YÛNUS SURESİ 97. Ayeti Suat Yıldırım Meali
40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine döneminde, diğerleri Mekke döneminde inmiştir. 109 âyettir.
وَلَوْ جَاءتْهُمْ كُلُّ آيَةٍ حَتَّى يَرَوُاْ الْعَذَابَ الأَلِيمَ ﴿٩٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve lev câet-hum
kullu
âyetin
hattâ
yeravû
el azâbe el elîme
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lev câet-hum | ve onlara gelse bile |
kullu | hepsi, bütün |
âyetin | âyet |
hattâ | hatta, oluncaya kadar |
yeravû | görürler |
el azâbe el elîme | elîm azap |
Ve eğer onlara bütün âyetler gelse bile, elîm azabı görene kadar (onlar mü’min olmazlar - âyet 96).
YÛNUS SURESİ 97. Ayeti Suat Yıldırım Meali
(96-97) (Kâfir olarak ölüp cehenneme gideceklerine dair) haklarında Rabbinin hükmü kesinleşmiş olanlar, her türlü mûcize de önlerine gelse, gayet acı azabı görmedikçe iman etmezler.
Suat Yıldırım