Son iki âyet hariç Medine döneminde, Peygamber Efendimizin irtihaline yakın bir zamanda inmiştir. 129 âyettir. Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir.


إِلاَّ تَنصُرُوهُ فَقَدْ نَصَرَهُ اللّهُ إِذْ أَخْرَجَهُ الَّذِينَ كَفَرُواْ ثَانِيَ اثْنَيْنِ إِذْ هُمَا فِي الْغَارِ إِذْ يَقُولُ لِصَاحِبِهِ لاَ تَحْزَنْ إِنَّ اللّهَ مَعَنَا فَأَنزَلَ اللّهُ سَكِينَتَهُ عَلَيْهِ وَأَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَّمْ تَرَوْهَا وَجَعَلَ كَلِمَةَ الَّذِينَ كَفَرُواْ السُّفْلَى وَكَلِمَةُ اللّهِ هِيَ الْعُلْيَا وَاللّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ ﴿٤٠﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

illa tensurû-hu fe kad nasara-hu allâhu iz ahrace-hu ellezîne keferû sâniye isneyni iz humâ fî el gâri iz yekûlu li sâhibi-hi lâ tahzen inne allâhe mea-nâ fe enzele allâhu sekînete-hu aleyhi ve eyyede-hu bi cunûdin lem terev-hâ ve ceale kelimete ellezîne keferû es suflâ ve kelimetu allâhi hiye el ulyâ vallâhu azîzun hakîmun
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
illa .. dışında, ...'den başka, ancak, hariç
tensurû-hu ona yardım edersiniz
fe kad o zaman olur, olmuştu
nasara-hu allâhu Allah ona yardım etti
iz ahrace-hu onu çıkardığı zaman
ellezîne keferû inkâr eden kimseler, kâfirler
sâniye isneyni iki (kişi)nin ikincisi
iz olduğu zaman
humâ ikisi
fî el gâri mağarada
iz yekûlu demişti
li sâhibi-hi arkadaşına
lâ tahzen mahzun olma, üzülme
inne allâhe muhakkak ki Allah
mea-nâ bizimle beraber
fe enzele allâhu o zaman Allah indirdi
sekînete-hu sekînetini
aleyhi onun üzerine
ve eyyede-hu ve onu destekledi
bi cunûdin bir ordu ile
lem terev-hâ onu görmediniz, göremediniz
ve ceale ve kıldı
kelimete söz
ellezîne keferû inkâr eden kimseler, kâfirler
es suflâ sefil, sufli, adi
ve kelimetu allâhi ve Allah'ın kelimesi
hiye el ulyâ o çok yücedir, en üstün
vallâhu ve Allah
azîzun azîz, çok yüce, üstün
hakîmun hakîm, hüküm ve hikmet sahibi

O'na sizin yardım etmeniz dışında (etmediğinizde) o zaman Allah, O'na (Resûl’e) yardım etmişti. Kâfir olanlar, O'nu (Mekke’den) çıkardığı (çıkmaya mecbur ettikleri) zaman iki (kişi)nin ikincisi idi. İkisi mağarada iken arkadaşına şöyle demişti: “Mahzun olma! Muhakkak ki; Allah, bizimle beraber.” O zaman Allah, O'nun üzerine sekînetini indirdi. Ve O'nu göremediğiniz bir ordu ile destekledi. Kâfirlerin sözünü sufli kıldı. Ve Allah’ın sözü; O, çok yücedir. Ve Allah; Azîz’dir (üstündür), Hakîm’dir (hüküm sahibi ve hikmet sahibidir).

TEVBE SURESİ 40. Ayeti Diyanet İşleri Meali

Eğer siz ona (Peygamber’e) yardım etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkâr edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke’den) çıkardıkları zaman, ona bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, “Üzülme, çünkü Allah bizimle beraber” diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz birtakım ordularla onu desteklemiş, böylece inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah’ın sözü ise en yücedir. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Diyanet İşleri