AHZÂB SURESİ 13. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Medine döneminde inmiştir. 73 âyettir. Sûre, adını 20 ve 22. âyetlerde geçen “el-Ahzâb” kelimesinden almıştır. Ahzâb, gruplar, demektir.
وَإِذْ قَالَت طَّائِفَةٌ مِّنْهُمْ يَا أَهْلَ يَثْرِبَ لَا مُقَامَ لَكُمْ فَارْجِعُوا وَيَسْتَأْذِنُ فَرِيقٌ مِّنْهُمُ النَّبِيَّ يَقُولُونَ إِنَّ بُيُوتَنَا عَوْرَةٌ وَمَا هِيَ بِعَوْرَةٍ إِن يُرِيدُونَ إِلَّا فِرَارًا ﴿١٣﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
ve iz kâlet
tâifetun
min-hum
yâ
ehle
yesribe
lâ mukâme
lekum
ferciû (fe ırciû)
ve yeste'zinu
ferîkun
min-hum
en nebiyye
yekûlûne
inne
buyûte-nâ
avratun
ve mâ
hiye
bi avratin
in (in ... illâ)
yurîdûne
illâ (in ... illâ)
firâran
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve iz kâlet | ve demişti |
tâifetun | bir bölük, bir grup |
min-hum | onlardan |
yâ | ey! |
ehle | halk |
yesribe | Yesrib (Medine) |
lâ mukâme | duracak yer yok |
lekum | sizin için |
ferciû (fe ırciû) | artık dönün |
ve yeste'zinu | ve izin istiyor |
ferîkun | bir grup, bir topluluk |
min-hum | onlardan |
en nebiyye | nebî, peygamber |
yekûlûne | derler, diyorlar |
inne | muhakkak ki, gerçekten |
buyûte-nâ | evlerimiz |
avratun | açık, muhafazasız, korumasız |
ve mâ | ve değil |
hiye | o |
bi avratin | açık, muhafazasız, korumasız |
in (in ... illâ) | ise, eğer, ancak |
yurîdûne | istiyorlar |
illâ (in ... illâ) | sadece, ancak |
firâran | firar, kaçış, kaçma |
Ve onlardan bir taife (topluluk): "Ey Yesrib (Medine) halkı, sizin için (burada) duracak yer yok! Artık dönün." dedi. Onlardan (diğer) bir grup, peygamberden: "Muhakkak ki evlerimiz muhafazasızdır (korumasızdır)." diyerek izin istiyorlardı. Ve evleri korumasız değildi, sadece (savaştan) kaçmak istiyorlardı.
AHZÂB SURESİ 13. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Bir kısmı: "Ey Yesribliler! Burada düşmana karşı koyamazsınız, mevzilerinizi bırakıp evlerinize dönünüz!" diyordu. Onlardan bir başka bölük: "Evlerimiz korunmasız!" diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Halbuki gerçekte evleri tehlikeye mâruz değildi, onlar sadece savaştan kaçmak istiyorlardı.
Suat Yıldırım