Mekke döneminde inmiştir. 35 âyettir. Sûre, adını 21. âyette geçen “Ahkâf” kelimesinden almıştır. Ahkâf, sûrede sözü edilen “Âd” kavminin yaşadığı Yemen’de bir bölgenin adı olup, uzun ve kıvrımlı kum yığınları demektir.


أُوْلَئِكَ الَّذِينَ نَتَقَبَّلُ عَنْهُمْ أَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَنَتَجاوَزُ عَن سَيِّئَاتِهِمْ فِي أَصْحَابِ الْجَنَّةِ وَعْدَ الصِّدْقِ الَّذِي كَانُوا يُوعَدُونَ ﴿١٦﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ulâike ellezîne netekabbelu an hum ahsene mâ amilû ve netecâvezu an seyyiâti-him fî ashâbi el cenneti va'de es sıdkı ellezî kânû yûadûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ulâike ellezîne işte onlar
netekabbelu kabul ederiz
an hum onlardan
ahsene en güzel
mâ amilû yaptıkları şeyler
ve netecâvezu ve cevaz vermeyiz (geçit vermeyiz), vazgeçeriz
an seyyiâti-him günahlarından
fî ashâbi el cenneti cennet ehli (halkı) arasında
va'de vaad
es sıdkı doğru, gerçek
ellezî ki o
kânû oldular
yûadûne vaadolunurlar

İşte onlar ki, onlardan yaptıklarını en güzel şekilde kabul ederiz (1’e 700’e kadar derece veririz). Ve onların günahlarına cevaz vermeyiz (örteriz, sevaba çeviririz). Onlar cennet ehli arasındadırlar. Onların vaadolundukları şey gerçek bir vaaddir.

AHKÂF SURESİ 16. Ayeti Ahmed Hulusi Meali

İşte bunlar, cennet ehli içinde şu kimselerdir ki, onlardan yaptıklarının güzellerini geçerli kılar; kötülüklerinden vazgeçeriz. . . (Bu) vadedilmiş oldukları, sıdkın karşılığıdır!

Ahmed Hulusi