ÂLİ İMRÂN SURESİ 112. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. Âl-i İmrân, İmrân ailesi demektir.
ضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ أَيْنَ مَا ثُقِفُواْ إِلاَّ بِحَبْلٍ مِّنْ اللّهِ وَحَبْلٍ مِّنَ النَّاسِ وَبَآؤُوا بِغَضَبٍ مِّنَ اللّهِ وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الْمَسْكَنَةُ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَانُواْ يَكْفُرُونَ بِآيَاتِ اللّهِ وَيَقْتُلُونَ الأَنبِيَاء بِغَيْرِ حَقٍّ ذَلِكَ بِمَا عَصَوا وَّكَانُواْ يَعْتَدُونَ ﴿١١٢﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
duribet | vuruldu |
aleyhim | onların üzerine |
ez zilletu | zillet |
eyne mâ | nerede olursa |
sukıfû | bulunurlar |
illâ | ...'den başka, hariç |
bi hablin min allâhi | Allah'tan bir ip |
ve hablin | ve bir ip |
min en nâsi | insanlardan |
ve bâû | ve uğradılar |
bi gadabin | gazaba |
min allâhi | Allah'tan |
ve duribet | ve vuruldu |
aleyhim | onların üzerine |
el meskenetu | miskinlik |
zâlike | bu |
bi enne-hum | onların ... olmaları |
kânû | oldular |
yekfurûne | inkâr ediyorlar |
bi âyâti allâhi | Allah'ın âyetlerini |
ve yaktulûne | ve öldürüyorlar |
el enbiyâe | peygamberler |
bi gayri hakkın | haksız yere |
zâlike bimâ | işte bu ... sebebiyle |
asav | isyan ettiler |
ve kânû | ve oldular |
ya'tedûne | aşırı gidiyorlar, haddi aşıyorlar |
Onların üzerlerine, nerede olurlarsa olsunlar zillet (alçaklık) damgası vuruldu. Ancak Allah'ın ipine (Sıratı Mustakîm'e) ve insanlardan bir ipe (Allah'a ulaştıracak olan mürşide) tutunanlar (ulaşanlar) hariç. (Onlar) Allah'tan bir gazaba uğradılar ve üzerlerine miskinlik damgası vuruldu. Bu, onların Allah'ın âyetlerini inkâr etmiş olmaları ve peygamberleri haksız yere öldürmüş olmaları sebebiyledir. İşte bu, onların (Allah'a) isyan etmelerinden ve haddi aşmış olmalarındandır.
ÂLİ İMRÂN SURESİ 112. Ayeti Abdullah Parlıyan Meali
O Yahudiler Allah'a karşı verdikleri sözde, yani Kur'ân'a ve İslâm'a dönmek suretiyle insanlara karşı verdikleri sözde veya insanlara karşı “Allah'ın seçkin milleti” fikrinden vazgeçmedikleri sürece, nereye sokulmuşlarsa Allah'la olan ilişkileriyle insanlarla olan ilişkilerinde ayrı yol takip ettiklerinden dolayı daima alçalmışlardır. Çünkü Allah'ın gazabına uğramış ve aşağılanmaya mahkum olmuşlardır. İşte böylece başlarına bu tür belalar geldi. Çünkü onlar: Allah'ın mesajlarını inkâr ediyorlar, peygamberleri öldürmek gibi bir haksızlığı işliyorlardı. Yine tüm bunlar, bu toplumun azgın ve aşırı gitmesinden dolayı idi.
Abdullah Parlıyan