Mekke döneminde inmiştir. 30 âyettir. Sûre, adını mü’minlerin Allah’a secde etmelerinden bahseden 15. âyetten almıştır.


وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ فَلَا تَكُن فِي مِرْيَةٍ مِّن لِّقَائِهِ وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِّبَنِي إِسْرَائِيلَ ﴿٢٣﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lekad âteynâ mûsâ el kitâbe fe lâ tekun miryetin min likâi-hi ve cealnâ-hu huden li benî isrâîle
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lekad ve andolsun ki
âteynâ biz verdik
mûsâ Musa
el kitâbe kitap
fe artık
lâ tekun sen olma
içinde, de
miryetin şüphe, kuşku
min likâi-hi ona ulaşmaktan, ona mülâki olmaktan
ve cealnâ-hu ve onu kıldık
huden hidayete erdiren, hidayet rehberi
li için
benî isrâîle İsrailoğulları

Ve andolsun ki Musa (A.S)’a kitap verdik. Bundan sonra sen, O’na (Allah’a) mülâki olmaktan (hayattayken ruhunu Allah’a ulaştırmaktan) şüphe içinde olma. Ve O’nu (Tevrat’ı) İsrailoğulları için hidayet rehberi (Allah’a ulaştırıcı) kıldık.

SECDE SURESİ 23. Ayeti Suat Yıldırım Meali

(23-24) Şu bir gerçektir ki, sana verdiğimiz gibi Mûsâ’ya da kitap vermiş, sana vahyettiğimiz gibi ona da vahyetmiştik. Dolayısıyla onun da böyle bir vahiy aldığından hiç tereddüdün olmasın. Biz ona verdiğimiz kitabı, İsrailoğullarına rehber kıldık. Onlar sabrettiği ve âyetlerimize kesin olarak inandıkları müddetçe, Biz, emir ve irşadımızla onlardan doğru yolu gösteren önderler tayin ettik.

Suat Yıldırım