Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. Âl-i İmrân, İmrân ailesi demektir.


لَقَدْ مَنَّ اللّهُ عَلَى الْمُؤمِنِينَ إِذْ بَعَثَ فِيهِمْ رَسُولاً مِّنْ أَنفُسِهِمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِهِ وَيُزَكِّيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَإِن كَانُواْ مِن قَبْلُ لَفِي ضَلالٍ مُّبِينٍ ﴿١٦٤﴾


Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali

lekad menne allâhu alâ el mu'minîne iz bease fî-him resûlen min enfusi-him yetlû aleyhim âyâti-hî ve yuzekkî-him ve yuallimu-hum el kitâbe ve el hikmete ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubînin
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime Türkçe karşılığı
lekad andolsun ki
menne allâhu Allah ni'metlendirdi
alâ el mu'minîne mü'minlerin üzerine
iz bease beas etmişti (beas ederek)
fî-him onların içinde, onların aralarında
resûlen resûl, elçi, mürşid
min enfusi-him onların kendilerinden
yetlû tilâvet eder, okur
aleyhim onlara
âyâti-hî O'nun âyetleri
ve yuzekkî-him ve onları tezkiye eder, arındırır
ve yuallimu-hum ve onlara öğretir
el kitâbe kitap
ve el hikmete ve hikmet
ve in kânû ve "... ise, ... idi" ler
min kablu önceden, önce, evvel
le fî dalâlin elbette dalâlet içinde
mubînin apaçık

Andolsun ki Allah, mü’minlerin (başlarının) üzerine (devrin imamının ruhu) bir ni’met olmak üzere (onların aralarında, kendi kavminin içinde) kendilerinden bir resûl beas eder. Onlara O’nun (Allah’ın) âyetlerini tilâvet eder, onları tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öğretir. Ondan evvel (Allah'a ulaşmayı dilemeden evvel) onlar gerçekten açık bir dalâlet içinde idiler.

ÂLİ İMRÂN SURESİ 164. Ayeti İbni Kesir Meali

And olsun ki: Allah, mü'minlere büyük bir lutufda bulunmuştur. Zira onlara Allah'ın ayetlerini okuyan, teskiye eden, kitab ve hikmeti öğreten kendi içlerinden bir peygamber göndermiştir. Halbuki onlar, daha önce apaçık bir dalalet içindeydiler.

İbni Kesir