ÂLİ İMRÂN SURESİ 185. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Medine döneminde inmiştir. 200 âyettir. Sûre, adını 33. âyette geçen “Âl-i İmrân” tamlamasından almıştır. Âl-i İmrân, İmrân ailesi demektir.
كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ الْمَوْتِ وَإِنَّمَا تُوَفَّوْنَ أُجُورَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَمَن زُحْزِحَ عَنِ النَّارِ وَأُدْخِلَ الْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ وَما الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلاَّ مَتَاعُ الْغُرُورِ ﴿١٨٥﴾
Ayet Transkripsiyonu ve Sade Meali
kullu nefsin
zâikatu el mevti
ve innemâ
tuveffevne
ucûre-kum
yevme el kıyâmeti
fe men
zuhziha
an en nâri
ve udhıle el cennete
fe kad fâze
ve mâ el hayâtu ed dunyâ
illâ
metâu el gurûri
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
söz öbeklerinin üzerine farenizi sürükleyerek çevirilerini görebilirsiniz. Çevirileri tablo halinde görmek için buraya tıklayın
Kelime | Türkçe karşılığı |
---|---|
kullu nefsin | herkes, her nefs |
zâikatu el mevti | ölümü tadıcıdır |
ve innemâ | ve lakin, fakat, amma |
tuveffevne | vefa edilir, ödenir, ödenecek |
ucûre-kum | sizin ecirleriniz, yaptıklarınızın karşılığı (ücret, mükâfat) |
yevme el kıyâmeti | kıyâmet günü |
fe men | o zaman, o vakit kim ... ise |
zuhziha | uzaklaştırılır |
an en nâri | ateşten |
ve udhıle el cennete | ve cennete, sokulur, konur |
fe kad fâze | o zaman, o taktirde kurtulmuştur |
ve mâ el hayâtu ed dunyâ | ve dünya hayatı değildir |
illâ | ancak, ...'den başka |
metâu el gurûri | aldatıcı metadan, geçici faydalanma |
Her nefs, ölümü tadıcıdır ve lâkin ecirleriniz (amellerinizin karşılığı) kıyamet günü ödenir. O vakit kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa o takdirde o kurtulmuştur. Ve dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.
ÂLİ İMRÂN SURESİ 185. Ayeti Suat Yıldırım Meali
Her canlı ölümü tadacaktır. Siz ey insanlar, çalışmalarınızın ücretini ancak kıyamet günü tam bir şekilde alacaksınız. O vakit, kim ateşten uzaklaştırılıp cennete yerleştirilirse, işte o muradına ermiştir. Yoksa bu dünya hayatı, aldatıcı ve geçici bir zevkten başka bir şey değildir.
Suat Yıldırım