SÂD SURESİ 24. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Mekke döneminde inmiştir. 88 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “Sâd” harfinden almıştır.
قَالَ لَقَدْ ظَلَمَكَ بِسُؤَالِ نَعْجَتِكَ إِلَى نِعَاجِهِ وَإِنَّ كَثِيرًا مِّنْ الْخُلَطَاء لَيَبْغِي بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَقَلِيلٌ مَّا هُمْ وَظَنَّ دَاوُودُ أَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا وَأَنَابَ/ ﴿٢٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
bi suâli | istemekle, isteyerek |
na'ceti-ke | senin koyunun |
ilâ niâci-hi | onun (kendi) koyunlarına |
ve inne | ve gerçekten, muhakkak |
kesîran | çok |
min | ...'den |
el huletâi | ortaklar |
le | gerçekten, muhakkak ki |
yebgî | haksızlık ediyor, hakka tecavüz ediyor |
ba'du-hum alâ ba'dın | birbirlerine |
illâllezîne (illâ ellezîne) | o kimseler hariç |
âmenû | âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) |
ve amilûs sâlihâti | ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptılar |
ve kalîlun | ve az |
mâ | ne kadar |
hum | onlar |
ve zanne | ve zannetti, anladı |
dâvûdu | Davut |
ennemâ | olduğunu |
fetennâ-hu | onu imtihan ettik |
fe | bunun üzerine |
istagfera | mağfiret istedi |
rabbe-hu | onun Rabbi, Rabbine |
ve harra | ve secdeye kapandı |
râkian | rükû ederek, huşû ile eğilerek |
ve enâbe | ve yöneldi, (hitaben Allah'a ulaştı) |
(Dâvud a.s): "Andolsun ki, koyunlarının (arasına) senin koyununu istemekle sana zulmetti." dedi. Ve muhakkak ki ortaklardan çoğu, mutlaka birbirlerinin hakkına tecavüz ediyorlar. Âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler) ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar hariç. Onlar ne kadar az! Ve Dâvud (a.s), onu imtihan ettiğimizi zannetti. Bunun üzerine Rabbinden mağfiret istedi ve rüku ederek secdeye kapandı. Ve Rabbine yöneldi (sözleriyle ve Rabbini görerek Allah'a ulaştı ve cevap aldı).
SÂD SURESİ 24. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Dâvud: "Doğrusu, senin tek koyununu, kendi koyunlarına katmak istemekle o sana haksızlık etmiştir. Zaten malda ortak olanların çoğu birbirlerine haksızlık ederler. Ancak gerçekten iman edip makbul ve güzel davranışlarda bulunanlar böyle yapmazlar. Onlar da o kadar azdır ki!" Davud kendisini imtihan ettiğimizi anladı, derhal Rabbinden mağfiret diledi, eğilip secdeye kapandı ve Allah’a yöneldi.
Suat Yıldırım