Mekke döneminde inmiştir. 43 âyettir. Sûre, adını 13. âyette geçen “Ra'd” kelimesinden almıştır. “Ra'd” gök gürültüsü demektir.


وَلَوْ أَنَّ قُرْآنًا سُيِّرَتْ بِهِ الْجِبَالُ أَوْ قُطِّعَتْ بِهِ الأَرْضُ أَوْ كُلِّمَ بِهِ الْمَوْتَى بَل لِّلّهِ الأَمْرُ جَمِيعًا أَفَلَمْ يَيْأَسِ الَّذِينَ آمَنُواْ أَن لَّوْ يَشَاء اللّهُ لَهَدَى النَّاسَ جَمِيعًا وَلاَ يَزَالُ الَّذِينَ كَفَرُواْ تُصِيبُهُم بِمَا صَنَعُواْ قَارِعَةٌ أَوْ تَحُلُّ قَرِيبًا مِّن دَارِهِمْ حَتَّى يَأْتِيَ وَعْدُ اللّهِ إِنَّ اللّهَ لاَ يُخْلِفُ الْمِيعَادَ ﴿٣١﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lev enne kur'ânen suyyirat bi-hi el cibâlu ev kuttıat bi-hi el ardu ev kullime bi-hi el mevtâ bel li allâhi el emru cemîan e fe lem yey’esi ellezîne âmenû en lev yeşâu allâhu le hedâ en nâse cemîan ve lâ yezâlu ellezîne keferû tusîbu-hum bi-mâ sanaû kâriatun ev tehullu karîben min dâri-him hattâ ye'tiye va'du allâhi inne allâhe lâ yuhlifu el mîâde
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lev enne ve eğer gerçekten olsaydı bile
kur'ânen Kur'ân
suyyirat yürüttü
bi-hi onunla
el cibâlu dağlar
ev veya, yahut
kuttıat yarıldı (parçalandı)
bi-hi onunla
el ardu arz, yer
ev veya, yahut
kullime konuşturuldu
bi-hi onunla
el mevtâ ölüler
bel fakat, ama
li allâhi Allah'ın, Allah'a ait
el emru emir, işler
cemîan bütün, hepsi
e fe lem hâlâ olmadı mı
yey’esi ümidini kesiyor
ellezîne âmenû âmenû olan kimseler
en olması
lev eğer, ise
yeşâu allâhu Allah diler
le hedâ en nâse elbette insanları hidayete erdirir
cemîan tümünü, hepsini
ve lâ yezâlu ve zail olmaz, devam eder
ellezîne keferû inkâr eden kimseler, kafir olan kimseler
tusîbu-hum onlara isabet eder
bi-mâ sebebiyle
sanaû yaptılar
kâriatun büyük bir musîbet (ceza), felâket
ev veya
tehullu gelir, iner, girer, hulul eder
karîben yakın
min dâri-him yurtlarından, evlerinden (yurtlarına, evlerine)
hattâ oluncaya kadar
ye'tiye gelir
va'du allâhi Allah'ın vaadi
inne allâhe muhakkak ki Allah
lâ yuhlifu el mîâde vaadinden dönmez

Eğer gerçekten onunla dağlar yürütülen veya onunla yer yarılan veya onunla ölüler konuşturulan bir Kur’an olsaydı bile, bütün işler (emirler) Allah’ındır (Allah’a aittir). Âmenû olanlar hâlâ (onların iman etmelerinden) ümitlerini kesmediler mi? Allah dilemiş olsaydı insanların hepsini elbette hidayete erdirirdi. Kafir olan kimselere, yaptıklarından dolayı büyük bir musibetin (cezanın, felâketin) isabet etmesi veya yurtlarının (evlerinin) yakınına musibetler hulul etmesi, Allah’ın vaadi gelinceye kadar devam eder. Muhakkak ki Allah vaadinden dönmez.

RA'D SURESİ 31. Ayeti Ahmet Tekin Meali

Eğer okunan bir kitapla dağlar yürütülseydi veya onunla ovalar, pınarlar, nehirler oluşturmak için yer parçalansaydı, yahut onunla ölüler konuşturulsaydı, o kitap, yine bu Kur’ân olurdu, gene de iman etmeyeceklerdi. Fakat emir, plan, düzen, icraat bütünüyle Allah’ındır. İman edenler, Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olması halinde, bütün insanları hidayete erdireceğini hâlâ anlayamadılar mı? Allah’ın dinine, mü’minlere karşı düzenledikleri tertipler, insanlığa zarar vermek için ürettikleri nükleer, kimyevî ve biyolojik silahlar, meşrû olmayan düzenleme, iş ve faaliyetleri yüzünden kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin başlarına beyinlerini parçalayacak gülle gibi peşpeşe felâketler yağacak. Yahut da yurtlarının civarında, yakınlarında âfetler eksik olmayacak. En sonunda Allah’ın va’di, tehdidi gerçekleşecek. Allah belirlenmiş hesap gününü gerçekleştirme sözünden dönmeyecek ve ertelemeyecektir.

Ahmet Tekin