AHZÂB SURESİ 53. Ayeti Tefhim-ul Kuran Meali
Medine döneminde inmiştir. 73 âyettir. Sûre, adını 20 ve 22. âyetlerde geçen “el-Ahzâb” kelimesinden almıştır. Ahzâb, gruplar, demektir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ إِلَّا أَن يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَى طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ وَلَكِنْ إِذَا دُعِيتُمْ فَادْخُلُوا فَإِذَا طَعِمْتُمْ فَانتَشِرُوا وَلَا مُسْتَأْنِسِينَ لِحَدِيثٍ إِنَّ ذَلِكُمْ كَانَ يُؤْذِي النَّبِيَّ فَيَسْتَحْيِي مِنكُمْ وَاللَّهُ لَا يَسْتَحْيِي مِنَ الْحَقِّ وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَاسْأَلُوهُنَّ مِن وَرَاء حِجَابٍ ذَلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ وَمَا كَانَ لَكُمْ أَن تُؤْذُوا رَسُولَ اللَّهِ وَلَا أَن تَنكِحُوا أَزْوَاجَهُ مِن بَعْدِهِ أَبَدًا إِنَّ ذَلِكُمْ كَانَ عِندَ اللَّهِ عَظِيمًا ﴿٥٣﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
gayra nâzırîne inâ-hu ve lâkin izâ duîtum fedhulû (fe udhulû) fe izâ taimtum fenteşirû (fe inteşirû) ve lâ muste'nisîne li hadîsin inne zâlikum kâne yu'zî en nebiyyi fe yestahyî min-kum vallâhu lâ yestahyî min el hakkı ve izâ seeltumû-hunne metâan fes'elûhunne (fe es'elû-hunne) min verâi hıcâbin zâlikum atharu li kulûbi-kum ve kulûbi-hinne ve mâ kâne lekum en tu'zû resûle allâhi ve lâ en tenkihû ezvâce-hu min ba'di-hî ebeden inne zâlikum kâne indallâhi (inde allâhi) azîmen
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
yâ eyyuhâ | ey! |
ellezîne | onlar, o kimseler |
âmenû | âmenû oldular (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dilediler) |
lâ tedhulû | siz girmeyin |
buyûte | evler |
en nebiyyi | nebî, peygamber |
illâ | ancak, başka, hariç, ... olmadıkça |
en yu'zene | izin verilmek |
lekum | sizin için, size |
ilâ | ...'e, ...'a |
taâmin | yemek |
gayra | gayri, başka, dışında |
nâzırîne
gayra nâzırîne |
bekleyenler, gözleyenler
: beklemeyin |
inâ-hu | onun vakti geldi |
ve lâkin | ve ancak, lâkin, fakat |
izâ duîtum | çağrıldığınız zaman, davet edildiğiniz zaman |
fedhulû (fe udhulû) | o zaman girin |
fe | artık, o zaman |
izâ taimtum | yemeği yediğiniz zaman, yemeği yeyince |
fenteşirû (fe inteşirû) | hemen dağılın |
ve lâ muste'nisîne | ve sohbet etmek istemeyin |
li hadîsin | söze |
inne | muhakkak, gerçekten |
zâlikum | işte bu, işte bu durum |
kâne | oldu |
yu'zî | eziyet verir, veriyor |
en nebiyyi | nebî, peygamber |
fe | artık, fakat |
yestahyî | haya duyuyor, çekiniyor, utanıyor |
min-kum | sizden |
vallâhu | ve Allah |
lâ yestahyî | haya duymaz, çekinmez |
min el hakkı | haktan |
ve izâ seeltumû-hunne | ve onlardan (hanımlardan) istediğiniz zaman, sorduğunuz zaman |
metâan | bir meta, bir şey |
fes'elûhunne (fe es'elû-hunne) | o zaman, o taktirde onlardan isteyin, onlara sorun |
min verâi | arkasından |
hıcâbin | perde, örtü |
zâlikum | işte bu, bu |
atharu | en temiz, daha temiz |
li | için |
kulûbi-kum | sizin kalpleriniz |
ve kulûbi-hinne | ve onların kalpleri |
ve mâ kâne | ve olmaz |
lekum | sizin için |
en tu'zû | eziyet vermeniz |
resûle | resûl, elçi |
allâhi | Allah |
ve lâ | ve olmaz |
en tenkihû | sizin nikâh etmeniz |
ezvâce-hu | onun eşleri |
min ba'di-hî | ondan sonra, bundan sonra |
ebeden | ebediyyen |
inne | muhakkak ki |
zâlikum | bu |
kâne | oldu, ...dır |
indallâhi (inde allâhi) | Allah'ın katında |
azîmen | büyük |
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaşmayı dileyenler), size izin verilmedikçe Nebî’nin evlerine girmeyin! (Girmişseniz oyalanıp) yemeğin pişmesini beklemeyin. Fakat davet edildiğiniz zaman girin. Yemeğinizi yeyince hemen dağılın ve sohbet etmek istemeyin, söze dalmayın (izinsiz konuşmayın). İşte bu durum gerçekten Nebî’ye eziyet oluyordu. Fakat sizden hayâ ediyordu (utanıyordu). Allah, haktan hayâ duymaz (gerçeği açıklamaktan çekinmez). Onlardan (Peygamber Hanımları’ndan) bir şey sorduğunuz zaman perde arkasından sorun. Bu, sizin ve onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûl’üne eziyet etmeniz ve bundan sonra O’nun zevcelerini nikâh etmeniz ebediyyen (helâl) olmaz. Muhakkak ki bu, Allah’ın katında çok büyük (günahtır).
AHZÂB SURESİ 53. Ayeti Tefhim-ul Kuran Meali
Ey iman edenler (rasgele) peygamberlerin evlerine girmeyin, (Bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağrıldığınız zaman girin, yemeği yeyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hak(kı açıklamak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah'ın Resulü'ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikâhlamanız size ebedî olarak (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah katında çok büyük (bir günah)tır.
Tefhim-ul Kuran