Medine döneminde inmiştir. 64 âyettir. Adını, 35. âyette geçen “nûr” kelimesinden almıştır.


لَا تَجْعَلُوا دُعَاء الرَّسُولِ بَيْنَكُمْ كَدُعَاء بَعْضِكُم بَعْضًا قَدْ يَعْلَمُ اللَّهُ الَّذِينَ يَتَسَلَّلُونَ مِنكُمْ لِوَاذًا فَلْيَحْذَرِ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ أَمْرِهِ أَن تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ أَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ ﴿٦٣﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

lâ tec'alû duâe er resûli beyne-kum ke duâi ba'dı-kum ba'den kad ya'lemu allâhu ellezîne yetesellelûne min-kum livâzen felyahzeri (fe li yahzeri) ellezîne yuhâlifûne an emri-hi en tusîbe-hum fitnetun ev yusîbe-hum azâbun elîmun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
lâ tec'alû kılmayın, yapmayın
duâe er resûli resûlün çağırması
beyne-kum (sizin) aranızda
ke gibi, aynı, eşit
duâi çağırma
ba'dı-kum ba'den birbirinizi
kad ya'lemu biliyordu
allâhu Allah
ellezîne onlar
yetesellelûne gizlice çıkarlar
min-kum sizden
livâzen bir şeyi siper ederek (görünmemeye çalışarak)
felyahzeri (fe li yahzeri) o zaman hazer etsinler, sakınsınlar, çekinsinler
ellezîne yuhâlifûne hilâfet edenler, karşı gelenler
an emri-hi onun emrine
en tusîbe-hum onlara isabet etmesi
fitnetun bir fitne
ev veya
yusîbe-hum onlara isabet eder
azâbun bir azap
elîmun acı, elîm

Resûlün çağırmasını, aranızda, birbirinizi çağırmanızla eşit tutmayın! Sizden, (birbirini) siper ederek gizlice çıkanları Allah biliyordu. Bundan sonra O’nun emrine karşı gelenler, onlara bir fitne veya elîm azap isabet etmesinden hazer etsinler (sakınsınlar).

NÛR SURESİ 63. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali

Peygamberin çağırmasını, aranızda herhangi birinizin diğerini çağırması gibi tutmayın. Zira O'nun çağırmasına, derhal koşmak gerekir. Peygamberin çağırmasına aldırmazlık edilmez. Gerçek şu ki, Allah hissettirmeden aranızdan sıyrılmak isteyenleri biliyor. Öyleyse O'nun buyruğuna karşı gelmek isteyenler, başlarına bu dünyada bir belanın, bir güçlüğün, ya da öte dünyada can yakıcı bir azabın gelmesinden korkup sakınsınlar.

Abdullah Parlıyan