Mekke döneminde inmiştir. 135 âyettir. Sûre, adını birinci âyette yer alan harflerden almıştır.


فَرَجَعَ مُوسَى إِلَى قَوْمِهِ غَضْبَانَ أَسِفًا قَالَ يَا قَوْمِ أَلَمْ يَعِدْكُمْ رَبُّكُمْ وَعْدًا حَسَنًا أَفَطَالَ عَلَيْكُمُ الْعَهْدُ أَمْ أَرَدتُّمْ أَن يَحِلَّ عَلَيْكُمْ غَضَبٌ مِّن رَّبِّكُمْ فَأَخْلَفْتُم مَّوْعِدِي ﴿٨٦﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

fe racea mûsâ ilâ kavmi-hi gadbâne esifen kâle yâ kavmi e lem yaıd-kum rabbu-kum va'den hasenen e fe tâle aleykum el ahdu em eradtum en yahılle aleykum gadabun min rabbi-kum fe ahleftum mev'ıdî
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
fe o zaman, böylece, bunun üzerine
racea geri döndü
mûsâ Musa (a.s)
ilâ kavmi-hi kendi kavmine
gadbâne gadapla, gazabla, öfkeli olarak, öfkeyle
esifen üzüntülü olarak, üzülerek
kâle dedi
yâ kavmi ey kavmim
e lem olmadı mı
yaıd-kum size vaadetti
rabbu-kum sizin Rabbiniz
va'den vaad
hasenen güzel
e fe tâle buna rağmen (süre) uzun mu
aleykum size
el ahdu ahd (süresi)
em eradtum yoksa siz istediniz mi
en yahılle inmesi
aleykum sizin üzerinize, size
gadabun gadab, gazap
min rabbi-kum Rabbinizden
fe artık, bu sebeple
ahleftum yerine getirmediniz, döndünüz, ihtilâfa düştünüz
mev'ıdî bana verilen vaad, benim vaadim

Bunun üzerine Musa (A.S), esefle (üzülerek) gadapla (öfkeyle) kavmine döndü. “Ey kavmim! Rabbiniz size, güzel bir vaadle vaadetmedi mi? Buna rağmen ahd süresi size uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizin gazabının üzerinize inmesini mi istediniz? Bu sebeple mi vaadimi (sizden aldığım vaadi) yerine getirmediniz?” dedi.

TÂHÂ SURESİ 86. Ayeti Suat Yıldırım Meali

Mûsâ derhal son derece kızgın ve üzgün olarak halkına döndü: "Ey milletim! dedi, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Verilen sözün üzerinden çok uzun süre mi geçti, yoksa Rabbinizin gazabının tepenize inmesini mi istiyorsunuz ki bana olan vâdinizden caydınız?"

Suat Yıldırım