Medine döneminde inmiştir. 73 âyettir. Sûre, adını 20 ve 22. âyetlerde geçen “el-Ahzâb” kelimesinden almıştır. Ahzâb, gruplar, demektir.


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نَكَحْتُمُ الْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِن قَبْلِ أَن تَمَسُّوهُنَّ فَمَا لَكُمْ عَلَيْهِنَّ مِنْ عِدَّةٍ تَعْتَدُّونَهَا فَمَتِّعُوهُنَّ وَسَرِّحُوهُنَّ سَرَاحًا جَمِيلًا ﴿٤٩﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

yâ eyyuhâ ellezîne âmenû izâ nekahtum el mu'minâti summe tallaktumû-hunne
(hunne)
(hum)
min kabli en temessû-hunne fe mâ lekum aleyhinne min iddetin ta'teddûne-hâ fe mettiû-hunne ve serrihû-hunne serâhan cemîlen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
yâ eyyuhâ ey!
ellezîne o kimseler, onlar, ... olanlar
âmenû âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)
izâ nekahtum siz nikâhladığınız zaman
el mu'minâti mü'min kadınlar
summe sonra
tallaktumû-hunne
(hunne)
(hum)
onları boşarsınız
: onlar (kadınlar için)
: onlar (erkekler için)
min kabli önceden, daha önce
en temessû-hunne sizin dokunmanız, temas etmeniz
fe o zaman, böylece, artık
mâ lekum sizin için yoktur
aleyhinne onlara (kadınlara)
min ...'den, ...'dan
iddetin iddet, müddet
ta'teddûne-hâ sizin ondan sayacağınız (müddet)
fe o zaman, böylece, artık
mettiû-hunne onları metalandırın (mehirlerini verin)
ve serrihû-hunne ve onları serbest bırakın (boşayın)
serâhan bırakarak, bırakış
cemîlen güzel

Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler)! Mü’min kadınları nikâh ettiğiniz, sonra da onları temas etmeden önce boşadığınız zaman artık sizin için onun iddetini sayacağınız bir müddeti yoktur. Böylece onları metalandırın (mehirlerini verin) ve onları güzel bir bırakışla boşayın.

AHZÂB SURESİ 49. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Ey imân etmiş olanlar! İmân sahibesi olan kadınları nikâh ettiğiniz, sonra da onları daha kendilerine temas etmeden evvel boşadığınız vakit, artık sizin için onların üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. O halde onları fâidelendiriniz ve onları güzelce bir sûrette salıveriniz.

Ömer Nasuhi Bilmen