ-hu ve yekûlu el kâfiru yâ leyte-nî kuntu turâben
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
innâ muhakkak ki biz
enzernâ-kum biz sizi uyardık
azâben bir azap
karîben yakın
yevme o gün
yanzuru bakacak
el mer'u kişi
şey
kaddemet takdim etti
yedâ-hu kendi elleri
ve yekûlu ve diyecek
el kâfiru kâfir
yâ leyte-nî keşke ben
kuntu oldum (olsaydım)
turâben toprak

Muhakkak ki, sizi yakın bir azapla uyardık. O gün kişi, elleri ile takdim ettiği şeye bakacak. Ve kâfir olan: “Keşke ben toprak olsaydım.” diyecek.

NEBE SURESİ 40. Ayeti Suat Yıldırım Meali

Biz, gelmesi yaklaşmış bir azabı bildirerek sizi uyarıyoruz. O gün gelecek ve her şahıs önünde, yalnız yapıp ettiklerini bulup bakacak ve kâfir: "Ah ne olurdu, keşke toprak olaydım!" diyecek.

Suat Yıldırım