AHZÂB SURESİ 37. Ayeti Celal Yıldırım Meali
Medine döneminde inmiştir. 73 âyettir. Sûre, adını 20 ve 22. âyetlerde geçen “el-Ahzâb” kelimesinden almıştır. Ahzâb, gruplar, demektir.
وَإِذْ تَقُولُ لِلَّذِي أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَأَنْعَمْتَ عَلَيْهِ أَمْسِكْ عَلَيْكَ زَوْجَكَ وَاتَّقِ اللَّهَ وَتُخْفِي فِي نَفْسِكَ مَا اللَّهُ مُبْدِيهِ وَتَخْشَى النَّاسَ وَاللَّهُ أَحَقُّ أَن تَخْشَاهُ فَلَمَّا قَضَى زَيْدٌ مِّنْهَا وَطَرًا زَوَّجْنَاكَهَا لِكَيْ لَا يَكُونَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ حَرَجٌ فِي أَزْوَاجِ أَدْعِيَائِهِمْ إِذَا قَضَوْا مِنْهُنَّ وَطَرًا وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ مَفْعُولًا ﴿٣٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve iz | ve olduğu zaman, olmuştu |
tekûlu | söylüyorsun |
li | ... e |
ellezî | ki o |
en'ame | ni'met verdi |
allâhu | Allah |
aleyhi | onun üzerine, ona |
ve en'amte | ve sen ni'metlendirdin |
aleyhi | onun üzerine, onu |
emsik | tut |
aleyke | sana, kendine |
zevce-ke | senin zevcen |
ve ittekı | ve takva sahibi ol |
allâhe | Allah |
ve tuhfî | ve sen saklıyorsun |
fî | içinde, ...'de |
nefsi-ke | senin nefsin, nefsin |
mâ | şey |
allâhu | Allah |
mubdî-hi | onu açıklaması, açıklayacağı şey |
ve tahşe | ve kork (çekin) |
en nâse | insanlar |
ve allâhu | ve Allah |
ehakku | daha çok hak sahibi |
en tahşâ-hu | senin ondan çekinmen, korkman |
fe | sonra |
lemmâ | olduğu zaman |
kadâ | oldu, vuku buldu, oldu bitti |
zeydun | Zeyd |
min-hâ | ondan |
vetaran | istek, ilgi, alâka, arzu |
zevvecnâ-ke-hâ | seni onunla evlendirdik |
likey | için |
lâ yekûne | olmaz |
alâ el mu'minîne | mü'minlerin üzerine, mü'minlere |
haracun | güçlük, zorluk |
fî | içinde, da, konusunda |
ezvâci | evlenme |
ed'îyâi-him | onların evlâtlıkları |
izâ kadav | olduğu zaman, ... bitirdiği zaman (kestiği zaman) |
min-hunne | onlardan |
vetaran | istek, ilgi, alâka, arzu |
ve kâne | ve oldu |
emrullâhi (emru allâhi) | Allah'ın emri |
mef'ûlen | yapıldı, yerine geldi |
Ve Allah’ın, onu ni’metlendirdiği ve senin de kendisini ni’metlendirdiğin kişiye: “Zevceni (kendine) tut (boşama) ve Allah’a karşı takva sahibi ol.” demiştin. Allah’ın açıklayacağı şeyi nefsinde saklıyordun. Ve insanlardan korkuyordun (çekiniyordun). Allah, (Kendisinden) korkman (çekinmen) için daha çok hak sahibidir. Sonra Zeyd, ondan alâkasını kesince onu, seninle evlendirdik ki, evlâtlıklarının kendileriyle ilişkilerini kestikleri (boşadıkları) kadınların evlenmelerinde, mü’minlerin üzerinde bir zorluk olmasın diye. (Böylece) Allah’ın emri yerine getirilmiş oldu.
AHZÂB SURESİ 37. Ayeti Celal Yıldırım Meali
Hani sen, Allah'ın nîmetlendirdiği ve senin de nîmet verip beslediğin kimseye, «eşini nikâhında tut; Allah'tan korkup (yanlış bir karar vermekten) sakın !» diyordun da Allah'ın açığa vuracağı şeyi içinde gizliyordun ; insanlardan (onların dedikodusundan) endişe ediyordun. Halbuki Allah, kendisinden korkup sakınmana daha lâyıktır. Zeyd o eşiyle ilişkisini kestiğinde, biz onu seninle evlendirdik; tâ ki oğullukları eşleriyle ilişkilerini kesince onlarla evlenme hususunda mü'minler üzerine bir vebal ve sakınca olmasın. Allah'ın emri mutlaka yerine gelir.
Celal Yıldırım