ÂLİ İMRÂN SURESİ 167. Ayeti Ümit Şimşek Meali
Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. Âl-i İmrân, İmrân ailesi demektir.
وَلْيَعْلَمَ الَّذِينَ نَافَقُواْ وَقِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْاْ قَاتِلُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ أَوِ ادْفَعُواْ قَالُواْ لَوْ نَعْلَمُ قِتَالاً لاَّتَّبَعْنَاكُمْ هُمْ لِلْكُفْرِ يَوْمَئِذٍ أَقْرَبُ مِنْهُمْ لِلإِيمَانِ يَقُولُونَ بِأَفْوَاهِهِم مَّا لَيْسَ فِي قُلُوبِهِمْ وَاللّهُ أَعْلَمُ بِمَا يَكْتُمُونَ ﴿١٦٧﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
ve li ya'leme | ve bilmesi, belirlenmesi için |
ellezîne nâfekû | nifak çıkaranlar, münafıklar |
ve kîle | ve denildi |
lehum | onlara |
teâlev | geliniz |
kâtilû | savaşın |
fî sebîli allâhi | Allah'ın yolunda |
ev idfeû | veya def'edin, savunun, müdafaa edin |
kâlû | dediler |
lev na'lemu | şayet biz bilseydik |
kıtâlen | savaş |
le itteba'nâ-kum | elbette size tâbî olurduk |
hum li el kufri | onlar, küfre, küfür için |
yevme izin | izin günü |
akrabu | daha yakın |
min-hum | onlardan |
li el îmâni | îmâna |
yekûlûne | diyorlar |
bi efvâhi-him | kendi ağızları ile |
mâ leyse | olmayan şey |
fî kulûbi-him | onların kalplerinde |
ve allâhu | ve Allah |
a'lemu | daha iyi, en iyi bilir |
bi mâ yektumûne | gizledikleri şeyi |
Ve (bu) nifak çıkaranları bilmesi (münafık olanların belirlenmesi) içindi. Ve onlara: "Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunun (müdafaa edin)." denildiği zaman, "Biz harp (etmeyi) bilseydik, elbette size tâbî olurduk (sizinle gelirdik)." dediler. İzin günü onlar, îmândan çok küfre yakındırlar. Onlar, kalplerinde olmayan şeyi ağızlarıyla söylüyorlar. Ve Allah, onların gizledikleri şeyi çok iyi bilir.
ÂLİ İMRÂN SURESİ 167. Ayeti Ümit Şimşek Meali
Nifaka düşmüş olanları da ortaya çıkarsın. Onlara, 'Gelin de Allah yolunda savaşın veya savunmada bulunun' dendi. Onlar ise 'Savaşmayı bilseydik size uyardık' dediler. O gün onlar imandan ziyade inkâra yakın idiler. Ağızlarıyla söyledikleri, kalplerinde olmayan birşeydir. Allah ise onların gizlediklerini bilmektedir.
Ümit Şimşek