Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. Âl-i İmrân, İmrân ailesi demektir.


ثُمَّ أَنزَلَ عَلَيْكُم مِّن بَعْدِ الْغَمِّ أَمَنَةً نُّعَاسًا يَغْشَى طَآئِفَةً مِّنكُمْ وَطَآئِفَةٌ قَدْ أَهَمَّتْهُمْ أَنفُسُهُمْ يَظُنُّونَ بِاللّهِ غَيْرَ الْحَقِّ ظَنَّ الْجَاهِلِيَّةِ يَقُولُونَ هَل لَّنَا مِنَ الأَمْرِ مِن شَيْءٍ قُلْ إِنَّ الأَمْرَ كُلَّهُ لِلَّهِ يُخْفُونَ فِي أَنفُسِهِم مَّا لاَ يُبْدُونَ لَكَ يَقُولُونَ لَوْ كَانَ لَنَا مِنَ الأَمْرِ شَيْءٌ مَّا قُتِلْنَا هَاهُنَا قُل لَّوْ كُنتُمْ فِي بُيُوتِكُمْ لَبَرَزَ الَّذِينَ كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقَتْلُ إِلَى مَضَاجِعِهِمْ وَلِيَبْتَلِيَ اللّهُ مَا فِي صُدُورِكُمْ وَلِيُمَحَّصَ مَا فِي قُلُوبِكُمْ وَاللّهُ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ ﴿١٥٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

summe enzele aleykum min ba'di el gammi emeneten nuâsen yagşâ tâifeten min-kum ve tâifetun kad ehemmet-hum enfusu-hum yezunnûne bi allâhi gayre el hakkı zanne el câhiliyyeti yekûlûne hel lenâ minel emri min şey'in kul inne el emre kulle-hu li allâhi yuhfûne fî enfusi-him mâ lâ yubdûne leke yekûlûne lev kâne lenâ minel emri şey'un mâ kutilnâ hâ-hunâ kul lev kuntum fî buyûti-kum le bereze ellezîne kutibe aleyhim el katlu ilâ medâcii-him ve li yebteliye allâhu mâ fî sudûri-kum ve li yumahhısa mâ fî kulûbi-kum ve allâhu alîmun bi zâti es sudûri
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
summe sonra
enzele indirdi
aleykum sizin üzerinize
min ba'di sonradan, ...den sonra, arkasından
el gammi gam, keder
emeneten emniyet, güvenmek
nuâsen sukunet veren uyku
yagşâ sarıp kaplıyor
tâifeten bir grup, topluluk, cemaat
min-kum sizden
ve tâifetun ve bir grup, topluluk, cemaat
kad ehemmet-hum onlar kendilerine ehemmiyet vermişlerdi, önemsemişti
enfusu-hum kendilerini, canlarını
yezunnûne zanda bulunuyorlar
bi allâhi Allah'a karşı
gayre el hakkı haksız
zanne el câhiliyyeti cahiliye zannı ile
yekûlûne diyorlar
hel lenâ bizim için var mı
minel emri işten, emirden
min şey'in şeyden, bir şey
kul de, söyle
inne el emre muhakkak ki emir, iş
kulle-hu onun hepsi
li allâhi Allah için, Allah'ın
yuhfûne gizliyorlar, saklıyorlar
fî enfusi-him nefslerinde, içlerinde
mâ lâ yubdûne leke sana açıklamadıkları bir şey
yekûlûne diyorlar
lev kâne lenâ bizim için olsaydı
minel emri emirden, işten
şey'un bir şey
mâ kutilnâ biz öldürülmezdik
hâ-hunâ burada
kul de, söyle
lev kuntum siz ... bile olsaydınız
fî buyûti-kum evlerinizin içinde, evlerinizde
le bereze elbette, mutlaka çıkardı
ellezîne onlar
kutibe yazıldı, takdir edildi
aleyhim onların üzerine
el katlu katl, ölüm
ilâ medâcii-him yatacakları, düşecekleri
ve li yebteliye allâhu ve Allah'ın sınaması için
mâ fî sudûri-kum sinelerinizde olanı
ve li yumahhısa ve temize çıkarmak (fitneden kurtarmak)
mâ fî kulûbi-kum kalplerinizde olandan
ve allâhu ve Allah
alîmun en iyi bilen
bi zâti es sudûri göğüslerde olanı, sinelerde olanı

Sonra (Allah), bu gamın arkasından sizin üzerinize sükûnet veren bir uyku indirdi, içinizden bir grubu sarıp kaplıyordu ve diğer grup, canlarını önemsemişti (canlarının kaygısına düştüler). Allah'a karşı cahiliyye zannı ile haksız zanda bulunuyorlar: "Bu emirden bize bir şey (bir nasib) var mı?" diyorlar. (Onlara): "Muhakkak ki emirlerin hepsi Allah'ındır." de. İçlerinde sana açıklamadıkları bir şey saklıyorlar. "Bu emirden bize bir şey (bir nasib) olsaydı, burada öldürülmezdik." diyorlar. Eğer siz, evlerinizde bile olsaydınız, üzerlerine katl (öldürülmeleri) yazılmış olanlar, yatacakları (ölüp düşecekleri) yere mutlaka çıkıp giderlerdi. (Bu) Allah'ın sizin sinelerinizde olanı sınamak ve kalplerinizde olandan (şüpheden), sizi temize çıkarmak (fitneden kurtarmak) içindir. Ve Allah, sinelerde olanı en iyi bilendir.

ÂLİ İMRÂN SURESİ 154. Ayeti Ali Fikri Yavuz Meali

Sonra o kederin arkasından üzerinize Allah bir emniyet, bir uyku indirdi. Öyle ki, içinizden bir zümreyi (öz müminleri o uyku) sarıyordu. (münafıklardan ibaret) bir zümreyi de, nefisleri, can kaygısına düşürmüş, gözleri uyku tutmaz olmuştu; Allah’a karşı cahiliyyet zannı gibi haksız bir zan besliyor ve; “- Bu zafer işinden bize ne?” diyorlardı. (Rasûlüm), de ki: “- Bütün iş Allah’ındır.” Onlar, nefislerinde, sana açamadıkları bir şey gizliyorlar: “- İş elimizde olsa, zorla savaşa çıkarılmasaydık burada öldürülmezdik” diyorlardı. (Rasûlüm) de ki: “- Evinizde de olsaydınız, üzerlerine ölüm yazılmış (takdir edilmiş) bulunanları yine dışarı çıkacak, düşüp kaldıkları yerleri çaresiz boylayacaklardı.” Allah, Uhud savaşındaki bu olayları, kalblerinizde olan ihlâs ve nifakı meydana çıkarmak ve yüreklerinizdeki niyyetleri pâk ve öz yapmak için başınıza getirdi. Allah kalplerde olanı pek iyi bilir.

Ali Fikri Yavuz