Medine döneminde inmiştir. 73 âyettir. Sûre, adını 20 ve 22. âyetlerde geçen “el-Ahzâb” kelimesinden almıştır. Ahzâb, gruplar, demektir.


يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِنَّا أَحْلَلْنَا لَكَ أَزْوَاجَكَ اللَّاتِي آتَيْتَ أُجُورَهُنَّ وَمَا مَلَكَتْ يَمِينُكَ مِمَّا أَفَاء اللَّهُ عَلَيْكَ وَبَنَاتِ عَمِّكَ وَبَنَاتِ عَمَّاتِكَ وَبَنَاتِ خَالِكَ وَبَنَاتِ خَالَاتِكَ اللَّاتِي هَاجَرْنَ مَعَكَ وَامْرَأَةً مُّؤْمِنَةً إِن وَهَبَتْ نَفْسَهَا لِلنَّبِيِّ إِنْ أَرَادَ النَّبِيُّ أَن يَسْتَنكِحَهَا خَالِصَةً لَّكَ مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ قَدْ عَلِمْنَا مَا فَرَضْنَا عَلَيْهِمْ فِي أَزْوَاجِهِمْ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ لِكَيْلَا يَكُونَ عَلَيْكَ حَرَجٌ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَّحِيمًا ﴿٥٠﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

yâ eyyuhâ en nebiyyu innâ ahlelnâ leke ezvâce-ke elletî âteyte ucûra-hunne
(hunne)
(hum)
ve mâ meleket yemînu-ke
(mâ meleket yemînu-ke)
mimmâ (min mâ) efâallâhu (efâe allâhu) aleyke ve benâti ammi-ke ve benâti ammâti-ke ve benâti hâli-ke ve benâti hâlâti-ke ellâtî hâcerne meâ-ke vemraeten (ve imraeten) mu'mineten in vehebet nefse-hâ li en nebiyyi in erâde en nebiyyu en yestenkiha-hâ hâlisaten leke min dûni el mu'minîne kad alimnâ mâ faradnâ aleyhim ezvâci-him ve mâ meleket eymânu-hum li keylâ yekûne aleyke haracun ve kânallâhu (ve kâne allâhu) gafûran rahîmen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
yâ eyyuhâ ey
en nebiyyu nebî, peygamber
innâ muhakkak ki biz
ahlelnâ helâl kıldık
leke senin için, sana
ezvâce-ke senin zevcelerin, hanımların, eşlerin
elletî ki o
âteyte sen verdin
ucûra-hunne
(hunne)
(hum)
onların ücretleri
: onlar (kadınlar için)
: onlar (erkekler için)
ve mâ ve şey
meleket sahip oldu
yemînu-ke
(mâ meleket yemînu-ke)
senin elin
: (elinin altında sahip olduğun)
mimmâ (min mâ) şeyden
efâallâhu (efâe allâhu) Allah ganimet olarak verdi
aleyke sana
ve benâti ve kızları
ammi-ke senin amcan
ve benâti ve kızları
ammâti-ke senin halan (halaların)
ve benâti ve kızları
hâli-ke dayın
ve benâti ve kızları
hâlâti-ke senin teyzen (teyzelerin)
ellâtî ki o (kadın)
hâcerne hicret etti
meâ-ke seninle beraber
vemraeten (ve imraeten) ve kadın, hanım
mu'mineten bir mü'min (kadın)
in eğer
vehebet hibe etti
nefse-hâ nefsini, kendini
li en nebiyyi nebî (peygamber) için
in erâde eğer isterse
en nebiyyu nebî, peygamber
en yestenkiha-hâ onu nikâh etmek ister
hâlisaten ...'a has olarak, özel olarak
leke sana
min dûni başka (hariç)
el mu'minîne mü'minler
kad oldu
alimnâ biz bildik
mâ faradnâ farz kıldığımız şeyi
aleyhim onların üzerine, onlara
içinde, hakkında, konusunda
ezvâci-him onların zevceleri, hanımları
ve mâ meleket eymânu-hum ve onların elleri altında olan
li keylâ yekûne olmaması için
aleyke sana
haracun zorluk, güçlük
ve kânallâhu (ve kâne allâhu) ve Allah oldu (...dır)
gafûran gafur, mağfiret eden
rahîmen rahîm (Rahîm esmasıyla tecelli eden)

Ey Nebî (Peygamber)! Muhakkak ki Biz, ecirlerini (mehirlerini) verdiğin zevcelerini ve elinin (altında) malik olduğun, Allah’ın ganimet olarak sana verdiği (cariyelerini) helâl kıldık. Ve seninle beraber hicret eden amcanın kızları, halanın kızları, dayının kızları, teyzenin kızları ve nefsini Nebî (Peygamber) için hibe eden ve Nebî’nin (Peygamber’in) de onu almak istediği mü’min kadınları, (diğer) mü’minler hariç, sana özel olarak (helâl kıldık). Onlara (diğer mü’minlere) zevceleri ve ellerinin (altında) malik oldukları (cariyeleri) konusunda neyi farz kıldık, Biz biliriz. (Bu), senin üzerine bir zorluk olmaması içindir. Ve Allah, Gafûr’dur (mağfiret eden), Rahîm’dir (Rahîm esmasıyla tecelli eden).

AHZÂB SURESİ 50. Ayeti Muhammed Esed Meali

Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana bahşettiği savaş esirleri arasından sağ elinin altında bulunanları sana helal kıldık. Ve seninle birlikte (Yesrib'e) göç etmiş olan amcalarının ve halalarının kızlarını, dayılarının ve teyzelerinin kızlarını; ve kendilerini Peygamber'e özgür iradeleriyle teklif eden, Peygamber'in de almak istediği mümin kadınları (da sana helal kıldık): (bu sonuncusu) yalnız sana özgü bir imtiyazdır, öteki müminler için değil, (zaten) onlara eşleri ve sağ ellerinin altında bulunanlar konusunda yapmaları gerekeni bildirdik. (Ve) artık sen (gereksiz) bir endişeye kapılmamalısın, şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır.

Muhammed Esed