Mekke döneminde inmiştir. 60 âyettir. Sûre, adını ikinci âyette geçen “er-Rûm” kelimesinden almıştır.


فَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ ذَلِكَ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يُرِيدُونَ وَجْهَ اللَّهِ وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ ﴿٣٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

fe âti el kurbâ hakka-hu ve el miskîne vebnes sebîli (ve ibne es sebîli) zâlike hayrun li ellezîne yurîdûne vechallâhi (veche allâhi) ve ulâike hum el muflihûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
fe öyleyse
âti ver
sahip
el kurbâ yakınlık, yakın olan, akraba
hakka-hu onun hakkı
ve el miskîne ve miskinler, yoksul ihtiyarlar
vebnes sebîli (ve ibne es sebîli) ve yolcular
zâlike işte bunlar, bu
hayrun daha hayırlıdır
li için
ellezîne o kimseler, onlar
yurîdûne isterler
vechallâhi (veche allâhi) Allah'ın Veçhi, Zatı
ve ulâike ve işte onlar
hum onlar
el muflihûne felâha erenler

Öyleyse akrabalara, miskinlere ve yolculara haklarını ver. Bu, Allah’ın vechi’ni (Allah’a ulaşmayı) dileyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar, onlar felâha erenlerdir.

RÛM SURESİ 38. Ayeti Süleyman Ateş Meali

Akrabâya, yoksula, yolcuya (zekât ve sadakadan) hakkını ver. Allâh'ın yüzünü (rızâsını) isteyenler için bu, daha hayırlıdır ve onlar başarıya erenlerdir.

Süleyman Ateş