NİSÂ SURESİ 77. Ayeti Muhammed Esed Meali
Medine döneminde inmiştir. 176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır. “Nisâ” kadınlar demektir.
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ قِيلَ لَهُمْ كُفُّواْ أَيْدِيَكُمْ وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقِتَالُ إِذَا فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَخْشَوْنَ النَّاسَ كَخَشْيَةِ اللّهِ أَوْ أَشَدَّ خَشْيَةً وَقَالُواْ رَبَّنَا لِمَ كَتَبْتَ عَلَيْنَا الْقِتَالَ لَوْلا أَخَّرْتَنَا إِلَى أَجَلٍ قَرِيبٍ قُلْ مَتَاعُ الدَّنْيَا قَلِيلٌ وَالآخِرَةُ خَيْرٌ لِّمَنِ اتَّقَى وَلاَ تُظْلَمُونَ فَتِيلاً ﴿٧٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
e | mı? |
lem tera | görmedin |
ilâ | ...'i, ...'e |
ellezîne | onlar, ... olanlar |
kîle | denildi |
lehum | onlara, kendilerine |
kuffû | çekin, zarar vermekten vazgeçin |
eydiye-kum | sizin elleriniz, ellerinizi |
ve ekîmu | ve ikâme edin, yerine getirin |
es salâte | namaz |
ve âtû | ve verin |
ez zekâte | zekât |
fe lemmâ | halbuki, ... olduğu zaman |
kutibe | yazıldı, farz kılındı |
aleyhim | onlara üzerine |
el kıtâlu | savaş |
izâ | olunca, o zaman |
ferîkun | bir fırka, bir kısım |
min-hum | onlardan |
yahşevne | korkarlar |
en nâse | insanlar |
ke | gibi |
haşyeti | korku |
allâhi | Allah |
ev | veya |
eşedde | daha şiddetli, daha çok, daha kuvvetli |
haşyeten | korku |
ve kâlû | ve dediler |
rabbe-nâ | Rabbimiz |
lime | niçin |
ketebte | yazdın, farz kıldın |
aleynâ | üzerimize |
el kıtâle | savaş |
lev lâ | olmaz mı, olmaz mıydı, |
ahharte-nâ | bizi tehir ettin, erteledin |
ilâ | ...'e |
ecelin | ecel, belirli bir vakit |
karîbin | yakın |
kul | de, söyle |
metâu | meta, faydalanma |
ed dunyâ | dünya |
kalîlun | az |
ve el âhıratu | ve ahir, sonraki, âhiret |
hayrun | ve daha hayırlı |
li men | o kimse için |
ittekâ | takva sahibi oldu |
ve lâ tuzlemûne | ve zulmedilmezsiniz, size haksızlık yapılmaz |
fetîlen | hurma çekirdeğinin ince lifi kadar, kıl kadar, zerre kadar |
Kendilerine: “Ellerinizi (savaştan) çekin, namazı kılın ve zekâtı verin.” denilen kimseleri görmedin mi? Halbuki onların üzerine savaş yazıldığı (farz kılındığı) zaman, onlardan bir kısmı, (düşmanları olan) insanlardan, Allah’tan korkar gibi veya daha da çok korkarlar ve: “Rabbimiz niçin üzerimize savaşı farz kıldın, bizi yakın bir zamana kadar tehir etseydin (geciktirseydin) olmaz mıydı?” dediler. De ki: “Dünya metaı (menfaati) azdır ve ahiret ise takva sahibi olan kimseler için daha hayırlıdır. Ve siz, kıl kadar (hurma çekirdeğindeki lif kadar bile) zulmedilmezsiniz.”
NİSÂ SURESİ 77. Ayeti Muhammed Esed Meali
Kendilerine "Ellerinizi çekin, namazlarınızda dikkatli ve daim olun, arındırıcı (mali) yükümlülüğünüzü yerine getirin!" denilenlerden haberdar değil misiniz? Ama onlara (Allah yolunda) savaşmaları emredilir emredilmez, bazısı, Allahtan korkması gerektiği gibi -hatta daha büyük bir korkuyla- insanlardan korkmaya başlar ve "Ey Rabbimiz! Neden bize savaşmayı emrettin? Keşke bize biraz mühlet verseydin!" derler. De ki: "Bu dünyanın keyfi ve rahatlığı çok kısa ömürlüdür ama ahiret, Allaha karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar için en iyisidir, çünkü hiç biriniz, kıl kadar haksızlığa uğramayacaksınız.
Muhammed Esed