Mekke döneminde inmiştir. 227 âyettir. Sûre, adını 224. âyette geçen “eş-Şu’arâ” kelimesinden almıştır. “Şu’arâ” şairler demektir.


وَلَا صَدِيقٍ حَمِيمٍ ﴿١٠١﴾


ŞUARÂ SURESİ 101. Ayetinin Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve sadîkın hamîmin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve ve
yok
sadîkın dost, arkadaş, sadık
hamîmin samimi

Ve (bizim için) sadık bir dost yoktur.

ŞUARÂ SURESİ 101. Ayeti Karşılaştırmalı Mealleri

“Candan bir dostumuz da yok.”

Diyanet İşleri

Ne bir can dostu.

Abdulbaki Gölpınarlı

''Ne de yakın bir dostumuz''.

Adem Uğur

"Güveneceğimiz bir dostumuz da yok. "

Ahmed Hulusi

'Yakın bir dost da yok.'

Ahmet Tekin

Candan bir dostumuz da yok.

Ahmet Varol

"Ne de candan, yakın bir dost."

Ali Bulaç

Ne de yakın bir dost...

Ali Fikri Yavuz

(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir dostumuz yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler.

Bekir Sadak

(100-101) Artık (bugün için) ne şefaatçilerimiz vardır, ne de candan sıcak bir dostumuz...

Celal Yıldırım

(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler.

Diyanet İşleri (eski)

(100-101) Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var, ne de yakın bir dostumuz.

Diyanet Vakfi

'Ne de yakın bir dostumuz.'

Edip Yüksel

Ne de yakın bir sadîk

Elmalılı Hamdi Yazır

ne de sadık bir dost!

Elmalılı (sadeleştirilmiş)

«Ne de yakın bir dost.»

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2)

Cana yakın bir dostumuz da yok.

Seyyid Kutub

"Ne de candan, yakın bir dost."

Gültekin Onan

«ne de candan bir dost yok».

Hasan Basri Çantay

(100-101) 'Şimdi artık bizim, ne şefâatçilerimiz, ne de yakın bir dostumuz vardır!'

Hayrat Neşriyat

Ve sıcak bir dostumuz da yoktur.

İbni Kesir

ne de candan bir dostumuz.

Muhammed Esed

(100-101) «Artık bize ne şefaat edicilerden var. Ne de yakın bir dost var.»

Ömer Nasuhi Bilmen

“Sıcak bir dostumuz da yoktur. ”

Ömer Öngüt

Sıcak bir dost da yok..

Şaban Piriş

(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"

Suat Yıldırım

"Ne de sıcak bir dostumuz."

Süleyman Ateş

«Ne de candan, yakın bir dost.»

Tefhim-ul Kuran

'Ne de candan bir dostumuz.

Ümit Şimşek

Ne sıcak, samimi bir dostumuz."

Yaşar Nuri Öztürk

ne de candan bir dostumuz.

Abdullah Parlıyan

(96-102) Cehennemde putlarıyla çekişerek şöyle derler: “Vallahi, biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi âlemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; biz apaçık bir sapıklık içindeymişiz. Şimdi ne şefaatçimiz ne de bir dostumuz vardır. Keşke geriye dönüşümüz olsa da inananlardan olsak.”

Bayraktar Bayraklı

(100-101) “İşte bu yüzden artık bizim için ne şefaatçiler var, ne de yakın bir dost.”

Cemal Külünkoğlu

“Ne de şefkatli bir dost!”

Kadri Çelik

“Ne de candan bir dostumuz.

Ali Ünal

“Ne de yakın bir dost.”

Harun Yıldırım

ne de yürekten bir dost.

Mustafa İslamoğlu

Sıcak, candan bir dostumuz da yoktur!

Sadık Türkmen

“Bizi koruyup gözetecek bir dost ta yok. ”

İlyas Yorulmaz

Ve (bizim için) sadık bir dost yoktur.

İmam İskender Ali Mihr