Mekke döneminde inmiştir. 88 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “Sâd” harfinden almıştır.


قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ إِلَى نِعَاجِهِ وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنْ الْخُلَطَاء لَيَبْغِي بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَّا هُمْ وَظَنَّ دَاوُودُ أَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا وَأَنَابَ/ ﴿٢٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

bi suâli na'ceti-ke ilâ niâci-hi ve inne kesîran min el huletâi le yebgî ba'du-hum alâ ba'dın illâllezîne (illâ ellezîne) âmenû ve amilûs sâlihâti ve kalîlun hum ve zanne dâvûdu ennemâ fetennâ-hu fe istagfera rabbe-hu ve harra râkian ve enâbe
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
bi suâli istemekle, isteyerek
na'ceti-ke senin koyunun
ilâ niâci-hi onun (kendi) koyunlarına
ve inne ve gerçekten, muhakkak
kesîran çok
min ...'den
el huletâi ortaklar
le gerçekten, muhakkak ki
yebgî haksızlık ediyor, hakka tecavüz ediyor
ba'du-hum alâ ba'dın birbirlerine
illâllezîne (illâ ellezîne) o kimseler hariç
âmenû âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
ve amilûs sâlihâti ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
ve kalîlun ve az
ne kadar
hum onlar
ve zanne ve zannetti, anladı
dâvûdu Davut
ennemâ olduğunu
fetennâ-hu onu imtihan ettik
fe bunun üzerine
istagfera mağfiret istedi
rabbe-hu onun Rabbi, Rabbine
ve harra ve secdeye kapandı
râkian rükû ederek, huşû ile eğilerek
ve enâbe ve yöneldi, (hitaben Allah'a ulaştı)

(Dâvud a.s): "Andolsun ki, koyunlarının (arasına) senin koyununu istemekle sana zulmetti." dedi. Ve muhakkak ki ortaklardan çoğu, mutlaka birbirlerinin hakkına tecavüz ediyorlar. Âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler) ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar hariç. Onlar ne kadar az! Ve Dâvud (a.s), onu imtihan ettiğimizi zannetti. Bunun üzerine Rabbinden mağfiret istedi ve rüku ederek secdeye kapandı. Ve Rabbine yöneldi (sözleriyle ve Rabbini görerek Allah'a ulaştı ve cevap aldı).

SÂD SURESİ 24. Ayeti Ahmet Tekin Meali

Dâvûd:
'Andolsun ki, senin yaban ineğini, kendi yaban ineklerine katmak istemekle sana haksızlık etmiştir. Mallarını karıştıranların, mallarını bir arada bulunduranların, aynı yerde, aynı pazarda mal alıp mal satanların, mülk edinme hukukunda eşit olanların çoğu birbirlerinin haklarına tecavüz ederler, haktan ayrılıp, güçlerine dayanarak zulmederler. Ancak iman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlar, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenler adâletten şaşmazlar. Onlar da ne kadar az!' dedi. Dâvûd, güvenlik tedbirlerinin işe yaramadığını, kendisini zor durumda bırakarak imtihan ettiğimizi anladı ve Rabbinden bağışlanma, koruma kalkanına alınma diledi, sübhânallah diyerek rükû edip, secedeye kapandı. Tevbe ile Allah’a yöneldi, zikre daldı.

Ahmet Tekin