AHKÂF SURESİ 26. Ayeti Muhammed Esed Meali
Mekke döneminde inmiştir. 35 âyettir. Sûre, adını 21. âyette geçen “Ahkâf” kelimesinden almıştır. Ahkâf, sûrede sözü edilen “Âd” kavminin yaşadığı Yemen’de bir bölgenin adı olup, uzun ve kıvrımlı kum yığınları demektir.
وَلَقَدْ مَكَّنَّاهُمْ فِيمَا إِن مَّكَّنَّاكُمْ فِيهِ وَجَعَلْنَا لَهُمْ سَمْعًا وَأَبْصَارًا وَأَفْئِدَةً فَمَا أَغْنَى عَنْهُمْ سَمْعُهُمْ وَلَا أَبْصَارُهُمْ وَلَا أَفْئِدَتُهُم مِّن شَيْءٍ إِذْ كَانُوا يَجْحَدُونَ بِآيَاتِ اللَّهِ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِؤُون ﴿٢٦﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve lekad | ve andolsun ki |
mekkennâ-hum | onlara imkân (tasarruf hakkı ve kudret) verdik |
fî mâ | şeyde |
in | eğer |
mekken-nâ-kum | size imkân (tasarruf hakkı ve kudret) verdik |
fî hi | onda |
ve cealnâ | ve biz kıldık, verdik |
lehum | onlara |
sem'an | işitme hassası |
ve ebsâran | ve görme hassası |
ve ef'ideten | ve fuad hassası, idrak |
fe mâ agnâ | fakat fayda sağlamadı, kâfi gelmedi, müstağni kılmadı |
an-hum | onlardan, onlara |
sem'u-hum | onların işitme hassası |
ve lâ ebsâru-hum | ve görme hassaları ... olmadı |
ve lâ ef'idetu-hum | ve fuad hassaları, idrakleri ... olmadı |
min şey'in | bir şey |
iz kânû | oluyorlardı |
yechadûne | bilerek inkâr ediyorlardı |
bi âyâti allâhi | Allah'ın âyetlerini |
ve hâka | ve kuşattı, sardı |
bi-him | onları |
mâ | şey |
kânû | ... oldular |
bi hî | onunla |
yestehziûne | alay ediyorlar |
Ve andolsun ki Biz, onlara size dahi vermediğimiz imkânları verdik. Ve onlara işitme, görme hassaları ve idrak verdik. Fakat işitme ve görme hassaları onlara fayda sağlamadı. Ve idrakleri de onlara bir şey sağlamadı. Allah’ın âyetlerini bilerek inkâr ediyorlardı. Ve alay etmiş oldukları şey onları kuşattı.
AHKÂF SURESİ 26. Ayeti Muhammed Esed Meali
Ama (ey sonraki dönemin insanları;) Biz size sağlamadığımız bir emniyet içinde onları yerleştirmiş ve kendilerine kulaklar, gözler ve (kavrayan) kalpler bahşetmiştik; ama Allah'ın mesajlarını reddetmeye devam ettikleri için ne kulakları, ne gözleri ne de kalpleri onlara bir fayda sağlamadı; ve (sonunda) alay ettikleri şey tarafından kuşatılıp alt edildiler.
Muhammed Esed