Mekke döneminde inmiştir. 35 âyettir. Sûre, adını 21. âyette geçen “Ahkâf” kelimesinden almıştır. Ahkâf, sûrede sözü edilen “Âd” kavminin yaşadığı Yemen’de bir bölgenin adı olup, uzun ve kıvrımlı kum yığınları demektir.


فَلَوْلَا نَصَرَهُمُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِن دُونِ اللَّهِ قُرْبَانًا آلِهَةً بَلْ ضَلُّوا عَنْهُمْ وَذَلِكَ إِفْكُهُمْ وَمَا كَانُوا يَفْتَرُونَ ﴿٢٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

fe lev lâ nasara humullezînettehazû min dûnillâhi kurbânen âliheten bel dallû an hum ve zâlike ifku-hum ve mâ kânû yefterûne
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
fe artık, böylece, o zaman
lev lâ olmaz mıydı, gerekmez miydi?
nasara humullezînettehazû onlara yardım etti, o edindikleri, ittihaz ettikleri
min dûnillâhi Allah'tan başka
kurbânen rıza kazanmak, yakınlık sağlamak (için)
âliheten ilâhlar
bel hayır
dallû saptılar, uzaklaştılar, kayboldular
an hum onlardan
ve zâlike ve işte bunlar, işte bu
ifku-hum onların (en büyük) yalanları
ve mâ kânû ve ... oldukları şey
yefterûne uyduruyorlar, iftira ediyorlar

Allah’tan başka, yakınlık sağlaması için ilâhlar ittihaz ettikleri zaman onlara yardım etmeleri gerekmez miydi? Hayır (putlar), onlardan saptılar (uzaklaştılar). İşte bu, onların yalanları ve iftira etmiş oldukları şeydir.

AHKÂF SURESİ 28. Ayeti Ahmet Varol Meali

Allah'ı bırakıp da, (Allah'a) yakınlık sağlamak üzere ilahlar edindikleri şeyler onlara yardım etselerdi ya! Aksine onlardan (uzaklaşıp) kayboldular. Bu onların yalanları ve uydurup durdukları şeydir.

Ahmet Varol