ÂLİ İMRÂN SURESİ 164. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. Âl-i İmrân, İmrân ailesi demektir.
لَقَدْ مَنَّ اللّهُ عَلَى الْمُؤمِنِينَ إِذْ بَعَثَ فِيهِمْ رَسُولاً مِّنْ أَنفُسِهِمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِهِ وَيُزَكِّيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَإِن كَانُواْ مِن قَبْلُ لَفِي ضَلالٍ مُّبِينٍ ﴿١٦٤﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
lekad | andolsun ki |
menne allâhu | Allah ni'metlendirdi |
alâ el mu'minîne | mü'minlerin üzerine |
iz bease | beas etmişti (beas ederek) |
fî-him | onların içinde, onların aralarında |
resûlen | resûl, elçi, mürşid |
min enfusi-him | onların kendilerinden |
yetlû | tilâvet eder, okur |
aleyhim | onlara |
âyâti-hî | O'nun âyetleri |
ve yuzekkî-him | ve onları tezkiye eder, arındırır |
ve yuallimu-hum | ve onlara öğretir |
el kitâbe | kitap |
ve el hikmete | ve hikmet |
ve in kânû | ve "... ise, ... idi" ler |
min kablu | önceden, önce, evvel |
le fî dalâlin | elbette dalâlet içinde |
mubînin | apaçık |
Andolsun ki Allah, mü’minlerin (başlarının) üzerine (devrin imamının ruhu) bir ni’met olmak üzere (onların aralarında, kendi kavminin içinde) kendilerinden bir resûl beas eder. Onlara O’nun (Allah’ın) âyetlerini tilâvet eder, onları tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öğretir. Ondan evvel (Allah'a ulaşmayı dilemeden evvel) onlar gerçekten açık bir dalâlet içinde idiler.
ÂLİ İMRÂN SURESİ 164. Ayeti Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Andolsun ki, Allah Teâlâ mü'minleri minnettar buyurdu. Çünkü içlerinde kendilerinden bir peygamber gönderdi ki onlara Hak Teâlâ'nın âyetlerini okuyor ve onları tezkiye ediyor ve onlara kitap ve hikmet talim buyuruyor. Halbuki bundan evvel apaçık bir dalâlet içinde bulunmuş idiler.
Ömer Nasuhi Bilmen