Medine döneminde inmiştir. 73 âyettir. Sûre, adını 20 ve 22. âyetlerde geçen “el-Ahzâb” kelimesinden almıştır. Ahzâb, gruplar, demektir.


وَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَالْمُنَافِقِينَ وَدَعْ أَذَاهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ وَكَفَى بِاللَّهِ وَكِيلًا ﴿٤٨﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

ve lâ tutıı el kâfirîne ve el munâfikîne veda' ezâ-hum ve tevekkel alâllâhi (alâ allâhi) ve kefâ billâhi (bi allâhi ) vekîlen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
ve lâ tutıı ve itaat etme
el kâfirîne kâfirler
ve el munâfikîne ve münafıklar
veda' terket (aldırma)
ezâ-hum onların eziyetleri
ve tevekkel ve tevekkül et
alâllâhi (alâ allâhi) Allah'a
ve kefâ ve kâfidir
billâhi (bi allâhi ) Allah
vekîlen vekil olarak

Ve kâfirlere ve münafıklara itaat etme ve (onların) eziyetlerine aldırma ve Allah’a tevekkül et. Ve Allah, vekil olarak (sana) yeter.

AHZÂB SURESİ 48. Ayeti Hasan Basri Çantay Meali

Kâfirlere de, münafıklara da itâât etme. Onların ezalarına (şimdilik) aldırış etme. Allaha güvenib dayan. Sıyânet edici olarak Allah yeter.

Hasan Basri Çantay