Medine döneminde inmiştir. 73 âyettir. Sûre, adını 20 ve 22. âyetlerde geçen “el-Ahzâb” kelimesinden almıştır. Ahzâb, gruplar, demektir.


وَإِذْ تَقُولُ لِلَّذِي أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَأَنْعَمْتَ عَلَيْهِ أَمْسِكْ عَلَيْكَ زَوْجَكَ وَاتَّقِ اللَّهَ وَتُخْفِي فِي نَفْسِكَ مَا اللَّهُ مُبْدِيهِ وَتَخْشَى النَّاسَ وَاللَّهُ أَحَقُّ أَن تَخْشَاهُ فَلَمَّا قَضَى زَيْدٌ مِّنْهَا وَطَرًا زَوَّجْنَاكَهَا لِكَيْ لَا يَكُونَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ حَرَجٌ فِي أَزْوَاجِ أَدْعِيَائِهِمْ إِذَا قَضَوْا مِنْهُنَّ وَطَرًا وَكَانَ أَمْرُ اللَّهِ مَفْعُولًا ﴿٣٧﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve iz tekûlu li ellezî en'ame allâhu aleyhi ve en'amte aleyhi emsik aleyke zevce-ke ve ittekı allâhe ve tuhfî nefsi-ke allâhu mubdî-hi ve tahşe en nâse ve allâhu ehakku en tahşâ-hu fe lemmâ kadâ zeydun min-hâ vetaran zevvecnâ-ke-hâ likey lâ yekûne alâ el mu'minîne haracun ezvâci ed'îyâi-him izâ kadav min-hunne vetaran ve kâne emrullâhi (emru allâhi) mef'ûlen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve iz ve olduğu zaman, olmuştu
tekûlu söylüyorsun
li ... e
ellezî ki o
en'ame ni'met verdi
allâhu Allah
aleyhi onun üzerine, ona
ve en'amte ve sen ni'metlendirdin
aleyhi onun üzerine, onu
emsik tut
aleyke sana, kendine
zevce-ke senin zevcen
ve ittekı ve takva sahibi ol
allâhe Allah
ve tuhfî ve sen saklıyorsun
içinde, ...'de
nefsi-ke senin nefsin, nefsin
şey
allâhu Allah
mubdî-hi onu açıklaması, açıklayacağı şey
ve tahşe ve kork (çekin)
en nâse insanlar
ve allâhu ve Allah
ehakku daha çok hak sahibi
en tahşâ-hu senin ondan çekinmen, korkman
fe sonra
lemmâ olduğu zaman
kadâ oldu, vuku buldu, oldu bitti
zeydun Zeyd
min-hâ ondan
vetaran istek, ilgi, alâka, arzu
zevvecnâ-ke-hâ seni onunla evlendirdik
likey için
lâ yekûne olmaz
alâ el mu'minîne mü'minlerin üzerine, mü'minlere
haracun güçlük, zorluk
içinde, da, konusunda
ezvâci evlenme
ed'îyâi-him onların evlâtlıkları
izâ kadav olduğu zaman, ... bitirdiği zaman (kestiği zaman)
min-hunne onlardan
vetaran istek, ilgi, alâka, arzu
ve kâne ve oldu
emrullâhi (emru allâhi) Allah'ın emri
mef'ûlen yapıldı, yerine geldi

Ve Allah’ın, onu ni’metlendirdiği ve senin de kendisini ni’metlendirdiğin kişiye: “Zevceni (kendine) tut (boşama) ve Allah’a karşı takva sahibi ol.” demiştin. Allah’ın açıklayacağı şeyi nefsinde saklıyordun. Ve insanlardan korkuyordun (çekiniyordun). Allah, (Kendisinden) korkman (çekinmen) için daha çok hak sahibidir. Sonra Zeyd, ondan alâkasını kesince onu, seninle evlendirdik ki, evlâtlıklarının kendileriyle ilişkilerini kestikleri (boşadıkları) kadınların evlenmelerinde, mü’minlerin üzerinde bir zorluk olmasın diye. (Böylece) Allah’ın emri yerine getirilmiş oldu.

AHZÂB SURESİ 37. Ayeti Suat Yıldırım Meali

Hani hem Allah’ın nimet ve ihsanına, hem de senin iyiliğine nail olmuş olup da hanımını boşamaya karar vermiş olarak sana danışmaya gelmiş olan kişiye sen: "Eşini yanında tut, Allah’tan kork!" demiştin. Allah’ın açığa çıkaracağı bir durumu içinde saklamıştın, çünkü insanlardan çekinmiştin. Halbuki asıl Allah’tan çekinmen gerekirdi. Neticede, Zeyd eşini boşayıp onunla ilişkisini kestikten sonra, Biz onu sana nikâhladık ki, bundan böyle evlatlıkları, eşleriyle ilişkilerini kestikleri, onları boşadıkları zaman, o kadınlarla evlenmek hususunda müminlere bir güçlük olmasın. Allah’ın emri her zaman gerçekleşir.

Suat Yıldırım