NİSÂ SURESİ 57. Ayeti Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır. “Nisâ” kadınlar demektir.
وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ سَنُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا لَّهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَنُدْخِلُهُمْ ظِلاًّ ظَلِيلاً ﴿٥٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve
ellezîne
âmenû
amilû es sâlihâti
se nudhılu-hum
cennâtin
tecrî
min tahti-hâ
el enhâru
hâlidîne
fî-hâ
ebeden
lehum
fî-hâ
ezvâcun
mutahharatun
ve nudhılu- hum
zıllen
zalîlen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve | ve |
ellezîne | onlar, olanlar |
âmenû | âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediler |
amilû es sâlihâti | nefsi ıslah edici, tezkiye edici amel yaptılar |
se nudhılu-hum | yakında onları dahil edeceğiz, koyacağız |
cennâtin | cennetler |
tecrî | akar |
min tahti-hâ | onun altından |
el enhâru | nehirler |
hâlidîne | devamlı kalacak olanlar |
fî-hâ | orada |
ebeden | ebediyyen |
lehum | onlar için vardır |
fî-hâ | orada |
ezvâcun | zevceler, eşler |
mutahharatun | tertemiz, temiz olan, temiz |
ve nudhılu- hum | ve onları dahil edeceğiz, koyacağız |
zıllen | gölge |
zalîlen | devamlı ve güzel gölgeli |
Ve âmenû olan ve (nefslerini) ıslâh edici amel işleyenleri, altından nehirler akan cennetlere koyacağız. Onlar orada ebediyyen kalacak olanlardır. Onlar için orada temiz eşler vardır. Ve onları güzel bir gölgeye koyacağız.
NİSÂ SURESİ 57. Ayeti Abdulbaki Gölpınarlı Meali
İnanıp iyi işlerde bulunanlarıysa kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokarız. Ebedî kalırlar orada. Onlara orada her çeşit ayıptan arınmış tertemiz eşler var ve onları kaba gölgelikte huzura, rahata kavuştururuz.
Abdulbaki Gölpınarlı